"neden benim gibi yapmayı öğrenmiyorsun?" "sen ne yapıyorsun ki?" "kimseden hiçbir şey beklemiyorum. böylece hayal kırıklığına da uğramamış oluyorum."
672 syf.
7/10 puan verdi
·
9 günde okudu
DÖRDÜNCÜ KANAT || REBECCA YARROS Evettt herkesin bayıldığı ama benim sırf özel baskısına dayanamayıp, ne var bu kadar abartılan deyip merak edip öyle aldığım kitap. Yine de pek yanılmış sayılmaz çok fazla abartılacak bir kitap olduğunu düşünmüyorum. Fantastik güzel bir kurgusu var evet ama fazla uzatılan, gereksiz çok bölüm de var. O kadar uzatmasa daha keyifli olabilirdi belki benim için. Yine de kendini okutan. Özellikle yarısından sonra daha hızlı ilerleyen bir okuma oldu. Daha çok da gençlerin seveceğini düşünüyorum. Sinir olduğum çok karakter vardı ve ben hepsini bırakıp ejderhaya aşık oldum. Neyse gelelim kitabın konusuna. Violet; babasının yolundan gidip katipler bölüğüne gitmek isterken annesinin emriyle Biniciler Bölüğüne katılır. Tıpkı ablası ve abisi gibi. Ama arada bir fark var oda çok zayıf ve narin olması. Bölüğe girdiği andan itibaren başlar zorlukları. Ve öyle bir kanat lideri var ki ; Xaden.( yakışıklı pislik). Onunla başı baya dertte Violetin. Xadenin babasının idamına onay veren kişinin kızı olması Violet için daha da zor bir durum ortaya çıkarır. Ejderhalar sahiplerini seçer ve güçlü gördükleri ile bağ kurarlar. herkes Violetten umutsuzken o hepsini şaşırtır ama nasılll? Bundan sonrası için okumalısınız. Yoksa fazlaca spoiler vericem tutamayıp kendimi.
Dördüncü Kanat
Dördüncü KanatRebecca Yarros · Olimpos Yayınları · 20232,136 okunma
Reklam
Bastırılmış her şey içimden kopup gitmişti, daha önce hiç tanımadığım bir doygunlukla kendi dışıma taşdığımı, sonsuz evrene karıştığımı duydum. Her şeyi sanki sadece benim için varmış gibi algılıyor, her şeyle yeniden coşkuyla bütünleştiğimi hissediyordum. Etrafımı saran karanlık ağaçlar bana fısıldıyordu ve ben onları seviyordum. Yıldızlar yukarıda pırıldıyor ve ben onların aydınlık selamlarını soluyordum. Bir yerlerde söylenen şarkıları istiyor ve benim için söylendiklerini düşünüyordum. Yüreğimdeki kabuğu kırdıktan sonra bir anda her şey benim için olmuştu, kendimi bırakmamın, kendimi armağan etmemin sevinci içimde kabarıyordu.
Sayfa 63 - Türkiye İş BankasıKitabı okudu
"Ne çok isterdim eskisi gibi seninle olmayı. Eskiden olduğu gibi sarmaş dolaş. Evin, yurdun yolunu uzatır gibi. Klinik sınavına evde birlikte hazırlanır gibi. Harry Potter serisini birlikte heyecanla seyreder gibi. Gençlik merkezinde ufka karşı bir şeyler yer, dergi okur gibi. Daha ne çok şey isterdim seninle ben. Lakin geçti artık hepsi. Hüznüm bunlaradır benim." (Jack Brooks'dan)
Ama sen uzaklardaydın ey kalbim Uzaklardaydın, sevdiğim uzaklardaydı Ayın yıldızların çağlayarak Berrak şelaler yaparak Coşku içinde aktığı Bir yerlerdeydi.Hani bir gün bir çobana rastlamıştık Adı Ferhat mıydı neydi Koyunların, kuşların, böceklerin ve çiçeklerin Sadakatten mest oldukları Herbirinin gözlerinde Kaybolur gibi kayar gibi Dalıp
208 syf.
7/10 puan verdi
·
7 günde okudu
• Portekizli matruşkamız olan Pessoa'nın polisiye alanındaki ilk öykülerinin yer aldığı kitapla geldim Pessoa, varoluşsal sancılar çektiği yazılardan, stoacılığa ve günlüklere kadar birçok alanda kalemini denemiş. Biraz da polisiyeye el atmış ancak, polisiye deyince aklınıza ilk gelen Agatha Christie'nin tarzını beklemeyin. Benim için dedektiflik deyince Sherlock tarzını daha çok anımsattı ama Pessoa denemeler yapmış ve bence başarılı olmuş. Vakaları çözerken yaptığı ince analizlerle neyin nasıl yapılması gerektiğini ifade etmiş. Daha doğrusu, her gerçek bir strateji uzmanı gibi davranarak, psikolojik açıdan bile detaylı değerlendirmeler yapmış. Entelektüel yetenekleriyle polisi ve adli makamları bile etkileyecek kadar.. Kısaca Pessoa, her alandaki kendine özgü zihinsel yeteneğini bir kez daha göstermiş. Bu arada en çok beğendiğim ve en başından doğru tahmin ettiğim, Vargas olayıydı. Keyifli okumalar
Bulmaca Meraklısı Quaresma
Bulmaca Meraklısı QuaresmaFernando Pessoa · Kırmızı Kedi Yayınları · 2018101 okunma
Reklam
polyanna’ya son mektup
Benim bir köyüm olmadı. Hiçbir şehir karlı sokaklarıyla bana Pazen gecelik giymiş bir anne gibi sarılmadı. İstanbul’u evlat edinsem Benimsemezdi nasıl olsa otuz yaşında bir anneyi Yüzyıllarca yaşamış bir çocuk olarak. Mütemmim cüz olamadım hiçbir aşka Pollyanna Bir kitaba bir cüz olamadım. Yukarıdan aşağı , yedi harfli battal boy bir intiharı denedim. Hiçbir bulmacayı tamamlayamadım. Bir kediyi okşasam ellerim yumuşardı. Biri okşasam bir yumuşardı. Bire “BİR” olamadım.
