Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Aleyna Çatak

Aleyna Çatak
@beninulkesi
Tek bedene sığmaya çalışan onlarca insanım.
Product Designer
Koç Üniversitesi - Medya ve Görsel Sanatlar & Arkeoloji ve Sanat Tarihi
İstanbul
20 Ekim
12 okur puanı
Aralık 2017 tarihinde katıldı
416 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
1 saatte okudu
Akış: Mutluluk Bilimi
Akış: Mutluluk BilimiMihaly Csikszentmihalyi
8.2/10 · 911 okunma
Reklam
Aleyna Çatak
Bir kitabı okumaya başladı
Kallokain
KallokainKarin Boye
7.8/10 · 1.087 okunma
Aleyna Çatak tekrar paylaştı.
Türk neslinden bir güzel kız beni kendi isteğimle ölüme doğru götürmektedir. O kızın kendi fettan, gözleri de öldürücüdür. Zaten Türk'ün öldürücülüğü meşhur değil midir? Bu kızın kardeşinin kılıcı ne kadar kesici ve öldürücü ise de bu hususta onun gözü erkek kardeşinin kılıcından daha keskindir. Kardeşi, aldığı esirleri azad ederse de bunun esirleri azad kabul etmez. Kardeşi bazı insanların kanını dökerse de, bu, herkesin kanını dökmektedir. Bu ise müslümanları inletmektedir. Ben onun hicranı ile ağladıkça o benim karşımda güler ve güldüğü vakit büsbütün darlaşan gözleri kalbimi yakarlar.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Atatürkçü görüş şudur: Türkiye Cumhuriyeti, tarihî olarak Osmanlı Devleti'nin belli bir gelişim çizgisinde görünür; ama devrimler, gerçekleşen değişim, bir derece değişimi değil, devlet ve toplumun kökten radikal bir değişimini ifade eder. Türkiye Cumhuriyeti, Osmanlı Devleti'nin devamı değildir. Ne yazık ki, bugün Avrupa, Türkiye Cumhuriyeti'ni Osmanlı Devleti'nin devamı gibi algılıyor ve eski yönetme ve parçalama politikasını devam ettirmek istiyor.
Sayfa 75 - Timaş YayınlarıKitabı okuyor
Ebu Hanife'ye göre, bütün insanlığa yol gösterici olarak gönderilen Kur'an-ı Kerim'deki emir ve öğütler dilden dile değişmeyeceğine göre, esas olan "söz" değil "mana"dır. Esasen, "O -onun zikri yahut manası- evvelkilerin kitaplarında da vardı." "Bu -hüküm- elbette ilk sahifelerde de vardır. İbrahim'in ve Musa'nın sahifelerinde" şeklindeki ayetlerde de, önceki kitaplarda yer alan baz emir ve öğütlerin bu sözle değil, bu mana ile yer aldığı açıkça görülür. O hâlde Allah'ın emirleri ile ona bağlı olan hükümlerin kavranması, dillere göre değişmez, diyen Ebu Hanife, anlamı namaz vaktini bildirmek veya namaza davet etmek olan "Ezan"ın da -bu anlamını kaybetmeksizin- başka dillerde okunabileceği görüşündedir.
Sayfa 4 - Türk Dil Kurumu YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Aleyna Çatak tekrar paylaştı.
"Kâat helvası yesem her gün" diye düşündü 5 yaşında. "Mektebe gitsem" diye düşündü 10 yaşında. "Babamın bıçakçı dükkânından Akşam ezanından önce çıksam" diye düşündü 11 yaşında. "Sarı iskarpinlerim olsa kızlar bana baksalar" diye düşündü 15 yaşında. "Babam neden kapattı dükkânını?" Ve
Millet varlığının ilk aslî belirtisi ve dolayısıyla millî hüviyetin özü olan dil, toplulukları birer bütün yapan ve bu bütünlüğün devamını sağlayan en önemli unsurdur.
Türk Dil Kurumu YayınlarıKitabı okuyor
%93 (239/255)
Türkçenin Sadeleşme Tarihi
Türkçenin Sadeleşme TarihiYusuf Ziya Öksüz
8.6/10 · 16 okunma
352 syf.
8/10 puan verdi
·
6 günde okudu
Mai ve Siyah
Mai ve SiyahHalid Ziya Uşaklıgil
7.9/10 · 26,6bin okunma
Aleyna Çatak tekrar paylaştı.
Bizim hesabımıza hep yabancılar mı gözlerini açacaklar ve gördüklerini bize kabul ettirmeye çalışacaklar? Biz uykuda mıyız, yoksa gözlerimize perde mi indi?
