Gerçekten sevdiğim pek az insan var;hele saygı duyduğum daha az insan var.Dünyayı tanıdıkça hoşnutsuzluğum daha da artıyor;her geçen gün insan karakterinin tutarsızlığına ve akıllı,duygulu görünenlere bile güvenilmeyeceğine olan inancım güçleniyor..
Ne zamandır böyle gerçekleri yüzüme Osmanlı tokadı gibi yapıştıran bir kitaba denk gelmemiştim.
Yazacaklarım bazılarını kızdıracak türden bir yazı olabilir gerçekler can yakıcıdır.
Uygarlık bugün her ne kadar kadının bilinçlenmesine yardımcı oluyorsa da, buna karşılık, erkeğin açgözlülüğü yüzünden, aynı zamanda kadının acılarını da
Saka : "Ona ulaşıp kavuşamayacağım için de ben bu imkansızlık yoluna ayak basmayacağım! Eğer O'nun eşiğine yönelip yola koyulursam ben O'nun yolunda ya ölür, ya da yanar giderim. O'na layık bir er olamadığıma göre de en iyisi ben Yusuf'umu kuyuda arayayım!
Benn kuyuda bir Yusuf kaybettim,bu can bu tende oldukça,elbette onu bir gün bulacağım. Yusuf'umu bir kuyuda bulunca da, artık onunla birlikte göklere uçarım!"
*
Hüthüd : " Ey tevazu maskesi altında yüz türlü isyana kalkışıp duran sen! Hele şunun neşesine bakın ve de küstahlığına! Bu ne dlkavukluk, bu ne dalavere! Yutmam ben bunları! Böyle palavralarla beni kandırmaya kalkma!
Haydi, gir şu yola, tek kelime etme, dik dudaklarını! Eğer herkes yanıyorsa sen de yan!
*
Hz. Yakub'un Ahı :
"Aşk insanda ne akıl bırakır , ne fikir!
Görüyorsun işte , aşk bizlere neler etmede!"
yazar samimi bir şekilde yazmış güncel konuları ele almış, değindiği konular güzeldi beni sıkar sandım ama sürükleyici bir kitaptı, bence okumaya değer diye yorumladim ayrıca umutla ilgili konu vardı o çok hoşuma gitti. birde kitapta baya alıntı vardı onlar çok güzeldi böyle ders kitabını çizer gibi okudum muhtemelen sizde öyle okursunuz yazar gerçeklerle yüzleştirdi çoğu zaman durup düşündürdü samimi bir kitaptı sevdim benn
YANSI-- Nah bu kadarcıktım daha; edebiyat hocamız bir gün bana demişti ki: "Yansı,sen çok büyük bir şair olacaksın." Benn....ah ben, ben. Gerçi tam öyle değildi söylediği. Belki de sadece istidattan filân söz etmişti. Olsun! Ben isteseydim çok büyük bir şair olurdum pekâla. Gene de olurum istesem. Fakat niçin? Kimin için? Bu eşşek millet için mi şiir yazacakmışım ben? Geeeç.... Köle bunlar,köle. Köle olmak için yaratılmışlar, can atarlarmış efendilerini bulmak için. Bırak pisleri, bırak pis köpekleri,bırak ki sürünsünler. Dünya artık aşktan başka hiçbir şeye değmez, hiçbir şeye. İyi anladım bunu ben. Ben artık yalnız aşk için yaşıyorum. Fakat hangisi aşık olmaya değer, hangisi? O sulu Helen mi yoksa... Bırak Allah aşkına. Bütün kızlar pervane etrafımda, neye yarar ama bu? Nedir çektiğim benim be? Dünyaya gelecek başka çağ, başka yer yok muydu sanki? Ben buna mı lâyıktım? Tu...teh be.
(...) giderek daha büyük görünen bir sessizlikle doluydu, ve her sessizlik söylenmemiş sözlerden oluşur. Belki de bu yüzden müzisyen oldum. Bu sessizliği ifade edecek, içinde barındırdığı bütün hüznü dışa vuracak, yani onu ezgiye dönüştürecek biri lazımdı. Bu kişinin kelimeleri değil — kelimeler fazla kesin oldukları için zalimdirler daima— sadece müziği kullanması gerekiyordu, çünkü müzik boşboğaz değildir, ağlayıp sızladığında bile nedenini söylemez.