Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Lady Lazarus

493 syf.
9/10 puan verdi
Lak luk Laki, zıkkımın kökü...
Ahh sevgili Lucky... Seni okumak kendimi okumak gibiydi. Kâh güldüm kâh ağladım. Belki de böylesine hassas bir dönemde okumak senin bende olan etkini artırdı. Acı, kayıp, kader, kısmet... Son 2 aydır en çok duyduğum ve artık duyunca içsel huzurumu tamamen yitirdiğim kavramlar. Lucky de bu kavramların birbiriyle kesiştiği noktaların çok iyi işlendiği, okurken oldukça zevk alabileceğiniz müthiş bir eser. Sezgin Kaymaz'ın pek acıması yok. Gerçekleri yüze vurmayı çok seviyor. Özellikle hayvanların dünyasına adım atınca hiçbir şeyin güllük gülistanlık olmadığını, bir hayvan olarak sokaklarda yaşamanın ne kadar zor olduğunu, düşmanın bir değil bin olduğunu öyle sert dille anlatıyor ki o anlattıkça ben suçlu hissediyorum. Sahipli bir köpeğin sahip olduklarıyla bir sokak köpeğinin sahip olamadıkları ve hiçbir zaman olamayacakları... Toplumun ikiyüzlülüğü diyelim biz buna. Kitabı okurken yer yer Lucky'yi alıp içinize sokasınız gelir. Hayvan sahibi olmak evlat sahibi olmak gibi zaten. Ama bir köpüşüm olsa herhalde bu kadar severdim. İnsan kurgusal bir köpüşe aşık olur mu? Olur... Öyle akıllı ve vicdanlı ki Lucky, hayran olmamak elde değil. Elbette kitaptaki diğer karakterler de en az Lucky kadar güzel işlenmiş. Ertuğrul karakterinden öğrenecek bir insanlık dersi var mesela. Tahsin Baydur'dan öğrenilecek babacanlık ve Mücella hanımdan öğrenilecek vefa ve daha nicesi... Son olarak eklemek isterim ki Emre Melemez seslendirme işinin piri. Eğer Storytel kullanan varsa Emre Melemez tarafından seslendirilen Sezgin Kaymaz kitaplarını kesinlikle öneririm. Keyifli okumalar dilerim.
Lucky
LuckySezgin Kaymaz · İletişim Yayınevi · 2018535 okunma
Reklam
280 syf.
·
Puan vermedi
Daha sade de yaşanabilir (mi?)
Alt başlığından da anlaşılabileceği üzere (Tüketim Olgusu Üzerine Denemeler) bu kitabın temelini tüketim kavramı oluşturmaktadır. Tüketime sadece tek bir çerçeveden değil 13 farklı insanın çerçevesinden bakma imkanı sağlamaktadır. Gerçekten de farklı açılar. Örneğin bir yazar konuyu evrimsel çerçevede ele alıp günümüz dünyasına ışık tutmakta ancak
Sade/ce
Sade/ceFiliz Otay Demir · Remzi Yayınevi · 201517 okunma
538 syf.
10/10 puan verdi
Hellooooğğğ. Aslında inceleme yazmaktan vazgeçmiştim. Ama yapılan incelemelerin en rağbet görenleri bile (hepsi değil) vasat seviyedeydi. Kitaba dair bir şeyler yoksa inceleme diyemeyiz bence (kibarlık ediyorum, evrensel bir gerçek bu). Ya da kitabın son kısmını olduğu gibi kopyala yapıştır yapıp yüzlerce beğeni almak… Yapmayın yahu. Bu nedenle
Kurtlarla Koşan Kadınlar
Kurtlarla Koşan KadınlarClarissa P. Estes · Ayrıntı Yayınları · 20217,7bin okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
150 syf.
9/10 puan verdi
“Keşke, sizin karşınıza da, aniden, Ayfer Tunç çıksaydı...”
Önce başlığı mı açıklayayım yoksa incelemeye mi başlayayım karar veremedim. Çareyi başlığı ilerde açıklayacağımı belli ettiğim bu giriş paragrafını yazarak incelemeye başlamakta buldum.
