Ben bir katip değilim. Nedendir ki bazı anları kelimesi nefesine kadar hatırlarım. Ezbere okuduğum o acıların tozu boğazıma dizilir. Bir kitap kapağı uzaklıktaki o dünyaya baka kalırım. Hayır ben yaşarım. Oradayımdır. Birkaç cümle aşağıda. Üç noktalı bir apartmanda beyaz sayfalı duvar kağıtlı odada bir noktayım. Ardımdaki mana ne? Evvelimdeki samimi cümle devam edecek mi?
Başlangıcı bilmiyordum sonu da bilmem. Ben bu cümledeki özneyim. Ama bir gün gizlenip benden geriye nesnelerim kalacak. Bir kalem, mürekkep ve ayakkabılar. Harcadığım hangisi? Belki de yazdığım kalemdeki mürekkep, yürüdüğüm hayat kitabımın sayfalarındaki ayakkabı izinde. Tamamı tükenince ortada benden bir iz kalmayacak. Bu da benim sonum.
Eğer beni hatırına getirmek istersen yakınındaki bir kitabı aç ve noktaları oku.
♤...yine de ben kendimi {nefsimi}bütünüyle temize çıkarmaya çalışmıyorum; çünkü Rabbimin acıyıp esirgediği kimseler hariç, insanın kendi benliği [de onu] kötülüğe sürükle(yebili)r; gerçekten de benim Rabbim çok acıyıp-esirgeyen gerçek bağışlayıcıdır!”/ Yusuf süresi 53
~~~~~~~~~°°~~~°°~~~~~~°°°°~~~~
♧53 }Lafzen, “Rabbimin acıdığı/merhamet ettiği ...”. Müfessirlerin çoğuna göre buradaki mâ zamiri kişilere, insanlara (“ki o” ya da “ki onlar”) râcidir.
♧54} Lafzen, “kötü olanı emretmeye alışıktır/yatkındır”. -yani, çoğu zaman akıl ve sağduyunun ahlaken iyi ve olumlu bulmadığı yöne sürükleyen güdülerle doludur. ”Hz. Yusuf’un insan yapısındaki bu zayıflığı dile getiren sözleri, bizzat bu zayıflığı yenmesini bilmiş birinin tevazuunu yansıtan yüce gönüllüce sözlerdir; çünkü ayetin devamı göstermektedir ki, Hz. Yusuf kendisine değil, sadece Allah’ın lütuf ve merhametine bağlamaktadır.
Ama hiç olmazsa yan yana yürüyebileceğiz. Sesini duyacağım. Ara sıra elini tutacağım. Sen bunların nasıl bir saadet olacağına akıl erdiremezsin. Çünkü her zaman kendinin yanındasın. Fakat inan ki benim için büyük şeyler.
“Benim Sevgili Aliye’m,
Mektubunu aldım. “Ben fena kız değilim, senin meyus olmayıp saadetin için hayatımı şimdi fedaya hazırım!” diyorsun. Aliye, bana böyle şeyler yazma… Sonra ben sana deli gibi âşık olurum. Senin ne iyi kız olduğunu biliyorum. Muhakkak ki hayatımda yaptığım ve yapabileceğim en iyi iş seninle hayatımı birleştirmek oldu. Bundan
Aşkı uzaklarda arama,
Kalbim bir sana çarpar, bilirsin.
İlkbaharda çiçekler sana açar,
Bu gözler sana durmadan ağlar.
Aşkı uzaklarda arama,
Her sabahın soğuk sessizliğinde.
Yüreğimde haykırırdı sesin,
Sımsıkı sardım ki benim gibi üşümesin.
Aşkı uzaklarda arama,
Ben değil miydim senin evin?
Dudaklarımın aradığı tek şeydi,
Senin sıcak nefesin.
Aşkı uzaklarda arama,
Her sözün bir şarkıdır benim için.
Her gülüşün bir yaşam
Ve her vedan bir ölüm olsa da, benim için...
Biliyorum, unutamayacaksın!
Ağır ağır geçecek mevsimler,
Bir bir ağıracak saçının telleri
Solacak albümde eski resimler.
Beni hatırladıkça için ürperecek,
Boşanan gözyaşlarını tutamıyacaksın.
Boşuna zorlama kendini, sevdiğim;
Biliyorum, unutamayacaksın.
Ve biliyorsun, ben de unutamayacağım,
Eskimeyecek içimde sana ait ne varsa
Şöhretmiş, servetmiş herşey geçiyor, inan
Dostluklar ve sevgiler kalıyor, kalırsa.
Sen benim gökyüzümdün, denizim, toprağımdın,
Şimdi bir hatıra olamazsın belirsiz, uzak
Biliyorsun bazı şeyler vardır elimizde olmayan
İşte öyle imkansız birşey seni unutmak.
Zannetme ki herşey bitti sevdiğim;
Birgün yeşerecek şu sararmış yapraklar.
Ve bundan sonra kim severse dünyada;
Seni ve beni hatırlayacaklar.
Ümit Yaşar OĞUZCAN
Sonra seni ne kadar sevdiğime şaşırırsın belki,
Belki şımarırsın,
Belki şımardıkça azalırsında belli olmaz benim sağım solum.
Şımarır mısın?
Aşk şımartır mı seni?
Kimi şımartmamış ki
Şımar zaten beni ipleme her haline şiirim ben
Bilmezsin sihirim sen, sinirim el, yokluğuna zifirim ben.
Bilmezsin bi yel savurur senin kokunu işte o rüzgara mihirim ben
Bilmezsin ya işte o bilmediklerinin içindeki çukurum ben
Bi' yokluğu anlamış bu gönlüme mühürüm ben
Beni boşver hadi bi şarkı söyle
Hoşlanabileceğim biri olmasını istiyordum; başka bir zaman ve yerde, başka bir yaşamda. Ne var ki benim onu, onun da beni sevemeyeceğini şimdiden görebiliyordum.
"Kullarım beni sana soracak olursa, işte Ben (onlara) pek yakınım. Bana dua ettiği zaman dua edenin duasına cevap veririm. Öyleyse, onlar da benim çağrıma cevap versinler ve bana iman etsinler. Umulur ki irşad (doğru yolu bulmuş) olurlar."
Tefhimu'l Kur'an, Mevdudi'nin Tefsirinden Okumalar, Syf 147
Gençlerin kalplerini saadetle dolduran sevda perisi benim gönlümde hiçbir vakit bir hakikat şekline girmek lütfunu göstermedi. Daima daima hayal şeklinde kaldı. İşte ben öyle oyalandım. Hep hayaller hülyalar arkasından koştum. Hep mevcut olmayan afetler için ağladım. Bu hiçler için o kadar yoruldum ki aşkı da inkâr edecek bir hale geldim.
"Şimdi kapıyı açıp girdiğim zaman beni soğuk
bir sessizliğin karşıladığı küçük evde senin güler yüzün tarafından karşılanmak bana saadetlerin en büyüğü gibi geliyor."
Elime kitabı aldığımda, kitabın kapağına bir süre dalıp gittim, mutlu yüzler, ışıldayan gözler, umut dolu bir fotoğraf vardı kapakta. Gelecek vaat eden bir fotoğraftı
İpleri dolaşmış uçurtmalar gibiyim
Bu günlerde.
O köprücük kemiklerine
Yuva kurup yaşayabilirim
Sen yeter ki içinden de olsa
Bir “seni seviyorum “ de;
Benim kulaklarım çınlasın kâfî...
Cemal Süreya
3 Haziran 2023..