"Kurtulmama az kaldı," diyordu her gece yarısı. Ya ben ne olacaktım? Ya yarın bir kurşun bana değmezse, ya öteki gün? Ya ömrüm boyunca? .. Alıp sakladığım ölü adam bakışlarıyla nasıl yaşayacaktım?
Ondan çok şey öğrenmiştim. İki insan birbirini bildiğinde ancak iyi arkadaştır, demişti o. Bildi­ği, kendisindekinin tamamlayanıdır, demişti. Bilmek bazen o kadar uzun sürermiş ki, yıllar var kurulamayan bağ uçları salınırmış boşlukta. Bazen bilmek böyle dar zamanlarda, böyle birdenbire ve böyle sevinçle olurmuş.
Reklam
" Sonrası olması için bir şeyler yapmalıyız," diyordu o gözleriyle. " Böyle duramayız durduğumuz yerde."
Dalmışım. Gözüm ondaysa da aklım yıllar öncesine gitmişti. Geri geldiğindeyse onu önceki bakışında bulamadım. Bir şeyler değişmişti onda. Anlayamadığım bir telaşa tutulmuştu. Çıktığı kayadan nasıl inilir, diye soruyordu sanırım bakışları.
Bana öyle geldi ki, ondan önce orada yoktum. Sadece orada değil, hiçbir yerinde yoktum yerkürenin. Onun bakışının değdiği yerlerde cisimleşiyordum şimdi. Gözleriyle sınırlarımı çiziyordu. O gördüğü şeye bu kadar inanarak bakıyorsa, var olduğumu düşünmemek işten bile değildi artık. Varsam eğer, bir bakışım da olmalıydı tıpkı onunki gibi. O bana baktıkça ben de ona bakıyordum.
Önce o mu gördü beni, yoksa ben mi onu gördüm? Zaman aralığı varsa da silinip gitmişti usumdan. Tek anımsadığım onun kocaman açılmış gözleriydi...
Reklam
473 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.