‘’İnsan aşılması gereken bir varlıktır.’’ (sf. 6)
Bana kalırsa tek bir cümle bile bu kitabı okumak için yeterince merak uyandırıcı. Tüm insanlığın kendinden bir şeyler bulabileceği, sindirilmesi pek kolay olmayan, insanın boğazında yumru varmış hissi yaratan, mideye bir yumruk gibi inen, üstüne saatlerce hatta günlerce kafa patlatılması gereken,
NOT: Bu yazı yalnızca kitaba dair değildir. Uzun bir makale konusu, tez ya da kitap olabilecek "kadınların tarihi"ne dair kısa bir yazıdır. Yine de bir incelemeye göre uzundur. 10'dan fazla alıntıyla da yazıyı zenginleştirmeye çalıştım. Ve rahat okunması için konu başlıklarına ayırdım. Yalnızca kitapla ilgili kısımları merak edenler
Acaba ben ne yaptım, ne okudum? Tüm delilleri okuyucuya veren, verdikleri deliller ile beraber cinayetleri okuyucunun da çözmesini isteyen gerçek bir polisiye mi okudum, bir Orta Çağ gerilim romanı mı okudum, dinler arası, mezhepler arası, tarikatların ve rahiplerin başrolde olduğu bir roman mı okudum, gerçek kişi ve toplulukların hâkim olduğu
Bir insanla tanıştandığında zihninde bir roman karakteri canlanıyor mu? Ya da bir gezide ilk defa gördüğün bir manzara okuduğun bir romanın anlatığı mekanın kokusunu duyuruyor mu? Tam tersi de olabilir yani. Okuduğun bir romanda ki karakteri gerçek hayatta birileri ile kıyaslama gibi. Hayatının odak noktasına kitapları koymuş çoğu okuyucu kısmen
"Hiçbir şey hayat kadar şaşırtıcı olamaz. Aşk hariç!"
Sevgili Galip,
Senin hikâyeni yazmak iğneyle kuyu kazmak kadar zordu, ancak seni anlamak ondan bile daha zordu. Kaleme alındığından beri hakkında bir sürü şey yazıldı çizildi, pek çok akademik çalışmaya ilham oldun, seni sevenlerimiz de oldu, senden nefret edenlerimiz de. Seni büyük
Yazarın okuduğum ilk kitabıydı. Okuyalı epey zaman oldu. Açıkçası bu kitabı incelemek isteği bu sitedeki incelemeleri okuyunca oluştu. İnceleyenlerin birçoğu uzun uzun açıklamak, örnekler vermek, neden desteklediğini anlatmak yerine adeta Muazzez Hanım’ın fanı gibi okunmalı, mükemmel şeklinde yorumlar yapıyor. O kadar garip, şişirilmiş inceleme
YAŞA, VAR OL KARAMAZOV!
Adın çıkmış Karamazov'a! İnmez soyluya. Mujiklerin dilinde bile kötü anılır Karamazov adı. Şanın iyisi kötüsü olur mu? Oluyormuş, darağacının, sürgünün, kodesin, psikolojik çöküntülerin tadı damağına erişince anlaşılıyormuş. Masumiyetin, doğruluğun canı cehenneme, hele olaylar silsilesi birbirine uygunsa kanıtların da
Mevlana gerçekten nasıl biriydi? İyi mi yoksa kötü mü? Allah'a şirk koştu mu? İnsanlara zararı oldu mu?
Bu incelemede Mevlana'nın hayatı ve kişiliği üzerine konuşmayacağım. Kitap Mevlana'nın Mesnevi eserinden hikayeler almış. Ben de bunun üzerine dikkatimi çeken bir noktayı belirtmek istedim. Bu yorumum tamamen
İnsanın hayatla arasındaki ilişkiyi metaforlar kullanarak anlatmış harika bir kitap. Dünyaya karanlık bir odadan bir böcek gibi nasıl baktığımızı anlatıyor. Okurken bir böcekle aranızda benzerlikler bulacağınız güzel bir kurgu. Bazı zamanlar dışlanmış bir böcek gibi hayatı sadece izliyoruz. Karanlık odamızdan bir an önce çıkıp sadece bir gözlemci olmadığımızı göstermemiz gerektiğini bize göstermeye çalışıyor.
