günseli son günlerde öyle bir durumdayım ki bir iki dakika bile aklımı toparlayıp düşünemiyorum sevgilim şeytan bilir nelere takılıyorum neler düşünüyorum günlerdir yatıyorum hastalıktan mı bilmiyorum şimdi biraz düşünebileceğimi hissediyorum ve uzun süredir aklımda yüzen belirsiz bir cismi aydınlatmaya karar verdim evet aklım gene karışmadan
Duvara düşen gölgem, bedenimden çok daha yoğun, belirgin ve gerçekti. İhtiyar hurdacı, kasap, sütannem ve karım olacak o kaltak hepsi benim gölgelerimdi, içlerinde hapsolduğum gölgelerim. Feryat eden bir baykuşa dönmüştüm ama çığlıklarım boğazıma takılıyordu, kan pıhtıları halinde tükürüyordum onları. Belki de bu baykuş da benim gibi hastaydı, bu yüzden aynı şeyleri düşünüyorduk. Duvardaki gölgem bir baykuşa dönüşmüş ve öne eğilmişti, yazdığım her kelimeyi tek tek okuyordu. Her şeyi çok iyi anladığından eminim beni sadece o anlayabilirdi zaten. Göz ucuyla bile baksam gölgem beni korkutmaya yetiyordu.
Sayfa 107Kitabı okudu
Reklam
İşte bu benim hayatım...
Şu anda gaz lambasının ışığında, beni dikkatle inceleyen, yazdığım her kelimeyi yalayıp yutan bir tavırla duvara yansıyan o uğursuz gölgeyle. Her şeyi benden çok daha iyi anlayan doğru düzgün konuşabildiğim tek şey, kendi gölgem. Beni konuşmaya zorlayan da o. Beni ancak o tanıyabilir. Beni mutlaka anlar. Yaşamımın özsuyunu _hatta acı şarabını demeliyim_ gölgemin o yanıp tutuşan boğazından aşağı döktüğümde, ona şunu söylemek istiyorum, "İşte bu benim hayatım!"
Selim Işık’ın inthar mektubu, Günseli’ye bıraktığı…
Günseli son günlerde öyle bir durumdayım ki bir iki dakika bile aklımı toparlayıp düşünemiyorum sevgilim şeytan bilir nelere takılıyorum neler düşünüyorum günlerdir yatıyorum hastalıktan mı bilmiyorum şimdi biraz düşünebileceğimi hissediyorum ve uzun süredir aklımda yüzen belirsiz bir cismi aydınlatmaya karar verdim evet aklım gene karışmadan
Sayfa 534 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
durup kendimi tanımaya ihtiyacım var. yoksa sana kendimi anlatamam. yoksa seninle tamamlanamam. eksik yanlarımı unuttum çünkü. ne kadarım bilmiyorum. ne kadar yokum. nelere ağlarım, nelere gülüyorum. nerede uyuduğum, nerede uyanmak istediğim, gözlerimi kapattığımda ne düşündüğüm, hangi şarkıyı başa sardığım, hangi şiiri rastladığım her duvara
Günseli son günlerde öyle bir durumdayım ki bir iki dakika bile aklımı toparlayıp düşünemiyorum sevgilim şeytan bilir nelere takılıyorum neler düşünüyorum günlerdir yatıyorum hastalıktan mı bilmiyorum şimdi biraz düşünebileceğimi hissediyorum ve uzun süredir aklımda yüzen belirsiz bir cismi aydınlatmaya karar verdim evet aklım gene karışmadan
Sayfa 531Kitabı okudu
Reklam
Günseli son günlerde öyle bir durumdayım ki bir iki dakika bile aklımı toparlayıp düşünemiyorum sevgilim şeytan bilir nelere takılıyorum neler düşünüyorum günlerdir yatıyorum hastalıktan mı bilmiyorum şimdi biraz düşünebileceğimi hissediyorum ve uzun süredir aklımda yüzen belirsiz bir cismi aydınlatmaya karar verdim evet aklım gene karışmadan
Sayfa 531
SELİM IŞIK İNTİHAR MEKTUBU Günseli son günlerde öyle bir durumdayım ki bir iki dakika bile aklımı toparlayıp düşünemiyorum sevgilim şeytan bilir nelere takılıyorum neler düşünüyorum günlerdir yatıyorum hastalıktan mı bilmiyorum şimdi biraz düşünebileceğimi hissediyorum ve uzun süredir aklımda yüzen belirsiz bir cismi aydınlatmaya karar verdim
Selim'in Günseli'ye Veda Mektubu...
