Ben de karanlıktayım, tıpkı senin gibi; ama anlıyorum ve senin gibi hissediyorum. Şayet yazarlar havadan sudan konuşmalara ve kendilerini saklamaya bel bağlarlarsa, o zaman okurlar yalnızlığa terk edilmiş demektir; bağ kopar.
Otoriter vicdan (Üst Benlik), içselleştirilmiş olsa bile, kişinin dışındaki bir güce itaat eder. Bilinçli olarak kişi kendi vicdanım izlediğine inanır. Oysa ger çekte, gücün ilkelerini kabullenmiştir. Bunun tek nedeni, üst benlik ve insani vicdanın yansımasını özdeş olduğu yanılgısı, aynca içsel otoritenin, kişiye ait olmadığı açıkça ortada olan otoriteden çok daha etkin olmasıdır. «Otoriter vicdan »a itaat, dış güçlere ve dü şüncelere yönelik tüm itaatler gibi, varolma ve kendi ni yargılama yetisi olan «insani vicdan»ı zayıflatma eğilimindedir.
Woolf'un ölümünden yetmiş yıl sonra Benlik kavramı, ezici bir ağırlıkla laik olan Batı'da bir yarı dine evrilmiştir. Ölümsüz kendi gitgide silinip kayıplara karışırken, fiziksel kendi egzersiz ve diyetle, içsel kendiyse (devam eden Kartezyencilik/ Dekartçılık sayesinde) psikanalizle geliştirilmiş, mükemmelleştirilmiştir. Benlik, "kendi fotoğrafını çekmeler" veya "kendine yetmeye dayalı kişisel gelişim unsurlarıyla yüceltilmiş, ünlülerin kendi kendilerini profesyonel şekilde ifşa etmeleriyle itibar kazanmıştır. "Benlik'in bu kıyasıya savaşları kitaplara, filmlere, Twitter'a ve bloglara besin kaynağı olmuştur. İnternet birbiriyle yarışan benliklerin feryatlarından geçilmemektedir. Benliğini ifade et / benliğini göster, diye başlar düstur. Böylece son yirmi yıl içinde tanıştığımız yeni bir benlik çeşidi olmuştur: alabilesiye geniş bir açılımda serbestçe dolaşırken aslında hiçliğe doğru ilerleyen cisimsiz bir siber- benlik, sanal âlemdeki benliktir bu.
Kıyamet Günü gelip çattığında ve bütün
büyük fatihler, hukukçular, devlet adamları ödüllerini, taçlarını,
defne yaprağından çelenklerini, kalıcı mermere silinmez şekilde
kazınmış isimlerini almaya geldiklerinde, Tanrı, Peter’a dönecek
ve bizim kollarımızın altında kitaplarımızla geldiğimizi görünce
biraz da gıptayla şöyle söyleyecek: “Bak, bunların ödüle ihtiyacı
yok. Burada onlara verecek hiçbir şeyimiz yok. Onlar zaten okumayı sevmişler.