Hülya Bilge

Hülya Bilge
@benoben
Çaba göstermek boşunadır, ama bizi oyalar. Akıl yürütmeler asla bir sonuca varmaz, ama eğlencelidir. Sevmek bir karın ağrısıdır, ama belki de sevmemekten iyidir. Buna karşılık hayal her şeyin yerini tutabilir.
En yüce iyiye hiçbir uzlaşma tanımadan yönelmek -konu ister güven olsun,ister vatan,barış, mutluluk ya da başka bir şey-bir nihai reçete-çözümdür ya da hep iyiyi isteyip kötüyü yaratan bir güçtür.
Reklam
"Her psikolojik aşırılık gizliden gizliye karşıtını içinde taşır veya karşıtı ile yakın ve asli bir ilişki içindedir"C.G Jung
Zora dayanan iyi artık iyi değildir,kötüye dönüşmüştür.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Bir dost kötülük yaparsa eğer sana, o zaman şöyle de:"Bağışlıyorum bana yaptığını;fakat bunu kendine yapmış olman;nasıl bağışlayabilirim ki seni bundan ötürü?"
Ah, sizler dünyevi her şeye sabredilmesi yolunda vaaz vermektesiniz,öyle mi ?Oysa ey günahkâr ağızlar, bilin ki asıl dünyevi olan size sabretmekte!
Reklam
"İyilik yapmak isteyen kişi ufak ufak iyilikler yapmalı;genel iyilik, vatanperverlerin,politikacıların ve şarlatanların sığındığı bir şeydir"demiş İngiliz taşlama yazarı Samuel Butler.
Tarihi yok sayan,onu tekrar etmeye mahkumdur.
Sayfa 74 - AyrıntıKitabı okuyor
Eğer korkunç olayları dakika başı görmek ve duymak zorunda kalırsak,içimizdeki en hassas yapıya sahip olanlar bile,acı veren izlenimlerin sürekliliğinden dolayı,sonunda her türlü insani duyarlılığı yitirecektir. M.Ö 80 Çiçero
Alevdeki gölge
Alev aydınlattıklarına göründüğü kadar parlak değildir kendine:bilge de öyle.
Sayfa 304Kitabı okudu
Reklam
İçine sokacak çok şeyiniz varsa,bir günün yüzlerce cebi bulunur.
Sayfa 296Kitabı okudu
Şimdiye kadar tüm dünya hala mucizevi eğitime inanıyor:en büyük düzensizlikten,hedeflerin karışıklığından, koşulların elverişsizliğinden en verimli en güçlü insanların yetiştiği görülmedi mi: Her şey yolunda gitseydi nasıl gerçekleşebilirdi ki bu?
Sayfa 175Kitabı okudu
Alışılmış ne varsa gitgide daha sağlamlaşan bir örümcek ağı örer etrafımıza;çok geçmeden de iplerin kalın sicimlere dönüştüğünü ve ortada da ,kendini buraya tutsak etmiş ve kendi kanını emmesi gereken örümcek olarak kendimizin durduğunu fark ederiz.Bu yüzden özgür tinli ,tüm alışkanlıklardan ve kurallardan ,kalıcı ve kesin olan her şeyden nefret eder, bu yüzden hep yeniden acıyla parçalar etrafındaki ağı :bunun sonucunda irili ufaklı sayısız yara yüzünden acı çekecek olduğu halde- çünkü o ipleri kendinden ,kendi bedeninden, kendi ruhundan koparması gerekir-.Şimdiye dek nefret ettiği yerde sevmesini öğrenmelidir ve tersi. Daha önce iyiliğinin bereketini  saçtığı tarlaya canavar tohumları ekmek ,olanaksız bir şey olmamalıdır kendisi için.- Evliliğin mutluluk için yaratılıp yaratılmadığı ,buradan çıkarılabilir.
