Özerk olmayı öğrenememe belirtilerinden biri de "ayrılık anksiyetesi"dir. İnsanların artık beraber olduklarında da birlikte olduklarını hissedememeleri, ayrılık anksiyetesinin son zamanlarda neden daha sık yaşanır olduğunu açıklar sanırım. Beraberken yaşanan yalnızlık, tek başınalığın yalnızlığından daha ağır olabiliyor. Yalnızlığıyla yüzleşmemek için, beraber olmak istemediği insanlara katlanmaksa çok zor. Çoğu insan bunun farkında bile olmadığından, performans ağırlıklı beraberliklerin kısırdöngüsüne kapılmış olmanın bunaltısını yaşamakta.
İleriye doğru gitmemek, olduğu yerde kalmak, kısaca insanın kendisine sahip olduğu şeylere bırakması, aslında bir rahatlık arayışıdır. Çünkü insan, sahip olduğu şeyleri tanır ve onlarla beraberken rahattır, onlara sıkıca tutunabilir. İnsanlar genellikle bilinmeyene ve tanınmayana atılmaktan korkarlar. Belki adımı attıktan sonra korkacak bir şey olmadığı ortaya çıkar ama harekete geçmeden önce olay bize tehlikeli, bu yüzden de korkutucu gözükür. Eski ve denenmiş olan, güvenlik verir bize ya da en azından biz öyle düşünürüz. Oysa her yeni adım, başarısızlık tehlikesini beraberinde getirir. İşte bu özellik, insanların özgürlükten korkup kaçmalarını da en önemli nedenlerinden biridir.
"Ayrıldığımızda üzüleceğiz. Tabii ki üzüleceğiz. Ayrı ayrı. Başka evlerde. Başka saatlerde. Kimi zaman da belki aynı saatlerde. Uyandığımızda, uyuduğumuzda. Uyurken gece yarısı ansızın uyandığımızda. Duş alırken üzüleceğiz.(...) Ansızın üzüleceğiz,durduk yere üzüleceğiz, ortada birbirimizi hatırlatan hiçbir sebep yokken üzüleceğiz. Sürekli birbirimizin aklına düşeceğiz, belki beraberken düşmediğimiz kadar. Çok uzakken de birbirimizin olacağız, belki yakınken hiç olmadığımız kadar. Bir kitapçıda gezerken üzüleceğiz. O kitabı birbirimize tavsiye edemediğimiz zaman üzüleceğiz. Dışarıda gördüğümüz bir filmi birbirimize bahsetmeyi dilerken ama bunu gerçekleştiremezken üzüleceğiz. Gülünecek bir şeye beraber gülemediğimiz zaman üzüleceğiz.(...) İyisiyle kötüsüyle yaşadığımız bu hikayeyi kaybettiğimiz için üzüleceğiz. Çok garip olacak çünkü zihinsel dünyalarımızda birbirimizle hiç olmadığımız kadar ayrıldığımızda beraber olacağız belki ve işte bu gerçekten kaçamayacağız; uzun süre üzüleceğiz. Üzülmek kaçamayacağımız bir şey olacak. Ona köşe bucak yakalanıp duracağız. Bir süre hayat gerçeğimiz bu olacak, defalarca yakalanacağız buna içine düşeceğiz."