Sayfa 51
191 syf.
·
Puan vermedi
Yürümenin sanatsal felsefesi
Yürümekten pek de haz almayan biri olarak belki bu kitap yürümeye dair bakışımı değiştirir ve ben de yürümeyi daha çok severim diyordum.kitap şimdi bitti ve iyi ki okumuşum diyorum ve evet,yürümeye bakışım çok ama çok değişti. Yazar yürümeye dair bakış açılarını yazar,şair veya tarihten ünlü bir kişiyle,o kişinin hayatıyla öyle güzel anlatıyor
Yürümenin Felsefesi
Yürümenin FelsefesiFrédéric Gros · Kolektif Kitap · 20206,8bin okunma
Gözlerim yaşarıyor, neden bu kadar nankörüm ben, fakat eve döner dönmez hepsi geçiyor, yine ağzımı bıçak açmıyor. Hiç kıpırdamasınlar, öylece, dümdüz otursunlar, konuşmasınlar, konuşmayı bilmiyorlar, ne yapmaları, ne söylemeleri gerektiğini ben onlara fısıldarım, bildiğim her şeyi onlara öğretirim, cebir, tarih, İngilizce, ben ne kadar biliyorsam onlar da o kadar bilirler, beraber sohbet edebiliriz, tiyatroya, konsere gidebiliriz... Benim ebeveynlerim, yüzleri, görüntüleri aynı ama dönüşüm geçirmişler… Yaşamlarından, hallerinden, tavırlarından, zevklerinden nefret etmeden, onları tamamen sevebilmek… Hayaller kuruyor, zihnimde onlara biçim veriyordum ve sonra yere inip onları oldukları gibi kabullenmek zorunda kalıyordum. İnsanın anne babasını sevememesi, bunun neden olduğunu bilmemesi dayanılır gibi değil.
"Alnı açık" olabilmek ne büyük gurur ne büyük rahatlık ne kutlu bir konum.... Herhalde bir insanın erişebileceği en üst düzey budur: Benim alnım açık yüzüm ak, diyebilmek. Cambridge Üniversitesi Ramazan bayramını kutlamak için müslüman olan profesör "rektör yardımcısı"yla bir video yayınlamıştı. Ve malum post çokça beğeni ve "Eid Mubarak" teması altında güzel yorumlar aldı. Bugün ise Yahudilerin Passover(Fısıh, Hamursuz) bayramıydı ve yine Cambridge, üniversitenin "yahudi papazı"yla bir video yayınladı kutlamak için. Çok az beğeni aldığı gibi alttaki yorumlar "Özgür Filistin. Katilsiniz. Katliamı durdur. İğrenç bayramınız bizi ilgilendirmiyor. Soykırımcılar." vb. yorumlarla doldu ve Cambridge Üniversitesi admini 1 saat içinde yorumları kapamak zorunda kaldı. Bir kez daha fark ettim ki "alnı açık yüzü ak" olabilmek gerçekten çok büyük bir nimet. Ve bin kere mazlum olmak bir kere zalim olmaktan yeğdir. Bugün Müslümanlar Elhamdülillah göğsünü gere gere "ben Müslümanım" diyebiliyor. Peki bir yahudi? Bayramını bile dünyaya açık bir platformda linçlenmeden kutlayamıyor. Yazık.. Daha bir asır bile geçmeden mağdur olarak anılan bir toplumdan zalim olarak anılan bir topluma dönüşmeyi ve tarihe utanç dolu cümlelerle yazılmayı başardılar.
Reklam
Arayanım yok, soranım olmaz benim Yazım kışım yok bütün mevsimler hayal gibi Çamura batıp durdum hatta gördüm en dibi
Bu şehir karanlık,sessiz,kimsesiz, Uğrama sokağıma Senden sonra değişmedi hiçbişey Taşlar aynı yerinde Menekşeler aynı yerinde, Kapılar duvar, Duvarlar renksiz, Uğrama sokağıma, Gelsen de değişmez artık Sokak lambalarında, Fer kalmadı Menekşelerde su, Yollarda taş... Uğrama sokağıma, Bırak, Çekilmez kalsın Kasvetli kalsın Gelmesin kimse Yağmur yağmasın, Benim gibi kurusun her yer Açmasın ağaçlar çiçek, Bi ben değil, Ölsün bu şehir...
1.500 öğeden 361 ile 375 arasındakiler gösteriliyor.
Resim