Sayfa 250Kitabı okudu
Yaşamını bir düşmanla savaşmaktan kazananın,düşmanın yaşamda kalmasında çıkarı vardır.
Sayfa 296Kitabı okudu
...Euro değer kaybettiğinde Euro kederlenmez.Bankalar battığında banka mağdur olmaz.Bir devlet savaşta kaybettiğinde devlet ıstırap çekmez, bankalar ve devletler metaforlardan ibarettir. Fakat savaşta yaralanan bir askerin acısı GERÇEKTİR . Yiyecek tek lokması olmayan yoksul bir köylü GERÇEKTEN eziyet çeker. Annesinden ayrılan yeni doğmuş bir buzağı GERÇEKTEN ıstırap duyar. GERÇEKLİK budur. Bu acılar kurgulara duyduğumuz inançtan kaynaklanıyor olabilir.Örneğin ulusal ve dini mitlere inanmak bir savaşın çıkmasına neden olabilir ve sonucunda milyonlar evlerini uzuvlarını hatta hayatlarını kaybedebilir.Savaşın nedeni kurgusal olsa da çekilen ıstırap tamamen GERÇEKTİR. Bu nedenle kurguyu,uydurma hikayeleri,GERÇEKTEN ayırmak için elimizden geleni yapmamız gerekir...
Reklam
Bağlı tinliler 4tür  şeyin doğru olduğunu söylerler.Birincisi,kalıcılığı olan tüm şeyler doğrudur.İkincisi,bizi rahatsız etmeyen her şey doğrudur. Üçüncüsü, bize yararı dokunan her şey doğrudur.Dördüncüsü,uğruna kurban verdiğimiz her şey doğrudur. Bu sonuncu ilke, örneğin halkın isteği dışında başlamış olan bir savaşın, ilk kurban verildiği andan itibaren coşkuyla sürdürülmesini açıklıyor.
Düşünsel ilkelere gerekçesiz alışmaya inanç deniliyor.
Sayfa 164Kitabı okudu
Çin'de yoksul insanlar tanrılarının kendilerinden esirgediği lütfu zorla elde etmek için onun resmini ipe bağlarlar, yırtarlar,sokaklardan, çamur ve gübre yığınlarının üzerinden geçirirler:"Seni cinin köpeği seni," derler,"görkemli bir tapınakta oturttuk seni,altınlarla süsledik, iyi besledik,sana kurbanlar getirdik, ama yine de nankörlük ediyorsun böyle."
Iyi eylemler yüceltilmiş kötü eylemlerdir;kötü eylemler kabalaştırılmış,ahmaklaştırılmış iyi eylemlerdir. Belirli bir anlamda şimdi bile tüm eylemler aptalcadır,çünkü insan zekâsının şimdi ulaşılabilecek olan en yüksek derecesi de elbette aşılacaktır: sonra, geriye bakıldığında,bizim eylemlerimizin ve yargılarımızın tümü kısıtlı ve düşüncesizce yapılmış görüneceklerdir,şimdi bizim geri kalmış yabanıl halkların eylemlerini kısıtlı ve düşüncesizce bulmamız gibi.
Cezalandırılan cezayı hak etmemiştir:bundan sonra belirli eylemlerin yapılmaması için bir gözdağı aracı olarak kullanılır sadece;ödüllendirilen de bu ödülü hak etmemiştir:eylediğinden başka türlü eyleyemezdi zaten.Ne ceza ne de ödül,birisinin hak ettiği şeyler değildir;haklılıkla talep etmesi üzerine değil,yararlılık nedeniyle verirler ona.
Her türlü ahlaksızlığın zemini,ancak daha büyük bir birey,ya da kolektif bir birey,örneğin toplum, devlet, bireylere boyun eğdirdiğinde,yani onları yalnızlıklarından çıkarıp,bir birliğin içine koyduğunda hazırlanmış olur.Baskı ahlaklılıktan önce gelir,ahlaklılığın kendisi de acıdan kaçınmak için boyun eğilen bir baskı olarak kalır uzun süre.Sonra bir töre olur,daha sonra gönüllü itaate dönüşür ve sonunda adeta 1 İçgüdü haline gelir:o zaman uzun süre alışkın olunan ve doğal olan her şey gibi hazla ilişkilenir_ ve şimdi "Erdem" denilir ona.