Ayfer Tunç
Ayfer Tunç
ile bu yılın başlarında, yıllar önce beni
Sylvia Plath
Sylvia Plath
ile tanıştırarak mükemmel bir iş başaran arkadaşım
Osman Şahin
Osman Şahin
vesilesiyle tanıştım. Osman benim
Harflere Bölünmüş Zaman
Harflere Bölünmüş ZamanAyfer Tunç · Altkitap · 200747 okunma
120 syf.
5/10 puan verdi
Just do it ✔
KİTABI OKUMAM AMA NEYMİŞ MERAK ETTİM DİYORSANIZ DOĞRU YERDESİNİZ! Kişisel gelişim kitabı okumayı sevmiyorum. Ancak ismi ilgimi çekerse o zaman durum farklı ve bu da ismi yüzünden okuma ihtiyacı hissettiğim kitaplardan biri. Kitabı ilk olarak 2 ay önce gördüm (allah bilir nerede gördüm…) ve arka kapak yazısını okuyunca bir şans vereyim dedim. Adı
Prokrastineyşın
ProkrastineyşınTimothy A. Pychyl · Metropolis Yayıncılık · 20162,174 okunma
Reklam
96 syf.
·
Puan vermedi
Su
Bu inceleme yazısı sadece bir isyan içermektedir. İnsanlığa isyan. Eserde dört öykü var ve hepsi klasik Zweig tarzında. Onlara hiç değinmeyeceğim bu nedenle. Son öykü olan "Kadın ve Yeryüzü" başlıklı öykü ise beni epey ürküttü. Kadını doğa ile ilişkilendirmesine de girmeyeceğim. Sadece o kuraklık... Bundan uzak değiliz. Hunharca kullandığımız suya hasret kalacağımız günler uzak değil. Betimlemeler beni fazlasıyla dehşete düşürdü. İlk baştaki gibi yakıcı sıcak günlerde yağmuru beklerken sadece birkaç damla ile sınırlı kaldığını hayal ettim. İçime bir öküz oturdu bu nedenle. Ben insanların diş fırçalarken ya da bulaşık yıkarken suyu açık bıraktığını televizyondan öğrenmiştim ve çok mantıksız bulmuştum. Suya kıymet verdim daima ama ben de çok tasarruflu bir tüketici sayılmam. Yine de özellikle son aylarda daha dikkatli davranmaya çalışıyorum. Neyse... Diyeceğim o ki BOL BOL SU İÇİN ANCAK SUYU İSRAF ETMEYİN. Susuz günler çok yakında.
Mürebbiye
MürebbiyeStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202126,3bin okunma
520 syf.
10/10 puan verdi
Bak Mart, bir işe girsen artık diyorum?
SPOILER ALARMI İnceleme yazıma Sylvia'dan bir alıntı ile başlamak istiyorum. “Değişebilirim, yusyuvarlak bir boşluğa sığabilmek için köşelerimi törpüleyebilirim. Tanrım, umarım kendimi bu şekilde katletmek zorunda kalmam”. Evet, Martin Eden aşkı için kendini törpüledi. Olmadık kalıplara kendini sokmaya çalıştı ve sonunda hiçbir yere ait
Martin Eden
Martin EdenJack London · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202390,2bin okunma
72 syf.
·
Puan vermedi
UFAK SPOILER VAR AMA ZARARSIZ BENCE İtiraf etmeliyim ki Zweig novellalarını okumak hoşuma gidiyor. Ancak en beğenmediğim bu oldu sanırım. Bu incelemeyi de sırf libido, özgüven vs. problemi olan ana karaktere nefretimi kusmak için yazıyorum. İncelemelerde içerikte pedofili içeriği olduğundan bahsedilmiş. Buna ek olarak ben bu sünepe karakterin kız kardeşine bile (maalesef...) bir şeyler hissettiğini düşündüm. Zaten çocuğa duyduğu sevgi (?) de onu kız kardeşine benzetmesi ile oluşuyor. O kadar asosyal ki çevresinde gördüğü herkese yükseliyor (küçük kızın annesine neden bir şeyler hissetmedi acaba... vakit olmamıştır belki...). Pedofili içerik okumak beni oldukça rahatsız etti. Hatta böyle bir insan doktor olamadan ölüyor diye sevindim:) Karakterimiz ölürken bile arkadaşının seks yapıyor olmasına sinirleniyor. Zaten yükselen hislerini şiddet ile bastırmaya çalışan asalak birisi. Bugün de sinir kotamı bununla doldurduğuma göre gidip Martin Eden okumaya devam edebilirim. Gözlerimiz biraz true löwe görsün :)
Kızıl
KızılStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202229bin okunma
128 syf.
