135 syf.
8/10 puan verdi
Yedi Düvelin Ecnebisi ""Bir şeyler oluyor evlat bu dünyada, her saat her saniye bir şeyler oluyor. Aklım yetmiyor benim, anlayamıyorum, nüfuz edemiyorum ama bu gürültünün, bu kızıl kıyametin içinde başka bir iş, başka bir akıl var evlat." Ayvaz daha beşikte bir bebekken annesi su çekmeye diye gider ve bir daha da dönmez. Fahri'nin annesi büyütür onu da. Çocuklukları hep birlikte geçer. Ta ki Fahri askere gidene kadar. Askerden döndüğünde ise Ayvaz'ı bir türlü bulamaz Fahri. Sormadığı, aramadığı yer kalmaz ama herkes farklı bir hikaye anlatır onunla ilgili. Aradan yıllar geçer, Fahri evlenir ve çocukları olur. Bir gece ansızın çıkar gelir Ayvaz. Hem de tam fırtınanın ortasında. Hasret giderip sohbet ederler birlikte. Fakat sabahında Ayvaz yine kaybolur. Yıllar bu şekilde geçer Ayvaz bir gelir bir kaybolur. Yine bir ziyareti sırasında ise Fahri'nin torunu Melike ile tanışır Ayvaz. Yıllar sonra ise Melike'ye gizemli bir mektup gelir. Bir kitabı bulması istenir o mektupta. Ve Melike kendini yollarda bulur. Mektupta ne yazmaktadır? Bütün bunların Melike ile ne ilgisi vardır? ️Kimi ruhlar anlar... Anlar ki, bir şey söylüyordur bu rüzgarlar duyabilen yüreklere. Anlar ki, başka bir hal vardır; görünenin içinde bir de görünmeyen vardır. Fırat Nehri civarında geçen bu kitabın mistik havası sizi büyülecek. Nasıl yorumlasam, nasıl anlatsam eksik kalacak gibi hissediyorum. Eksik kalacak çünkü görünenin içindeki görünmeyeni bulmanız gerekecek. En iyisi mi siz bu kitabı okuyun o zaman ne demek istediğimi anlayacaksınız
Yedi Düvelin Ecnebisi
Yedi Düvelin EcnebisiMehmet Kabakçı · Vacilando Kitap · 202421 okunma
~Serseriliğim benim, seni çocuğummuşsun gibi seviyorum...
Reklam
Diğer taraftan talihin cilvesi beni acımasız bir şekilde yıldızı her geçen gün benim aleyhime yük selen kişiyi desteklemek gibi İlâhi bir görevle karşı karşıya bırakmadaydı. İstanbul müttefikler tarafından işgal edilmiş olmasına rağmen Anadolu’yu beslemeye devam ediyordu. Bütün maddi ve moral gücünü (subaylar, cephane, para, vs.) kullanıyordu. Bu işler önceleri gizliydi ama daha sonraları İstanbul Hükümetinin izniyle açık bir biçimde yapılmaya başlandı. Başkent bu şekilde bütün kanını Anadolu’ya akıttı. Ama bütün bu fedakârlıklar kimin için yapılıyordu? Bunun muhatabı kimdi ve bütün bu imkânlar kime gidiyordu? Fırsatını bulur bulmaz bir asi halini alan benim adamıma. Evet, kendi irademle tayin ettiğim benim adamıma. Hâzinenin tamamının müttefiklerin kontrolü altında bulunduğu ve tek bir kuruş bile alınamadığı bir sırada ona maddi yardım yaptım; kendi cebimden 30 bin lira verdim.
Genç Osmanlıların ardından gelen nesillerde çok sayıda Osmanlı liberali bulunduğundan, Osmanlı liberalleri ile Jön Türk hareketi içinde ortaya çıkan ITC hizbi arasındaki çatlak, 1908'deki İkinci Meşrutiyet dönemine kadar devam etmiş ve akabinde uzun bir süre boyunca gelişimini sürdürmüştür. Benim iddiama göre 20. yüzyılda muhalefetin doğuşu, tam da bu çatlağa dayanmaktaydı. Genç Osmanlılar ile Osmanlı liberallerinin sonraki kuşakları genellikle seçkin İstanbul Osmanlı bürokrasisi ailelerinin mensuplarıydılar ve Fransa hayranıydılar. Öte yandan ITC'ye öncülük eden isimlerin pek çoğu ya Balkanlar'da doğmuşlardı ya da Rusya'dan gelen göçmenlerden oluşuyorlardı ve dolayısıyla daha mütevazı kökenlere sahiptiler. Bu kişiler genellikle 19. yüzyılın sonlarında ve 20. yüzyılın başlarında Alman etkisi altındaki Osmanlı askerî akademilerinde eğitim görmüşlerdi. Bana göre Jön Türklerin meşrutiyet yanlılığı temelindeki koalisyonu, İttihatçılar ve onlara karşı çıkanlar şeklinde parçalandıkça muhalefetin ifade ettiği anlam da değişmiştir. Muhalefet kavramı bir süre sonra tahayyül edilen bir meşrutiyet rejimine ait teorik bir ideal olmaktan çıkıp, 1908 sonrasında ITC'ye karşı gelen Osmanlı liberallerinin yanı sıra dinî şahsiyetler ve diğer gelenekçi unsurlar gibi gruplarla ilişkilendirilen bir kavram hâline gelmiştir.
