Not defterimden kesitler | 1.bölümün bir parçası.
"1878 yılı Osmanlı toplumu için çok zordu. Özellikle Rumeli Osmanlı toplumu için çok zordu. 1878 Rus harbiydi. 1.5 milyon insan Rumeli'den İstanbul'a göç etmek zorunda kalmıştı. O göç kafileleri içerisinde eli ayağı çamur olmuş bir çocuk vardı, 10 yaşında. Hıçkırarak ağlıyordu, çok sevdiği kasabası olan Rumeli Rusçuk'tan gelmişti. 1877-78 yıllarında Tuna'nın arkasından Ruslar, Rusçuk'a toplar atmaya başlamışlardı. O çocuk o tepeden Osmanlı topçusunun Rusların ikmal kuvvetlerine yapmış olduğu atışları seyrediyor. Bizimkiler, atış yapıp vuramıyorlar. O çocuk akşam babasının yanına gidiyor -Nafiâ müdürü- hüngür hüngür ağlıyor, 2 gün, 3 gün... Dert sahibi oluyor. Babası en sonunda dayanamıyor, 'Gel seni kale komutanına götüreyim' diyor. Gidiyorlar, güvenli bir bölgeye çıkıyorlar. Babası diyor, "Kumandan efendi benim oğlum senden şikayetçi." "Ne ola ki?" Çocuk dönüyor, diyor ki, "Hepinizden şikayetçiyim, şu tepeden sizi izliyorum, 6-7 gündür atış yapıyorsunuz bir tane Rus trenini vuramadınız" Sorun ortaya çıkıyor. Alaylılar ve mektepliler iki gürûha ayrılmış, aralarında sürtüşme var. Alaylılar mekteplere atış yaptırmıyorlar. O çocuğun söylemiyle mâhçubiyetle mekteplilere sıra veriyorlar, mektepliler de bu işi öğrenmiş, sonrasında Rus trenlerini patır kütür vurmaya başlıyorlar. Neyse kumandan o çocuğun adına yemek falan düzenliyor ama 1.5 senelik direnişin ardından Ruşcuk düşüyor. O çocuk muhacir yalınayak İstanbul'a kadar geliyor. İstanbul'a geldiğinde bir ahd-ü peymân ediyor, bir yemin dillendiriyor. "Ben mutlaka asker olmalıyım!"
Günün Pasajı
Günaydın. Ne vakit kendimizi fazla ciddiye alsak, Yalom'un Divan'ındaki şu meşhur konuşmayı hatırlamalı: "Gördün mü, Carol? Satranç da hayat gibi: Oyun bitince bütün taşlar -piyonlar da, şahla vezir de- aynı kutuya koyuluyor." Ne şah ne vezir olmak, sevgili okur... Var olsun insan gibi, insan için, insanca yaşamak. Var olun.  Irvin D.
Reklam
"Bir Rum arkadaşıma sevimli bir kız soruyor: “Biz İstanbul’ a 1984’te geldik. Siz ne zaman geldiniz?” Arkadaşım sakince cevaplıyor “3000 yıl önce.” Bu hayatın bizim gibi farkına varmadılar, bunun hazzını çıkaramadılar. Bir Rum evinden gelen bir tepsi musakkaya karşılık annenin gönderdiği bir Anadolu mantısı ya da bir Ermeni evinden gelen
"Şimdi bir şeyler söylemek lazım ..." Not1: Sizin de söylemek istediğiniz bir şeyler vardır belki... Not2: Benimkiler yarım kaldı... . ⌛
Üç “T”: Tevazu, Tefekkür, Tevekkül
Eski Müslümanlığın “Üç T Kuralı” vardı: Tevazu... Tefekkür... Tevekkül. Yeni Müslümanlarda bunların yerini “dört belirleyen” aldı: Para, makam, iktidar ve güç!.. Bizim güçlüler de, ilke tanımıyor artık... “Kul hakkı” gözetmiyorlar... Tepeden bakmayı seviyorlar... Hava atmaya bayılıyorlar... Telefonlara çıkmıyorlar... Bizimkiler de çoktan beridir
Çağdaş Bir Ürperti Anarak buruşuk memelerini bezgin günlerin geçiyordum hüznün arkalarından döşümde şehrin ahengini bozan ay resimleri ve geceyi korkutarak durduran tasarımlar. Geçtim kara yağlar sürünerek
Reklam
1,000 öğeden 851 ile 860 arasındakiler gösteriliyor.