102 syf.
·
Puan vermedi
·
8 günde okudu
İnci
Bir incinin çıkarı namına insanların yaptıklarını anlatıyor. Umudun ,sahip olma , en iyi benim olsun çabasının verdiği yıkımları Ayrıca kitap aynı zamanda işleyen düzen çarkının adeletsizliğini de anlatıyor Kino'nun abisinin dediği gibi incinin değeri o olmasa da teşke o sahaflara verseydin inciyi Vermediği için düzene ayak direndiği için başına gelen mutsuzluk
İnci
İnciJohn Steinbeck · Sel Yayıncılık · 202336,9bin okunma
"Bir gün İstanbul Eyüb Sultan Kabristanının dereye bakan yüksek bir yerinde oturuyordum. İstanbul etrafındaki áfáka baktım. Birden bakıyorum, benim hususî dünyam vefat ediyor, bazı cihette ruh çekiliyor gibi bir hålet-i hayaliye bana geldi. Dedim: (Acaba bu kabristanın mezar taşlarındaki yazılar mıdır, bana böyle hayal veriyor?) diye nazarımı çektim; uzağa değil, o kabristana baktım. Kalbime ihtar edildi ki: (Bu senin etrafındaki kabristanın, yüz İstanbul içinde vardır. Çünkü yüz defa İstanbul buraya boşalmış. Bütün İstanbul halkını buraya boşaltan bir Hâkim-i Kadirin hükmünden kurtulup müstesna kalamazsın, sen de gideceksin!) Ben kabristandan çıkıp, bu dehşetli hayâl ile Sultan Eyüp Câmiinin mahfelindeki küçük bir odaya, çok defa girdiğim gibi bu defa da girdim. Düşündüm ki, ben üç cihetten misafirim: Bu menzilcikte misafir olduğum gibi, İstanbul'da da misafirim, dünyada da misafirim. Misafir, yolunu düşünmeli. Nasıl bu odadan çıkacağım, bir gün de İstanbul'dan çıkacağım; bir gün de dünyadan çıkacağım." Bediüzzaman Said Nursi
Sayfa 214 - Büyük Doğu Yayınları 1985 BaskısıKitabı okuyor
Reklam
"Dünyadaki tüm eleştirmenler haklı olabilir, ama ben benim... Ve beğendiğim şeyleri insanlığın oy birliğiyle verdiği bir hüküm uğruna feda edecek değilim. Eğer bir şeyden hoşlanmıyorsam, hoşlanmıyorum demektir, işte o kadar; şu gök kubbenin altında sırf benim türümden gelenlerin çoğu beğendi ya da beğenmiş gibi yaptı diye, bir maymun gibi davranıp beğeniyormuşum gibi yapmamı gerektiren tek bir neden yok. Beğendiğim ya da beğenmediğim şeyler söz konusu olduğunda modayı takip etmem mümkün değil."
Yine aynı güne uyandım. Aynı saat aynı yer aynı rütinler. Boktan hayatın içindeki koşuşturmalar, Saklambaçlar sobelemeler. Dıdımın dıdısının kapanmayan çenesi... Peki bundan bana nee! Dünya vahşet bir şekilde karanlığa sürükleniyor. Keyfimin ve kahyamın bitmek bilmeyen arzuları da sürüklenen hayatımdaki uzandığım dal parçasından ibaret. Tatmin
“İki çeşit içen vardır. Biri, benim gibi, kurtuluşu içkiden beklemenin utancıyla içer. Bir de şu çevredekilere bak. Bunlar neden içiyorlar? Toplum içinde yaşamanın baskısını, yükünü hafifletmek için…”
... tam kendi seviyesinde bir insanın yaşaması lazım geldiği gibi yaşıyor, düşünmesi lazım gelen şeyleri düşünüyordu. “Bu muydu benim meselem?” Fakat kendisi istememişti ki, her şey kendiliğinden olmuştu “Dünya kan, ateş içinde yahu!” diye kendi içinden devam etti. Fakat hayır bunu düşünemezdi. O, hayatında kurulan acayip tahtaravallide, kah bir taraf kah öbür taraf ağır basarak yaşayacaktı.
