sevgili olmayalım biz. Tüm gün konuşalım, Hep birbirimizi özleyelim ama sevgili olmayalım. Balık tutalım sora tutuğumuz balıkları Geri dökelim denize. Birbirimize karışalım, kıskanalım,kavga edelim, küselim,barışalım am sevgili olmayalımne olu. Beraber gelecekle ilgili hayaller kuralım,saatlerce telefonda konuşalım, sinamaya gidelim, sahilde el ele dolaşalım ama sevgili olmayalım biz. sen başka kızlarla, ben başka erkeklerle konuşmayalım. Tek biz olalım ama sevgili olmayalım. Bak sevgililer hemen ayrılıyor, Aşklar hemen bitiyor. Sen gitme. Benim ol ama sevgilim olma....🥀
Umarım benden bıkmazsın, seversin herkes önce sevdiğini söylerdi umarım sonra bırakmazsın. Söyledikten sonra ağzıdan bir laf çıktıktan sonra hele bir de inandırıcılığı varsa benim inanasım deli gibi kanacağım sevilmeye hasretle kaldığım zaman gelmişse, Yapamıyorum demezsin olmuyor demezsin senden önce başkası vardı seninle de onu unutma
Reklam
Rainer Maria Rilke
Birinci Ağıt Kim duyar, ses etsem, beni melekler katından? Onlardan biri beni ansızın bassa bile bağrına, yiterim onun daha güçlü varlığında ben. Güzellik güç dayandığımız Ürkü'nün başlangıcından özge nedir ki; ona bizim böylesine tapınmamız, sessizce hor görüp bizi yok etmediğinden. Her melek ürkünçtür. Kendimi tutar bu yüzden, yutkunurum.
Ölümümün sana hiçbir zararı olmayacak... Bu beni teselli ediyor, sevgilim. Ama kim... doğum gününde sana kim beyaz güller gönderecek şimdi? Ah, vazo boş kalacak,o küçücük nefes, hayatımdan sana süzülüp gelen o hafif esinti de savrulup gidecek! Sevgilim, dinle beni, senden ricam... bu benim ilk ve son ricam... hatıram için yerine getir ricamı, her doğum gününde- insan öyle bir günde kendini düşünür- bir demet gül al ve vazoya koy. Yap bunu sevgilim, hani sevgili bir ölü için yılda bir kez ayin yapılır ya, sende bunu yap. ... O sırada gözü çalışma masasının üzerindeki mavi vazoya takıldı. Vazo boştu,yıllardan beri ilk kez boştu doğum gününde.
Melafon - 1.Bölüm | "O bir canavar icadı"
wattpad.com/story/340223947... Fakirdik, cepleri paralarla taşan ama insanlığı, söküldüğü yerden eksilen birer çulsuzun tekiydik. -Fredric Her şey o gün can yoldaşım Raun ile benim ortaya bir fikir atmamızla başladı. Daha
Reklam
136 syf.
10/10 puan verdi
N.H. Kleinbaum - Ölü Ozanlar Derneği Uzun zamandır tam not verdiğim kitap olmamıştı. Etkileyici, akıcı ve fikir açısından beni mest etti. Filmini izlememiş olmak benim açımdan şans, önce kitabı sonra filmi izlemeyi tercih ediyorum. Konusuna gelince, katı disiplin kurallarına sahip okulun, öğrencilerinin standart geçen günlerini yeni gelen edebiyat öğretmeni değiştirir. Bakış açılarını genişletir. İçlerindeki elması keşfetmelerini sağlar ve değişik eğitim sistemiyle çocukları odaklar. Fakat bu durum okul yönetiminin, ailelerin ve diğer öğretmenlerin pek hoşuna gitmez. Öğrencilerden birisi eski arşivlerden okul günlüklerini kurcalar ve hayatlarını değiştirecek bir şeyler bulurlar. Ölü Ozanlar Derneğini keşfederler ve kendilerini içlerine sokarlar. Olaylar bundan sonra şekillenir. Acıyı, sevinci, zaferi öğrenirler… Bu çocuklar baskıya karşı durabilecek mi? Kim kazanacak? Tavsiye mi? Kesinlikle Evet! Sevgilim
SEVİL
SEVİL
‘in önerisi ile yine ortak bir kitap okuduk. Yeni kitaplarda buluşmak ümidiyle… “Tıp, hukuk, bankacılık -bunlar hayatı sürdürmek için gereklidir. Peki ya şiir, romantizm, aşk, güzellik? Bunlar ise uğruna hayatta kaldığımız şeylerdir!” “Eğer bir şeyden eminseniz, başka bir şeyde düşünmeye zorlayın kendinizi, yanlış ya da aptalca olduğunu bilseniz bile. Bir şey okurken yalnızca yazarın ne düşündüğüne kafa yormayın, durup siz ne düşünüyorsunuz ona da kafa yorun.”