Bir balona şekil veren hava gibi, benim de hayatıma şekil verecek bir şeye gereksinimim var ..🪽
Sayfa 181
Bu kitap, benim düşünceme göre, geç dönem Osmanlı Imparatorluğu'ndaki ve Cumhuriyet Türkiye'sindeki siyasi otoritenin doğasını ve aynı zamanda Türkiye'nin siyasetini ve hâlâ yürürlükte olan belleğini ve tarihini anlamak için bir şifre olan ve hem karşıtlığı hem de fikir ayrılığını ifade eden Türkçe muhalefet kelimesinin ne anlama geldiğini, analitik bir kavram olması bağlamında ele almaktadır. Hilaf (aleyhte) ve ihtilaf kelimeleriyle ilişkili olan muhalefetin ilk anlamı, muhalefet partisi ifadesinde olduğu gibi, birçok dilin siyasi sözcük dağarcığında ortak olduğu üzere karşıt olma hâlidir. Öte yandan muhalefet aynı zamanda daha incelikli bir türden içsel meydan okumayı ya da fikir ayrılığını da ifade eder ve çağdaş Türkiye kültüründe aslında muhalefet kelimesi, genellikle gazetecilerin ve kamuoyundaki aydınların dile getirdikleri aykırı görüşlerle ilişkilendirilir. Günümüz Türkiye'sinde bu kelime ayrıcalıklı bir konumdan, yani Türk seçkinlerinin içinden biri olup da iktidara karşı gerçekleri söyleyen (ve çoğunlukla bir trajediye mahkûm olan) birisinin ilkeli kahramanlığı şeklinde bir değer taşımaktadır. Muhalif kahraman ilkelidir, zira ayrıcalıklı bir konumdan bile olsa, farklı fikirleri söyleyerek bir bedel ödeme pahasına adaletin tecelli etmesini umut eder. Ve aynı zamanda trajik bir kahramandır, zira bu eylemi nadiren iktidarda bir değişiklik meydana getirir. Bugün Türkiye'de muhalefet kavramının sahip olduğu anlam ve çağrışım yelpazesi, 20. yüzyıla yayılan bir hayli anlam yüklü ve çoğu zaman gözden kaçırılan (ve siyasi iktidarın hem karşısında olan hem de yanı başında bulunan) bir tarihin sonucudur.
Reklam
Bugün Benim Ruh Halim..
Her günkü gibi eline bir kitap alıp pencerenin önüne geçti. Fakat bir türlü okuyamadı.
424 syf.
·
Not rated
Günah Şehri ~ Hella S. Haasse . Alıntılar; . İnsan yıllarca saplantı halinde belirli düşüncelere kapılmışsa, kolayca korkutulup kontrolünü kaybetmez. . Eğer bir insan kim olduğunu bilmezse hangi yöne gideceğini nasıl bilecek? Nereden geldiğimizi bildiğimiz de bile zamanın hiçbir iz bırakılmamış ıssızlığında yolumuzu bulmak yeterince zor değil
Günah Şehri
Günah ŞehriHella S. Haasse · Alfa Yayınları · 201818 okunma
Zamanın hızla geçmesi üzerine
İnsanlar her zaman vakitsizlikten şikayet eder. Hiçbir şeye yetişemediklerini söyleyip sızlanırlar, oysa hayatı kolaylaştırmak için mümkün olan her teknik yardımı tasarruflarında kullanırlar; arabalar daha hızlı, uçak biletleri eskiye nazaran daha ucuz, spor ayakkabılarının hava yastıkları var , cep telefonları ve elektronik postayla bütün işler çarçabuk düzenlenebilir. Fakat insanların vakitleri yok. Benim de . Kuşkusuz benim benim arabam, cep telefonum, bilgisayarım hatta bir kol saatim bile yok ama yine de zamanın hızla akıp gittiğini hatta bazen çıplak gözle güneşin semada ilerlediğini görebiliyormuşum gibi hissediyorum.
Sayfa 161 - DedalusKitabı okuyor
Kimler geldi kimler geçti!!!
Sen benim kıymetlimsin!!! Negatifi bende olan fotoğrafın gibi paylaşılamaz çoğaltılamaz kopyalanamaz !!!!!
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.