Sayfa 114 - Ötüken NeşriyatKitabı okudu
Reklam
Bilmez miyim Ahmed Cemil, bilmez miyim?
"Ah, neler hissediyorum da çözümleyemiyorum. Bir şey yazmak, o duyguların içinden bir şey çıkarmak istiyorum ama bir kere ne yazmak istediğimi tayin etsem... Şurada -beynini gösteriyordu- bir şey var, bir şey duyuyorum ama rüyalarda tutulamayan şekiller gibi parmaklarımın arasından kaçıyor. Bilir misin nasıl bir şey?"
Sayfa 54 - Can Sanat YayınlarıKitabı okudu
celali isyanları
Anadolu Türklerinin kapıkuluna karşı asıl mücadele dönemi, sekbân-sarıca örgütünün ortaya çıkmasıyla 1590'lardan sonra kendini gösterir. Bu dönemde devlet iki cephede, doğuda İran, batıda Habsburglara (Avusturya'ya) karşı uzun bir savaş dönemine girdi. Habsburg askerinin ateşli silahları karşısında tımarlı ordusu etkisiz kalınca devlet, Anadolu'da tüfek kullanabilen ücretli Türkleri sarıca-sekbân bölükleri halinde örgütledi ve cepheye sürdü. Bunlar yalnız savaş zamanında ücret alan askerlerdi. Sarıca-sekbân askerleri, sürekli maaş alan devletin ayrıcalıklı yeniçeri askerine karşı rakiptiler ve aynı statüyü istemekteydiler. Devlet buna razı olmayınca, ücretleri de kesilince, isyan ve eşkıyalığa saptılar, celâlî oldular; devlet onları eşkıya anlamında celâlî saydı ve yeniçeri askerini kullanarak onları ortadan kaldırmaya çalıştı. İşte tarihimizde 1593-1610 yılları arasında Anadolu'da gördüğümüz Celâlî İsyanları, aslında işsiz kalmış Anadolu Türk askeriyle kapıkulu arasındaki mücadeleyi ifade eder.
Sayfa 73 - Timaş YayınlarıKitabı okuyor
Örfî Kanunlar
Örfî kanunlar, pâdişâh fermanı (hükmü) şeklinde çıkarılır. Zirâ bu kanunların kaynağı ve dayanağı pâdişâh iradesidir. Bunlar birer pâdişâh emrinden ibarettir.
Sayfa 56 - Timaş YayınlarıKitabı okuyor
Aleyna Çatak tekrar paylaştı.
10 Kasım 1938
Gazi Mustafa Kemal Atatürk, son bir yılı ağırlıklı olmak üzere uzun zamandır hastaydı. Ömrünün son birkaç yılında veya son bir senesinde değil, epeydir hasta idi. Ve onulmaz, geri dönülmez hastalıklarla malul. Siroz diyorlar; kanser diyenler var, onların da tevsik edilmiş hali yok. Bir de o arada zararlı bir alışkanlığı var, çok sigara içiyor Atatürk. Hele böyle karaciğeriniz ve kalple ilgili problemleriniz varsa, sigara onları iyice şiddetlendirir. Üstüne sinirli bir karakteri de var, belirttiğimiz gibi hekim muayenelerinden hoşlanmıyor. Türk hekimler veya Avrupalı hekimler… Ancak kötü gidişat engellenemedi. Hatay meselesinin takipçisiydi ve güney illeri seyahati sağlığını daha da bozmuştu. 29 Ekim’de Ankara’da olmayı çok arzu etmişti, fakat bu mümkün olmadı. Vefat ettiğinde henüz 57 yaşındaydı. Selanik’te Ali Rıza oğlu Mustafa olarak başlayan hayatı, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurucusu, Gazi Mustafa Kemal Atatürk olarak nihayete erdi. Arkasından gerçekten de bir millî matem doğdu, resmî programı aşan bir şok ve hüzün! İnsanlar üzgündüler. … Büyük adamların pek azı böyledirler; ama daha azı vefatlarından sonra dahi özlenirler. Bizim özlediğimiz gibi…
Sayfa 420 - Kronik Kitap
Orhun Âbideleri'nde hükümdarın esas ödevi halkı, karabudunu doyurmak ve giydirmek, onu zengin etmektir. Tahta çıkmış yeni kağanların en büyük başarısı olarak daima bu nokta belirtilir.
Sayfa 43 - Timaş YayınlarıKitabı okuyor
154 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.