Nietzsche’ nin dediği gibi, “Sahici misin? Yoksa yalnızca bir oyuncu mu? Bir temsilci mi? Yoksa temsil edilenin kendisi mi?”
Mutlak gerçeklik yoktur; eğilmez, bükülmez, ezeli ve ebedi diye bir şey yoktur.
Reklam
Ben de karanlıktayım, tıpkı senin gibi; ama anlıyorum ve senin gibi hissediyorum. Şayet yazarlar havadan sudan konuşmalara ve kendilerini saklamaya bel bağlarlarsa, o zaman okurlar yalnızlığa terk edilmiş demektir; bağ kopar.
Otoriter vicdan (Üst Benlik), içselleştirilmiş olsa bile, kişinin dışındaki bir güce itaat eder. Bilinçli ola­rak kişi kendi vicdanım izlediğine inanır. Oysa ger­ çekte, gücün ilkelerini kabullenmiştir. Bunun tek ne­deni, üst benlik ve insani vicdanın yansımasını özdeş olduğu yanılgısı, aynca içsel otoritenin, kişiye ait olma­dığı açıkça ortada olan otoriteden çok daha etkin ol­masıdır. «Otoriter vicdan »a itaat, dış güçlere ve dü­ şüncelere yönelik tüm itaatler gibi, varolma ve kendi­ ni yargılama yetisi olan «insani vicdan»ı zayıflatma eğilimindedir.
Söylesenize, yaprakları iki yıl boyunca ardı ardına tırtıllar tarafından yendiğinde meşe ağacı ölür mü ?
giriş
Woolf'un ölümünden yetmiş yıl sonra Benlik kavramı, ezici bir ağırlıkla laik olan Batı'da bir yarı dine evrilmiştir. Ölümsüz kendi gitgide silinip kayıplara karışırken, fiziksel kendi egzersiz ve diyetle, içsel kendiyse (devam eden Kartezyencilik/ Dekartçılık sayesinde) psikanalizle geliştirilmiş, mükemmelleştirilmiştir. Benlik, "kendi fotoğrafını çekmeler" veya "kendine yetmeye dayalı kişisel gelişim unsurlarıyla yüceltilmiş, ünlülerin kendi kendilerini profesyonel şekilde ifşa etmeleriyle itibar kazanmıştır. "Benlik'in bu kıyasıya savaşları kitaplara, filmlere, Twitter'a ve bloglara besin kaynağı olmuştur. İnternet birbiriyle yarışan benliklerin feryatlarından geçilmemektedir. Benliğini ifade et / benliğini göster, diye başlar düstur. Böylece son yirmi yıl içinde tanıştığımız yeni bir benlik çeşidi olmuştur: alabilesiye geniş bir açılımda serbestçe dolaşırken aslında hiçliğe doğru ilerleyen cisimsiz bir siber- benlik, sanal âlemdeki benliktir bu.
Reklam
Tanrım, okumamızı ve okumaya ait her şeyimizi kurtarıcımız kıl!
Kıyamet Günü gelip çattığında ve bütün büyük fatihler, hukukçular, devlet adamları ödüllerini, taçlarını, defne yaprağından çelenklerini, kalıcı mermere silinmez şekilde kazınmış isimlerini almaya geldiklerinde, Tanrı, Peter’a dönecek ve bizim kollarımızın altında kitaplarımızla geldiğimizi görünce biraz da gıptayla şöyle söyleyecek: “Bak, bunların ödüle ihtiyacı yok. Burada onlara verecek hiçbir şeyimiz yok. Onlar zaten okumayı sevmişler.
Sayfa 84 - AyrıntıKitabı yarım bıraktı
Roman okumak zor ve karmaşık bir sanattır.
Sayfa 75 - AyrıntıKitabı yarım bıraktı
Bir ağaç gibi düşüp mezarımı bulacağım,
Sayfa 79
bitti, geçip gitti. Yol geride kaldıkça hayatın da geride kaldığını hissediyorum. O uzamdan geçtik ve çoktan unutulduk."
Sayfa 119Kitabı okudu
Reklam
"Biliyorsun, okumak aslında birine yirmi yerden birden saldıran bir asiler sürüsüne kapıyı açmak gibidir."
Bizi derin bir umutsuzluğa, hatta nihayetinde belki biraz da gücenmişliğe sevk eden şey, cevap bulunmaması duygusudur.
165 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.