Ölü Ozanlar Derneği
Ölü Ozanlar DerneğiN. H. Kleinbaum · Bilge Kültür Sanat Yayınları · 201626,1bin okunma
Yalnız bir opera
ölü bir yılan gibi yatıyordu aramızda yorgun, kirli ve umutsuz geçmişim oysa bilmediğin bir şey vardı sevgilim Ben sende bütün aşklarımı temize çektim imrendiğin, öfkelendiğin kızdığın, ya da kıskandığın diyelim yani yaşamışlık sandığın Geçmişim dile dökülmeyenin tenhalığında kaçırılan bakışlarda gündeliğin başıboş
_UYUYORSUN! Rüyadasın. Gece gündüz demeden rüya görüyorsun. Bazen açık bazen de kapalı gözlerle. Hakikat değilsin. Rüya gören bir zihin, hakikati göremez ve hakikati de bir hayale dönüştürür. Gerçekle yüzleşirsen gerçek, hakikate dönüşür; kaçarsan yalanlar içerisinde yaşarsın. Uyan! Uyanık ol. Uyanık olmak hedeftir. Sessizlik içinde düşünerek
196 syf.
10/10 puan verdi
Spoiler İçerir!
Atay’ın karakterlerinin böylesi buhranlı, hikayelerinin dramatik oluşunun sebebi onun tam da bulunduğu dönem, kültür ve çevreyle alakalıdır. Modernizmin ve geleneğin bir arada olduğu bu dönemin etkilerini romanlarda ve hikayelerde de görmekteyiz. Karakterlerin kendi kendileriyle içsel hesaplaşmalarını, kendileriyle alay edebilmelerini, içinde
Korkuyu Beklerken
Korkuyu BeklerkenOğuz Atay · İletişim Yayıncılık · 202226,3bin okunma
Reklam
68 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
40 şiir ve bir (dize) / Haydar Ergülen
Haydar Ergülen
Haydar Ergülen
40 Şiir ve Bir
40 Şiir ve Bir
“gözlerimizi uzaklıklar değil ki yalnız / göze alamadığımız yakınlıklar da acıtır” 1980 sonrası Türk şiirinin önemli isimlerinden olan Haydar Ergülen’in ilk şiir kitabı 1981’de “Karşılığını Bulamamış Sorular” adıyla yayımlanır. “40 Şiir ve Bir” ise 1997’de yayımlanmış. Kitap, Necatigil Şiir Ödülü (1997), Cahit Külebi Şiir
40 Şiir ve Bir
40 Şiir ve BirHaydar Ergülen · Kırmızı Kedi Yayınları · 2020884 okunma
Benimdir bilirim kendimin sevgilisi, Benim sevgilim değil. Coşkuyla koşulan uzaklıklar Dönüştükçe serin çıkmazlara Örtülü, acımasız olan. (Bu böyle yazgısı bilirim)? Zorlamam artık düşsel bir yalnızlık aşımını. Suskun dururum Biraz da ölü Bu oluş yazısında. Ocak, 84
Sayfa 38 - Everest YayınlarıKitabı okudu
YALNIZ BİR OPERA ölü bir yılan gibi yatıyordu aramızda yorgun, kirli ve umutsuz geçmişim oysa bilmediğin bir şey vardı sevgilim Ben sende bütün aşklarımı temize çektim
Sevgilinin Ölümü
Onu deli gibi sevmiştim. İnsan niçin sever? Dünyada tek bir varlığı istemek, kafamızda tek bir düşünce, kalbimizde tek bir arzu, dudaklarımızda tek bir isim yaşatmak. Garip bir şeydir bu; öyle bir isim ki, kaynaklarından fışkıran su damlaları gibi, ruhumuzun derinliğinden dudaklarımıza kadar yükselir; bu ismi her yerde, her an bir dua gibi yavaş
Resim