Reklam
"İşin asıl acı yanı, benim gibi boş bir hayatı sürükleyip götürmek, değil mi?" dedi. "Acılarımız birinin işine yarasaydı bari, özveride bulunduğumuzu düşünerek kendimizi avuturduk."
Sayfa 292 - İletişim Yayınları, 4. Baskı, 2016
152 syf.
·
Puan vermedi
Gölgede Kırk Derece
Selamlar sevgili kitap severler Bugün sizlerle #inciaral hocamdan 2001 #yunusnadiödülü sahibi #gölgedekırkderece kitabından bahsedeceğim. Yazar daha kitabın başında “Baharlara karşı durulmaz ve yepyeni sevda öyküleri başlar” diyerek bizi kitaba çekiyor. Kitapta 9 öykü bulunuyor. Ben en çok ‘Adini Anmamaya Ant içiyorum’ öyküsünü beğendim. O
Gölgede Kırk Derece
Gölgede Kırk Dereceİnci Aral · Kırmızı Kedi Yayınevi · 2014203 okunma
"Anasına bak kızını alma" gibi olmuş bu :)
"Sizi çok iyi anlıyorum. Ben de bu yaşıma geldim, hiç evlenmedim. Evlenemedim. Bakın, beni bir kız görmeye götürmüşlerdi, on sene kadar oluyor, pek methettiler kızın güzelliğini, terbiyesini, kalktık gittik. Kız hakikaten zarif, güzel ve terbiyeliydi. Fakat annesi şişman. Gerdanı böyle sarkmış, iki kat olmuş adeta. Kızı beğendim fakat ya ilerde anasına benzerse diye, o gece beni uyku tutmadı. Ertesi gün, hayır, dedim. Artık bu, son sefer oldu. Anladım ki ben huysuz, vıdı vıdı bir adamım ve bekâr kalmalıyım. Siz inşallah benim gibi olmazsınız, dostum."
Nihayet nerede olduğunu biliyorum, Felice. Sadece bir gün mektupsuz kalmama rağmen nihayet deme cesaretini gösteriyorum ve benim kesintisiz bir mektuplaşma talebimin esas nedeninin aşktan gelmediğini, tersine benim mutsuz ruh halimden geldiğini. Felice, ben mektuplarıma cevap istemiyorum, ben senin, ben sanki yokmuşum gibi, sanki bir başkasıymışım gibi senin huzur içinde olduğunu görmek istiyorum, doğrusu benim mektuplarımın hak ettiği cevabı aldığı düşüncesine kapılınca ürperiyorum-ama tek bir şey söyle bana, Felice, söyle ki kararının kaynağını açıkça görebileyim: geçen perşembe aldığın ve benim defalarca gündeme getirdiğim o zıvanadan çıkmış, tumturaklı, aciz, aptal mektubumdannne anlam çıkardın, meseleyi nasıl anladın? Aslında başka bir konu açmamam gerekir, sükunet aralarını hakkıyla yaşıyor olmak, seni seyretmek ve kendimi sende unutmak harika, ama sorumsuzca bir şey.
Reklam
Güneşin ve Gülüşün Krallığı
Sokağın çocuklarına ve Berkin Elvan’a Terk edilmiş sokaklar kadar yalnız Bir o kadar aç…/ kırgın…/ küskün Bir o kadar yüzünden hiç mi hiç eksilmeyen Dünyanın en heybetli/ en güzel/ en bulaşıcı gülüşüne sahipti Hiçbir şeye aldırmadan/ hiçbir şeyi umursamadan Güneşin ışıklarını içer gibi gülerek Döndü yüzünü güneşe “Kralım ben” dedi -bankta
1.500 öğeden 31 ile 45 arasındakiler gösteriliyor.