. Günseli son günlerde öyle bir durumdayım ki bir iki dakika bile aklımı toparlayıp düşünemiyorum sevgilim şeytan bilir nelere takılıyorum neler düşünüyorum günlerdir yatıyorum hastalıktan mı bilmiyorum şimdi biraz düşünebileceğimi hissediyorum ve uzun süredir aklımda yüzen belirsiz bir cismi aydınlatmaya karar verdim evet aklım gene karışmadan
Sayfa: 531 - 537Kitabı okudu
YKSULLUK GÜNLERİ ASKIDA HAYATLAR HACER FOGGO
11 Giriş Bu kitap, hayatı yaşayanların bitmek tükenmek bilmeyen “acıklı” ve “yok” öyküsü. Yokluğun öyküsünü, yok oluşu, bi- tişi, her gün yeniden tükenişi bilmeden, hissetmeden anlatmak çok zor. Bu öyküler yokluğa kilitlenen, yokluk ve varlık arasında gö- rünmeyenlerin öyküleri. Yıllarca dinlediğim, mücadele ettiğim yokluk hiç hafızam- dan silinmedi. Ruhumu yaraladı. Sonunda da bu öykülerle yokluğun kahramanlarına dönüştü. Şimdi ölümleriyle, gidişle- riyle beni yokluklarıyla baş başa bırakanların yarım kalan öy- külerini yazmak bana düştü. İsimleri değiştirdim ve sonra yazdıklarımı okudum. Hikâye gibi geldi. Oysa hepsi gerçek. Bu insanların hepsi vardılar, var- lar. Benim gördüklerimi yaşadılar. İsimleri bende saklı sadece. Giden arkadaşlarımı, kalan çocukları, silinip giden sokakları, kalan enkazı, büyüyen çocukları, bedduaları, duaları, mezar- ları, surları, yolları, avlulu evleri, gizemli kuyuları, tünellerin yerlerine yapılan rezidanslarıyla, sokakların yaralanan ruhu konuşacak şimdi. Belki hepsi bir sayıklama. Aslında duvara konuştuğum sayfalar dolusu dertler ya da suya yazdığım beş cümleden ibaret. İçimde ne varsa hepsi duvarda yankılansın, suda dağılsın..
Reklam
Benim talihsizliğim tüm insanları doğal olarak başta önemli gördüklerimi tüm mantığımla ve kalbimle iyi insan olarak görmemde (şimdi bir adam girdi ve yazdığım bu düşünceleri yüzüme de yansıttığım için şoka girdi) Ama nedense bedenim bu insanların mecbur kalmadıkça, hep bu şekilde iyi olacağına inanmıyor, bedenim korkuyor, dünyayı iyileştirecek bir girişimde bulunmaktansa duvara silip beklemeyi tercih ediyor
Kitaplığına gittim. Yaslandım. Kitaplık sallandı. Dr Nevele’ye bakıp "Seninle konuşmuyordum," dedim ama başını kaldırmadı. "Jessica’yla konuşuyordum ben." "Jessica burada değil." Kitaplığı ittiğim için kitaplar yere düşüp odaya dağıldı. Çıkan sesten ürktüm. Kapıya koşup açtım. Dr Nevele ayağa kalktı. Kapıyı
Sayfa 14 - Budala KitapKitabı okudu
Selim Işık - Günseli'ye Veda Mektubu
“günseli, son günlerde öyle bir durumdayım ki bir iki dakika bile aklımı toparlayıp düşünemiyorum. sevgilim, şeytan bilir nelere takılıyorum, neler düşünüyorum. günlerdir yatıyorum. hastalıktan mı bilmiyorum şimdi biraz düşünebileceğimi hissediyorum ve uzun süredir aklımda yüzen belirsiz bir cismi aydınlatmaya karar verdim. evet aklım gene
YANLIŞ GİDİYORUZ İlçe Ortaokul Almanca Öğretmeni bir arkadaşına şu mektubu yazıyordu: Sevgili.............. Burda boğuluyorum artık. Edebiyat yapmıyorum. Gerçekten boğuluyorum, hava yetişmiyor, soluğum kesiliyor. Hıdırlık Doruğu'nda insanı yere çalan sert yel bile, ciğerlerime boğucu gaz gibi doluyor. Ancak kendimi bilmemesiye, kendimi
28 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.