Bizler kendimizi, doğru niteliklerin kuşaktan kuşağa aktarılmasını, çocukların ülkelerine ve vatanlarına karşı doğru bir tutum edinmelerini sağlamaya adadık. Bir zamanlar Japonya'da bizleri birbirine bağlayan bir ruh vardı. Bugün genç bir çocuk olmak nasıl bir şeydir, düşün bir kere. Okulda hiçbir değer öğretilmiyor - yalnızca yaşamdan ne istiyorsa onu bencilce istemesi gerektiği dışında. Eve döndüğünde annesi ile babasını, annesi babasının istediği partiye oy vermeyi kabul etmediği için kavga ederlerken buluyor. Ne biçim bir şey bu?
Okuyan Öğretmenler grubumuzun seçtiği kitaplardan biri olan Uzak Tepeler isimli kitap #okudumbitti. Kazuo İshiguro'nun ilk romanı olan aynı zamanda da 2017 Nobel Edebiyat Ödülü'nü kazanmış olan eser, bize Japon bir kadının gözünden savaş yıllarını, Japon kültürü içindeki kadının yerini canlı betimlemeler ile anlatıyor. Kitapta yoğun kafa karışıklığı yaşadığımı ifade etmeliyim. Ancak en sonunda karakterlerin hikayeleri ile ilgili okuduğum bir inceleme yazısından sonra soru işaretlerinin gittiğini söyleyebilirim. Okurken çok keyifli ama "ama"larla dolu bir roman. Özellikle (burası spoiler) kedilerin boğulma sahnesi çok yaralayıcıydı. Ancak verilen hiçbir şey sebepsiz değildi ve bu anlatılan olaylar karakterleri ve olayları anlamamız için bir ipucuydu. Uzak Doğu Edebiyatı veya Nobel Edebiyat Ödüllü kitapları okumayı seviyorsanız bu kitabı tavsiye edebilirim. Herkese keyifli okumalar diliyorum.
Uzak TepelerKazuo Ishiguro · Yapı Kredi Yayınları · 20181,578 okunma
Sevgi, insana ne yukarıdan inen yüksek bir güç, ne de zorla kabul ettirilen bir ödevdir. O, insanın aracılığı ile kendisini dünyaya bağlayıp gerçekten kendisinin kıldığı bir öz-güçtür.