·
Puan vermedi
Baştan söyleyeyim ki alana dair bilginiz hiç yoksa okurken sıkılırsınız ve 'ne diyor bu değişik?' dersiniz. Bu nedenle tavsiye etme gibi bir sorumluluk altına girmeyeceğim kimseye karşı. Lisans döneminde felsefe derslerinde Leibniz'den bahsedildiğinde kendisini sevmediğimi düşünmekle beraber fikirleri de ilgimi çekerdi. Bu yüzden direkt
Monadoloji Metafizik Üzerine Konuşma
Monadoloji Metafizik Üzerine KonuşmaGottfried Leibniz · Doğu Batı Yayınları · 2011326 okunma
176 syf.
6/10 puan verdi
Yazarımız tam ismiyle Zeynep Yelda KABAN KADIOĞLU, Marmara Üniversitesi’nde Medya Ekonomisi ve İşletmeciliği ABD’de Doç. Dr. Olarak görev yapıyor. Böyle bir çalışmaya kalkıştığı için öncelikle kendisine teşekkür ederim. İncelemeye başlamadan önce belirtmek isterim ki bu eser, yayınevinin editörü ya da yayın yönetmeni yıllık izindeyken basıldığı
Tüketim İletişimi Süreçler, Algılar ve Tüketici
Tüketim İletişimi Süreçler, Algılar ve TüketiciZeynep Kaban Kadıoğlu · Pales Yayınları · 20142 okunma
Reklam
188 syf.
·
Puan vermedi
Robotların Yükselişi adlı esere başlamadan önce biraz daha alanda fikir sahibi olabileceğimi düşünerek okumaya başladım. "Sözelci" bile anlar diye esprili dille salağa anlatır gibi anlatıyorum demiş ancak çok merak ettiğim konuları yüzeysel bırakmış ve bazı kısımların çok içine girmiş (ki anlamadığım noktası da çoktu, sözelci bile değil miyim yoksa?). Bazı olayları daha detaylı açıklamak için işlemsel örnekler verilmiş, kendime mahcup olmamak için birkaç kez aynı sayfayı, cümleleri okudum. İlk üç bölüm biraz sıkıcı ilerledi benim için. Turing kısmıyla ilgili bir seminere katılmıştım ve aynı zamanda Leibniz'in eserini de okuduğum için tekrar mahiyetinde oldu. Ancak diğer isimleri ve katkılarını bilmiyordum. Eğer alana hakim biriyseniz sizin de ilk başlarda biraz sıkılacağınızı düşünüyorum. Yine de ilgi çekici sorular yok değil. 4. bölümden itibaren daha akıcı bir yapısı var. Sıkıcı kısmı geride bıraktık, kalan sağlara biraz güzellik yapalım denmiş gibi. Yazarın kendi fikirlerinden tamamen soyutlanmış bir çalışma değil bunu da ekleyeyim. Her şeye rağmen konuda bilgi sahibi olmak için okumak isteyene önerebilirim ama sanırım ilk önerim bu kitap olmaz :).
50 Soruda Yapay Zeka
50 Soruda Yapay ZekaCem Say · Bilim ve Gelecek Kitaplığı · 20181,371 okunma
128 syf.
