Sizin alınız al inandım
Morunuz mor inandım
Tanrınız büyük âmenna
Şiiriniz adamakıllı şiir
Dumanı da caba
Ama sizin adınız ne
Benim dengemi bozmayınınız
*spoiler*
Hikâyemiz YobazTown adlı kasabada büyümüş Gracelyn Mae ismindeki kadının ve Jackson Paul adlı sexmachinein etrafında dönüyor. Bu kasabadaki her kadının ismi Rabia, Hayrünisa, Rümeysa vb. Müslüman isimlerin Hristiyan versiyonu. Herkesin iki ismi var btw like Ahmet Sait, Muhammed Selim etc. Biri size gerçekten sinirlendiğinde bu iki ismi
Kendimden çok özür dileyerek bitirmediğim bu kitabı read olarak isaretliyorum çünkü haftalardır kendisini okuyamıyorum, kendisi yüzünden başka bir kitap da okuyamıyorum. Zamanımı çaldı. Rüyamda bile gördüm. Gerçekten okumaya çalıştım ama olmuyor. İyi ki para vermemiş de pdf indirmişim. Allah belasını versin. Zamanımı çaldığı ve sinirlerimi
*spoiler*
"Uzay benim için her zaman bilinmez olmuştur. Filmleri, bilim kurgu romanları... Arthur C. Clarke, Tanrıların Arabaları... Ya burada olmam inanılmaz bir şey yani! Space Odyssey!" diyor ve başlıyorum.
Sevgili İthaki yayınları, Tanrılar belanızı versin, saygılar. Birinci sayfa, birinci paragraf yazım yanlışları başlıyor.
"Size evlilikle ilgili vereceğim tavsiye, insanların pek dikkat etmediği bir şey söylemek istiyorum. 'Onunla evlenmek istiyorum çünkü onu çok seviyorum.' Kapa çeneni. 'Onunla dinim için evlenmek istiyorum.' Sakalla evlenmiyorsun insanla evleniyorsun yahu! O bir insan. Dindar olsa da beş vakit namaz kılıyor olsa da ondan
En yüksek tepelere çıktım var gücümle bağırıyorum:
"Dünyanızın bütün nimetleri sizin olsun insanlar, benim dünyama el sürmeyin."
O dünyada yalnızlığın yeri olmayacak Mihriban.
Metodolojik ve araçsal olarak Turgut Uyar'ın şiirinin mihenk noktasını belirtip geçirdiği süreçleri birebir sıralamak benim harcıma göre değil. Ben daha çok şiirinin başkaldıran ve umut etmeyi sevdiren taraflarına kapılıyorum. Uzun zamandır şiir okumayan biri olarak uzakları yakın etmenin sevincini yaşıyorum. Şiirde ölçünün bir yeri varsa ölçüsüzlüğün de buyurgan bir yapısı var ve bu haddi aşmak Turgut Uyar'a çok yakışmış. En değerli vakitlerimi gün içerisinde size ayırdım efendim, ama siz bana sonsuz olan vasıtaları da gösterdiniz sağolun efendim, ne dediniz o vakit: "Sen, bizim için hâlâ o ezeli sırsın." Bu sırra bazen sitem etseniz de toplumun kanayan kısımlarına baskılı pansuman yapmayı sizin sayenizde öğrendik efendim, size çok teşekkür ederiz efendim.
Şimdi, öncelikle herkese merhabalar. Bu benim ilk kitap inceleme gönderim olacak, bundan önce iki tane alıntı paylaşmıştım.
İlk olarak ben Elif, 14 yaşında 8. Sınıf öğrencisiyim. Normalde pek Wattpad okumam, klasikleri tercih ederim.
Bundan bir iki hafta önce, arkadaşım bana bu kitabı verdi. ''Bu kitabı oku, sonra beraber
Keyfime göre yaşadığımı
Hanginiz ileri sürebilir?
Şu gökyüzünü doyasıya seyrettiğimi bilmem.
Ama siz yine de,
Böyle gece gündüz
Akıp durduğuma bakmayın benim
Benim de şüphesiz geçen hayatıma bakıp
Tutulduğum olmuştur
Ölümü düşündüğüm sizin gibi
Böyle olacak olduktan sonra
Niçin geldiğimi sormuşumdur
Yani benim de Hitler,
Benim de Mussolini kadar
Yalnız kaldığım olmuştur dünyada.
Ama ne çok şey var sevilecek
Bize ölümü düşündürmeden
Tutacak şu dünyada
Efendi: Aşık olacağın kadın bu değil mi?
Jacques: Aşık olduğum için bana kim ne söyleyebilir? Âşık olmak veya olmamak insanın elinde midir? Aşık olduktan sonra, âşık olmayanlar gibi davranmak mümkün müdür? Alnıma yazılmışsa, sizin bana söyleyeceğiniz her şeyi söyleyecekleri, beni tokatlayacakları, kafamı duvarlara çarpacakları, saçlarımı çekecekleri kesindir, ne bir fazla ne bir eksik; bu işlerin hepsi başıma gelecek ve nihayet kurtarıcım da boynuzlanacaktır.
Efendi: Senin gibi düşünülürse, her cinayet vicdan azabı çekmeden işlenebilir.