Reklam
Her bir kişinin hakkı,gücünün değeri kadardır
Hak başlangıçta,birinin diğerine değerli,önemli,vazgeçilmez,yenilmez vesaire göründüğü kadardır. Bu açıdan daha zayıf olanın da hakları vardır, ama daha azdır.
Adalet yaklaşık olarak eşit güç konumlarında bir misilleme ve takastır.Şükran duyma da öyle.
İnsan eylemlerin sözünü verebilir,duyguların değil
Birisine onu her zaman sevme ya da ondan nefret etme ya da sadık olma sözü veren kimse gücünün dışındaki bir şeyin sözünü veriyordur... Birini her zaman sevme sözü şu anlama gelir: seni sevdiğim sürece sana sevgi eylemlerini göstereceğim, seni artık sevmezsem başka güdülerle de olsa aynı eylemleri görmeye devam edeceksin benden: böylece tanıdıklarımızın zihninde sevginin hiç de değişmediği ve hala aynı olduğu görünüşü kalacak.-Demek ki insan kendini kandırmadan birisine ebedi sevgi vaadinde bulunduğunda,sevgi görüntüsünün süreceğine söz vermektedir.
Acınma özlemi kendinden haz alma özlemidir.
Toplumdaki tüm ikili konuşmalarda sorulan tüm sorulara verilen tüm yanıtların dörtte üçü, karşısındakine birazcık acı çektirmek içindir; birçok insan bu yüzden toplum içine girme gereksinimi duyar: toplum onlara güçlü oldukları duygusunu verir.
Denenmemiş ürpertiler
Yaşar insan,artık aşkın ve nefretin zincirlerinde değil, evetsiz,hayırsız,gönüllü yakın,gönüllü uzak,en çok da uzaklaşmayı severek, kıyısından geçerek,uça uça uzaklaşarak,yeniden ötelere,yeniden yükseklere uçarak;nazenindir insan, tıpkı bir zamanlar altında muazzam bir çok çeşitliliği görmüş biri gibi ve kendilerini ilgilendirmeyen şeyleri dert edinenlerin tam tersi biri olur.Aslında özgür tinliyi bundan böyle ilgilendiren 'şeylerdir' sadece -ve ne kadar çok şey-kendisinin artık dert edinmediği...
Sorunun bir parçası olduğunuz sürece çözümün parçası olamazsınız
Kendinizi kare bir bahçenin içinde düşünün.4bir yanınız çiçeklerle çevrili.Tam ortada elinizde bir su hortumu ile duruyorsunuz.Hortumu sağa sola çeviremiyorsunuz.Siz ne tarafa dönerseniz hortum orayı suluyor.Bahçenin bir duvarında güller diğer duvarında limon ağaçları bir duvarında Karanfiller ve bir duvarında yabani otlar var.Şimdi siz bahçenizde yabani otları istemiyorsunuz diyelim ve habire otlara bakıp yani o tarafa dönüp "Of ya ne çirkin bu otlar bütün huzurumu kaçırıyorlar"deyip duruyorsunuz. Hatırlatmak isterim siz ne tarafa dönüyor sanız ucundan bol bol su akan hortum da o tarafa dönüyor.Ee şimdi bu durumda siz habire yabani otlara bakarsanız ne olacak?O tarafa döndüğünüz için bol bol su alacaklar ve gittikçe de büyüyecekler Halbuki siz sadece istediğiniz tarafa dönerseniz ve istemediğiniz tarafa hiç bakmazsanız bir süre sonra o yabani otlar ne olacak çürüyüp gidecek...
Resim