10/10 puan verdi
Siftah incelemesi
Bu eser için ne bir alıntı eklenmiş ne bir inceleme. Siftah yapıyorum diyebilirim. :) Çizgi roman tadında bir eser olmuş. Sosyolojideki temel kavramları temel düzeyde yanıtlanmasından oluşuyor. Örneğin 'Bana çatışma kuramını birkaç cümle ile anlatır mısın?' sorusuna vereceğimiz yanıtlardan fazlası yok ki zaten fazlasını da beklemiyordum. Kavramlar tam olması gerektiği kadar anlatılmış ve çizimler de içeriği hem eğlenceli kılmış hem kuvvetlendirmiş. Çok temel şeyler olmasına rağmen bir sosyoloji mezunu olarak bilmediğim şeyler de vardı içerisinde. Eser iki bölümden oluşuyor. İlk kısım teorilere ve kavramlara (örneğin sembolik etkileşimcilik, postmodernizm, radikal feminizm) dair bir bakış sunuyor. İkinci kısım ise büyük ölçüde araştırma yöntemlerinden (veri toplama, nicel yöntem-nitel yöntem, veri analizi) oluşuyor. Sayfa sayısı ve sayfalardaki yazı oranı az ancak çizimleri incelediğim için yavaş yavaş okudum. İlgililerine tavsiye ediyorum.
Resimlerle Sosyoloji
Resimlerle SosyolojiMichael Haralambos · The Kitap · 201935 okunma
112 syf.
10/10 puan verdi
Genel olarak eseri ben beğendim. Zaten çıktığı dönem de oldukça ses getirmiş. Anlattıklarını başlıklandırmam gerekirse şu şekilde sıralayabilirim; -Giyim kuşam -Yabancılaşma -Meslekleşme -İş bölümü -Zaman -Para -Tüketim -Makineleşme -Sinema -Gazete -Kitle iletişim araçları -Tek tipleştirme -Bilgi -Düşünmek -Eğitim -Tanrı Gelelim takıldığım birkaç ufak noktaya. Mesela düşünmenin eleştirisi kısmında Papalagi olarak bizlerin her şeyi düşündüğümüzden bahsediyordu. Güneşi görünce bugün havanın güzel olduğunu düşünmek gibi. Biz düşünmeyiz sadece güneşe çıkar uzuvlarımızı esnetir, güneşten faydalanırız diyor. Burada herhangi bir düşünce yok mu? Güneşe çıkması gerektiğini söyleyen bir iç ses bile mi? Samoa'lı kabile şefinin günümüz insanı hakkındaki düşüncelerinden oluşan bu eserde bu düşünme eleştirisini yersiz buldum açıkçası. Ayrıca Papalagiler bizi kendileri gibi yapmak istiyor demişti. Bizlerin her şeyini yadırgayan ve değiştirmek isteyen bu şef, azınlıkta olduğu için haklı kabul edilebilir mi? Avrupalıların onlara din getirmesini vs kabul ederken zamanı ölçüyor olmanın saçmalığından yakınan bir kabile şefi, dünyada azınlıkta olan onlar değil de diğerleri olduğunda onları değiştirmek istemeyecek miydi?
Göğü Delen Adam
Göğü Delen AdamErich Scheurmann · Ayrıntı Yayınları · 202013,9bin okunma
88 syf.
10/10 puan verdi
Tamburî Aziz Bey
SPOILER İÇEREBİLİR . . . Okuduğum ikinci Ayfer Tunç eseri. Onu bu kadar geç keşfettiğim için çok üzülüyorum. Beni yine ağlattı ama alacağı olsun. Yine oteller, İstanbul hasreti, iç ağrısı, suçsuz kadınlar... İlk olarak Ayfer Tunç'un isim seçimlerinden bahsetmek istiyorum. Dünya Ağrısı kitabında Hasret ve Gurbet vardı. İsimlerinin kaderini yaşamışlardı. Burada da Aziz ve Vuslat... Aziz. Deseler ki bana Aziz isminde birini hayal et, derdim ben de burnu havada, kibirli, kendini dev aynasında gören... Vuslat... Kavuşmak demek tabii. Vuslat hiç kavuşamayacağını sandığı Aziz Bey'e kavuşuyor evet. Peki hayal ettiği gibi mi oluyor? Elbette hayır. Kavuşmak işteş bir ifade. Karşılıklı olması lazım ama Aziz Bey Vuslat'a geç kalıyor. Aziz Bey bu kadar burnu havada, kibirli fakat beni ona çeken şey geç kalmış biri olması. Pek çok şeye geç kalmış. Çarpıp çıktığı kapıyı aslında kendi suratın kapattığını fark edemiyor. Nereye gideceğini bilmediği için hayatın onu sürüklediği yere gidiyor, itiraz etmesine fırsat vermeden. Sanıyor ki yolumu ben seçtim, ben istediğimi alırım. E hayat öyle istediğini verirse sana eğlencesi nerede Aziz Bey?