Jacques: Söyledikleriniz benim kafamı da öteden beri kurcalamaştır. Fakat bütün bunlara rağmen yüzbaşımın şu sözünü daima tekrarlıyacağım: Şu dünyada başımıza gelen iyi veya kötü her şey alnımıza yazılmıştır. Bu yazıyı silecek bir çare biliyor musunuz efendim? Olduğumdan başka biri olabilir miyim? Daima olduğum gibi kaldığıma göre başka türlü davranabilir miyim? Hem kendim olarak kalıp hem de bir başkası olabilir miyim? Dünyaya geldiğim günden beri başka biri gibi davrandığım bir an var mıdır? İstediğiniz vaazı verin; belki doğru düşünüyorsunuz; ama alnıma yazılanları beğenmemi nasıl düşünebilirsiniz?
Efendi: Aklıma bir soru geliyor: Kurtarıcın alnına yazıldığı için mi boynuzlandı, yoksa kurtarıcına boynuz takman senin alnına mı yazıldı?
Jacques: İkimizin alnına da yazılmış olmalı. Bu, âdeta yavaş yavaş açılan büyük bir kâğıt rulosuna benzer...
'Benim burada ne işim var?" diye düşündüğünüz oldu mu hiç? Bir labirentin içindeymişsiniz ve kaybolduğunuzdan eminmişsiniz de, her bir dönemeci kendiniz yarattığınız için bu tamamıyla
sizin suçunuzmuş gibi hissettiğiniz Üstelik dışarı çıkmanızı sağlayacak birçok yol olduğunu da biliyorsunuz çünkü labirentten çıkmayı başarmış, dışarıda gülüşüp oynayan insanların seslerini duyuyorsunuz. Çalı çitlerin arasından arada bir görüyorsunuz onları. Yaprakların arasından gelip geçen şekiller halinde. Öyle mutlu görünüyorlar ki onlara değil, bu işi onlar gibi yapamadığınız
için kendinize kızgınsınız. Oldu mu hiç? Yoksa bu labirentte kalan bir tek ben miyim?
"Benim burada ne ișim var?" diye düşündüğünüz oldu mu hiç? Bir labirentin içindeymişsiniz ve kaybolduğunuzdan eminmişsiniz de, her bir dönemeci kendiniz yarattığınız için bu tamamıyla sizin suçunuzmuş gibi hissettiğiniz? Üstelik dişarı çıkmanız sağlayacak birçok yol olduğunu da biliyorsunuz çünkü labirentten çıkmayı başarmış, dışarıda gülüşüp oynayan insanların seslerini duyuyorsunuz. Çalı çitlerin arasından arada bir görüyorsunuz onlar. Yaprakların arasından gelip geçen șekiller halinde. Öyle mutlu görünüyorlar ki onlara değil, bu iși onlar gibi yapamadığınız için kendinize kızginsınız. Oldu mu hiç? Yoksa bu labirentte kalan bir tek ben miyim?
Merhabalar,
Karanlıklar Çağı temeli gerçekten sağlam olan bir kitap yani kitabı okurken aklınızda o dünya ile alakalı pek bir soru kalmıyor. Kitap hakkında söyleyebileceğim bana göre kötü olan bir kaç nokta var. Fantastik kitapların daha olay ağırlıklı olup fazla betimleme yapılmamasının daha iyi olduğunu düşünüyorum. Kitapta betimlemeler oldukça fazla benim açımdan ancak eğer çok sıkılmıyorsanız bu herhangi bir sorun teşkil etmeyecektir sizin için. Kitap karakterler üzerinden anlatılsada ilahi bakış açısı ile anlatılmış.
Benim en sevdiğim karakter Ephyra'ydı ve onun az bölümünü okumak açıkçası beni biraz üzdü. Yani diğer karakterlere ikişer üçer bölüm verilirken ona bazen 30-40 safyada (özellikle sonlarda) 2-3 sayfalık bir kaç bölüm verilmişti. Bu durum Beru içinde geçerli onunda kitapta sadece 5-6 bölümü vardı.
Bunlar dışında kitap oldukça güzeldi. Buraya konusunu spoiler vermeden yazmak isterdim ancak kitap farklı bir karaktere döndüğünde genel konu değişiyor ve benim bunları ileriki bölümler hakkında spoiler vermeden anlatmam oldukça zor.
Ancak size sadece şunu diyebilirim ki eğer fantastik seviyoraanız bence okuduğunuza değecektir ve size tavsiyem ~hiç bir karaktere güvenmeyin.~ Çünkü gerçekleri ve bazı karakterler arasındaki bağları öğrendiğinizde oldukça şaşıracaksınız.
Son olarak da demeliyim ki kitabın sonu açık uçlu yani evet o anki olay bitiyor ama beklediğiniz son gerçekleşmiyor ve Asıl konu bir açıklığa kavuşmuyor. Bildiğim kadarıyla ikinci kitap hakkında bir açıklaam yok ancak ikinci bir kitabın çıkmasının çok daha iyi olacağı görüşündeyim.
Karanlıklar ÇağıKaty Rose Pool · Epsilon Yayınevi · 202310 okunma
"Benim burada ne işim var?" diye düşündüğünüz oldu mu hiç? Bir labirentin içindeymişsiniz ve kaybolduğunuzdan eminmişsiniz de, her bir dönemeci kendiniz yarattığınız için bu tamamıyla sizin suçunuzmuş gibi hissettiğiniz? Üstelik dışarı çıkmanızı sağlayacak birçok yol olduğunu da biliyorsunuz çünkü labirentten çıkmayı başarmış, dışarıda gülüşüp oynayan insanların seslerini duyuyorsunuz. Çalı çitlerin arasından arada bir görüyorsunuz onları. Yaprakların arasından gelip geçen şekiller halinde. Öyle mutlu görünüyorlar ki onlara değil, bu işi onlar gibi yapamadığınız için kendinize kızgınsınız. Oldu mu hiç? Yoksa bu labirentte kalan bir tek ben miyim?