Ne yapayım, benim öyle güçlü inançlarım yok malesef... Hayat şu yaşadığımız hayattan ibaret bana göre, görüp göreceğimiz yalnızca bu. Ne bir amacım, ne hedefim ne hayallerim var!.. Sadece müzmin bir iç sıkıntısı... Askerde de hep düşündüm durdum bunları. Herkesin yolu belliydi, azıcık bir zaman buldular mı, otururlar, konuşurlar da konuşurlar, anlatırlar, anlatırlar... Boş şeyler bence, boş... Hepsi boş...
Sayfa 37 - Norgunk Yayıncılık
Yusuf Agah ve Mihra'nın kitap sevgisi <3
“Mihra.” Ben düşüncelere dalıp gitmişken kulaklarımda işittiğim sesiyle kendime geldim.Hemen ona döndüm.Kasaya daha fazla yaklaşmadan adımları yavaşladı,duraksadı.Onunla ben de durdum.Bedenlerimizi birbirine döndük. “Efendim?” dedim sessizce. “Aslında...”dedi.Nefes aldı.Sessizce öksürdü.”Benim sana vermek istediğim bir şey var.” Heyecan ve merakla gözlerimi büyüttüm.”Nedir?” Ellerini yukarı kaldırdığında,ona verdiğim kitabın üstünde bir kitap daha olduğunu gördüm.”Kitabı fark edip ne olduğunu sormanı bekledim ama çekmedi dikkatini.” Eh,sen varken başka hiçbir şey çekemiyor ki dikkatimi. Kitabın ön yüzünü çevirirken,”Bu,senin.”dedi. Krem renkli kapağı olan ince bir kitaptı,üzerinde bir adamın eskiz çizimi bulunuyordu.Muhtemelen şairinin.Alt ve üst kirpiklerimi birbirine yaklaştırarak adını ve yazarı okudum.Cahit Zarifoğlu-Şiirler. Utançla ona bakarken,”Benim mi?” diye sordum. Uzun ve sık kirpiklerini kırpıştırdı.”Senin.Monna Rosa’yı çok sevmiş görünüyordun.Sezai Karakoç,Cahit Zarifoğlu’yla yakın arkadaş.Okurken aklıma hep sen geliyorsun.”Midemde kelebekler uçuştu.Yeniden boğazını temizledi Yusuf Agah ve boşta kalan elini ensesine attı. “Yani,seversin.Sezai Karakoç’u sevmiştin ya,ondan.”
Sayfa 114
Reklam
Ömür Hanımla Güz Konuşmaları
...Ve güz geldi Ömür hanım. Dünya aydınlık sabahlarını yitiriyor usul usul. İnsanın içini karartan bulutların seferi var göğün maviliğinde. Yağmur ha yağdı ha yağacak. İncecik bir çisenti yokluyor boşluğunu insan yüreğinin. Hüznün bütün koşulları hazır. Nedenini bilmediğim bir keder akıyor damarlarımdan. Kalbimin üstünde binlerce bıçak ağzı...
İnsan ile insanın arasında hep bir engel var. Benim kurduğumda yeni değil, yani. Bazen taştan bazen etten bir set, bir araya gelmemize engel bir şeyler hep oluyor. Herkes her şeyin farkında; bu durum birçoğumuzun işine de geliyor. Engelin öbür tarafında kaldıysanız, aşabilmek için her şeyi deniyorsunuz.
Gülşiir
Geceyarısı, karanlık bir bozkırda Işıklar içinde akan bir tren kadar yalnızım İçinde onca insan, içinde dünya... Soluk soluğa, demirden bir ırmağa mahkûm Ve bilmeyen sonsuzluk nedir, Haklı olan kim bu kargaşada? Ateş ve su, yaşam ve ölüm, irin ve şiir Ucu bucağı olmayan bu çığlığın Ortasında nasıl barışılabilir? Anlamak isterim, hangi yasa Bir
Sayfa 219 - Kırmızı Kedi Yayınevi, Üçüncü Basım, Kasım 2017, İstanbul
Ki bazen çaldığım kartlar boş çıktığında kaç yerinden kırıldı umutların, değer miydi değmez miydi safsatasını geçeli çok oldu. Yokluk, vicdanını susturacak kadar var olmaya başladığından beri çalıyorsun. Sadece telefon kartlarını
Sayfa 65 - İletişim yayınları, 2. BaskıKitabı okudu
Reklam
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.