Aziz Bey Hadisesi
Aziz Bey HadisesiAyfer Tunç · Can Yayınları · 202210,2bin okunma
56 syf.
10/10 puan verdi
I never trust a narcissists, but they love me
Yoğun bir ders döneminde kafamı dağıtmak için çerezlik bir şeye başlayayım dedim. Gerçekten gülmekten kendimi alamadığım sayfalar oldu. Ancak Wilde'ın dilini bilen birisi için şaşırtıcı bir eser değildi. Aylak sınıf teorisine bile katkı vardı :) 5 masal arasından en çok "Bülbül ve Gül" olanı sevdim. Narsizm, bencillik, dostluk (Dorian Gray'deki dostluk betimlemesini anımsattı), şefkat... Buram buram bu duyguları hissedebileceğiniz bir eser. Ama ana tema narsizmdi bence. Wilde'ın ustalığı yazımda mı yoksa ince zekasında mı bilmiyorum ama eğer zekasında ise günümüzde yaşasa karikatürist ya da komedyen olurdu. Son öyküde biraz fazla çıldırdım sadece ancak her şeye rağmen çok güzeldi :) Teşekkürler Wilde.
Mutlu Prens
Mutlu PrensOscar Wilde · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202222,9bin okunma
336 syf.
10/10 puan verdi
Sırça fanusun içindeki Mürşit
Ayfer Tunç bizlere Mürşit'in iç ağrısından uzun uzun bahsetmiş. Sanmıyorum ki okurken, okuyanın aklına kendi ağrıları gelmeyen bir insan olsun. Yer yer sıkıldığım kısımlar oldu, hadi biri ölsün bir olay çıksın ya diye diye okuduğum sayfalar vardı. İsteğime zaten yıllar önce cevap vermiş Tunç, verdiği cevabın biçimi ile beni ağlatabildi. Mürşit'in kafasına Sylvia Plath'in sırça fanusu inmiş. Buna rağmen yaşayan Mürşit sürekli bana "yaşamak mı bu?" dedirtti. Mürşit'in hayatı yaşamak için bahane arayarak geçiyor. Eğer siz de kendinizi zaman zaman sırça fanusun içinde buluyorsanız ve yaşamak için nedenlere ihtiyacınız varsa Mürşit size farkında olmadan onlarca neden verir. Yaşamak için nedenleri kalmayanları da misafir etmiş Tunç kitabında, hepsi yaraladı beni. Ayrıca toplumsal linçten bahsettiği kısımlardaki çözümlemesini oldukça beğendim. Okuyunuz, okutunuz efendim.
Dünya Ağrısı
Dünya AğrısıAyfer Tunç · Can Yayınları · 20213,992 okunma
Reklam
80 syf.
10/10 puan verdi
Şimşek Kılıç, Adalet Pınarı, Öğüt Tarlası ve Yalnız Yıldız
Birçok okur bu kitapta farklı bir Zweig olduğunu söylemişti. Bir merak ile ben de başladım. Ancak ben "Mecburiyet" başlıklı eserdeki Zweig'ı gördüm bu kitapta. Oradakinden daha yoğun bir merhamet ve barış yanlılığı olduğunu da söylemeden geçemem. Kitabın önsözünde Zweig'ın 5 menkıbesinden 3'ü olduğu yazıyor. Üçünü de oldukça beğendim,
Rahel Tanrı’yla Hesaplaşıyor
Rahel Tanrı’yla HesaplaşıyorStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202119,5bin okunma
112 syf.