Olayı biraz somutlaştırıp ele aldığımızda bir gün iş yapamaz bir hale geldiğimizde ya da insanlara artık faydamız dokunmadığında bizi nasıl dışladıklarını görüyoruz. Ya da başka bir bakış açısıyla birilerine muhtaç olduğumuzda onların ayakları altında ezilmemek için gösterdiğimiz çabayı görüyoruz.
Ben çok beğendim. Sizlerin de okumanızı tavsiye ederim.
DönüşümFranz Kafka · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2022221,9bin okunma
Nazım Hikmet’i azıcık da olsa anlayacak kudrette gibiyim de anlatacak kudrette değilim. Olamadım olamıyorum ! Şairler şiirlerini bazen şiir yazmış olmak için yazmış olsa ne kadar kolay olurdu. Saçma sapan oldu değil mi temennim? Hani diyorum , sadece okusam , meraklanıp detayına inmesem , ne kadar kolay. Ruhun dinlensin, beynin
Her birimizde, hiç durmadan gelişen ve ancak hayatın büyük altüst oluşlarında sarsılan zekâmız, alışkanlıklarımız ve kişiliğimiz konusunda benzerlikler vardır.
‘’İnsanlık Onuru İşkenceyi Yenecek” tüm direnişçiler in kullandığı en bilinen en yaygın slogandır, duymayanınız yoktur.
Bu konuya incelemenin sonunda değinmek istiyorum.
Kitabın okuru oldukça fazla. Gerek siteden gerekse farklı kaynaklardan okuduğum kadarıyla anlaşılabilir özeti ;
New York’tan Buenos’e giden bir yolcu gemisinde yolculuk yapan
Yazarının bizzat bana ulaşarak okumamı istediği bir kitaptı. İyi ki de istemiş ve ben de okumuşum. Çok beğendim. Yazarın ciddi bir entellektüel birikime sahip olduğu belli. Daha ilk sayfalardan bir bibliyomanla karşıya karşıya olduğumu fark ettim. Kitabın kapağında roman yazsa da aslında eser uzun bir durum hikâyesi tarzında. Doktora tezini yazmaya başlamaya çalışan felsefe yüksek lisans öğrencisi Mehmet'in kendisi ve hayat hakkındaki düşüncelerini okuyoruz. Mehmet sokaklarda dolaşır, kafelerde oturur, insanları gözlemler, her şey hakkında düşünür, bir türlü başlayamadığı doktora tezi aklının bir köşesindedir. Tüm bunları yaparken okuduğu kitap ve izlediği filmlerden yığınla örnekler, hayatla o eserler arasında kurduğu benzerlikler de kafasına doluşur. Mehmet biraz Oblomov, biraz da Tutunamayandır. Sonunda bir kıza âşık olur ama söyleyemez. Ben kitabı sevdim. Bunda Mehmet'in düşünce yapısıyla benimki arasında ortaklıkların bulunması da etkili. Sürükleyici olaylar okumak istiyorum diyenler için uygun bir kitap değil ama hayata dair sorgulamalar içeren kitapları seviyorum diyenler için güzel bir kitap. Okuyucunun ilgisini biraz daha canlı tutacak olayların yer aldığı bir hikâye ya da romanla yazar Oğuz Atay tarzını yakalayabilir diye düşünüyorum. Böyle güzel bir kitapla tanışmamı sağladığı için kendisine tekrar teşekkürler.
Medeniyet Analizi veya Kadîm Bir Teşekkül
♡ ♡ ♡
Merhum duayen Sabri Orman, “Medeniyet Analizi, Metametodoloji ve Metodoloji" kitabında İslâm Medeniyeti dönemlerini ve etkilerini ele alıyor. Bu ele aldığı konuları iki temel bilimle bir dayanak hazırlıyor. Bunlar: tarih ve iktisattır. İslâmî iktisat metodolojisini tarih ile iktisat arasında