8/10 puan verdi
Taylor'da bilimsel yönetim düşüncesi öyle birden oluşmamış aslında. Tarihsel arka planı bilmeden okunmasını tavsiye etmediğim bir kitap. Sendikaların doğuşu ve prodüktivite devrimi çok detaylı şekilde incelenmiş. Milli verimlilik yolunda emin adımlarla ilerlerken Taylor'ın en yakın arkadaşı bir kronometre olmuş :) Zaman etüdü ve hareket etüdü ile bir hesap cetveli yapmış ve bilimsel yönetimin en küçüğünden en büyüğüne her türlü işletme türüne uygulanabilirliğini çeşitli örneklerle detaylı olarak izah etmiş. Kitabı okursanız Taylor'a neden işletmeciliğin babası dendiğini öğrenebilirsiniz
Bilimsel Yönetimin İlkeleri
Bilimsel Yönetimin İlkeleriFrederick Winslow Taylor · Adres Yayınları · 2013136 okunma
159 syf.
7/10 puan verdi
Sosyolojinin Asıl Kurucusu
Bu kitabı okuma sebebim esasen ders içindi. Bir sosyoloji öğrencisi en azından Saint-Simon'un, Comte'un hocası olduğunu bilir. Ben de bu kadarını biliyordum hakkında. Bir de Comte'un hocasına nankörlük yaptığını biliyordum ama ondan tam olarak "neyi çaldığını" bilmiyordum. Saint-Simon Amerikan'ın bağımsızlık savaşında yer almış birisi. Devrim konusuna pek de uzak değil yani. Hatta Fransız Devrimi başladığında da hiç şaşırmıyor. Onun asıl amacı devrimin neden olduğunu değil devrim yıkıntılarıyla nasıl başa çıkılacağı ve bu toplumu yeniden nasıl şahlandıracağını açıklamaya çalışmak. Kendisi sık sık kardeşliğe, yoksul ve kalabalık sınıfa yardıma, aylaklığa ve en önemlisi üretime değiniyor. Onun için en önemli şey üretimi halkın yararına olabilecek şekilde düzenleyebilmek. Bu kitapta oluşturduğu yeni sistemi (sonraları ona ütopik sosyalist hatta ekonomik liberalist deniyor), işleyişi ve kişilerin görevlerini bize Cemil Meriç anlatıyor. Kitapta sadece oluşturduğu pozitif felsefeye değil, şakirtleri olan ilişkisine (bilhassa Comte ve dolaylı yoldan şakirdi Marx), hayatına ve gelecek kuşaklardaki oluşturulacak teorilere nasıl katkı yaptığına da değiniliyor. Kendisine neden ilk sosyolog- ilk sosyolist dendiğini öğrenmek için bu kitabı okumak, özellikle bir sosyolog için şart.
Saint-Simon: İlk Sosyolog, İlk Sosyalist
Saint-Simon: İlk Sosyolog, İlk SosyalistCemil Meriç · İletişim Yayıncılık · 2017907 okunma
486 syf.
·
Puan vermedi
Teşekkürler Serkan Karaismailoğlu
Kitap biter ve bu kız sıradan hayatına geri döner... Öyle bir kurgu ki yaşadığınız heyecan kalbinizi hızla attırdığı için kitap bittiğinde normal hayatınız size monoton geliyor. Nöro-roman olduğu için merak ederek başladığım bu kitap, sadece roman özelliği sayesinde bile okunmayı hak ediyor. İlk kitapta sevdiğiniz karakterlerden bu kitapta nefret edebiliyor, Tesla'nın macerasına ortak oluyorsunuz. Hali hazırda bildiğiniz bilgilerin sebepleri ise bir roman kurgusuyla zihninize işleniyor. Kitaba dahil olan yeni karakterler ve olay örgüsü heyecanı artırıyor. İlk kitaba nazaran kurulan ilişkiler ağı bi kitapta çok daha ilginçleşiyor. Öyle karakterlerle sinaps yapacaksınız ki bir yandan bu mucize bitmesin derken bir yandan ne olacağını fazlasıyla merak ettiğiniz için elinizden bırakamayacaksınız. Böyle bir kurguyu bize armağan ettiği için Serkan hocaya ne kadar teşekkür etsek az. Tüm arkadaşlarıma tavsiye ettim ve alıp okuyanlar pişman değil. Mutlaka okunmalı, MUTLAKA!
Arachnoid Mater
Arachnoid MaterSerkan Karaismailoğlu · Elma Yayınevi · 20207,8bin okunma