Emin Özdemir/Thomas Bernhard hakkında
“Öfkenin, nefretin toprağını sürekli eşeleyen bir yazar. İnsandan umudunu kesmiş, insan sevmezin biri. Dilsel şiddeti değişik düzeylerde kullanabilen bir usta” demiştir. Cesurdu, anarşistti ve anavatanı Avusturya’dan nefret ederdi. Ölümünden sonra kitaplarının Avusturya’da basılmamasını vasiyet etmişti ama kardeşi onu dinlemedi. Yaşasa, Nobel’i verirler ama almaya galiba gitmezdi.
Her şehirde, özellikle de büyük şehirlerde insanların nereden gel­diği, usta gözlemciler tarafından hemen anlaşılabilir; usta bir gözlemci, bir insanla karşılaştığı anda onun araftan mı yoksa cehennemden mi olduğunu anlayabilir.
Sayfa 28
Reklam
Bir şeyi de kötüleme be usta :D
Bilindiği gibi en pis Avrupa evleri Viyana evleridir, Viyana evleri Viyana tuvaletlerinden daha da pistir.
ahaha, bir kişiye de sallama be usta :D
Stifter yüksek edebiyatı nasıl utanmazca tamamen kitsch'leştirdiyse, Heidegger de, Kara Orman filozofu Heidegger de felsefeyi kitsch'leştirdi, Heidegger ve Stifter, ikisi de kendilerine göre felsefe ve edebiyatı iyileşmez biçimde kitsch'leştirdi.
.. usta bir gözlemci, bir insanla karşılaştığı anda onun araftan mı yoksa cehennemden mi olduğunu anlayabilir...
Sayfa 28 - Sel yayıncılık, pdfKitabı okudu
...Diplomaları ve unvanları evleri­nin duvarlarına asıyorlar, usta kasapların ve felsefecilerin, aşçı yamaklarının ve avukatların ve hakimlerin evlerinde diploma­lar ve unvanlar asılı ve bu diploma ve unvanlarına doyumsuz gözlerini dikip yaşamları boyunca bakıyorlar, yaşamları bo­yunca bu diploma ve unvanlara doyumsuzca bakmakla edin­dikleri doyumsuz gözlerini. Kendileri için, ben temelinde şu yada bu insanım demiyorlar, ben şu ya da bu unvanım, şu ya da bu diplomayım diyorlar...
Reklam
Thomas Bernhard'ın Şapka adlı öyküsünü okuyun..
Şapka adlı öyküde sorulması gereken soru belki de şudur. İnsan, hele de kafa hastalığına, zihinsel bir hastalığa sahip insan, kendi çılgınlığından edebiyat yani yazma yoluyla kurtulabilir mi? Zira "Cephalalgia" yani baş ağrıları hastalığına sahip karakterimizin tavırlarından ve tedai zincirinden, Bernhard'ın usta kalemiyle de adım adım şek, şüphe, korku, tedirginlik, kararsızlık, nefret-sevgi iklimine çekildiğimiz dilde, karakterimizin kendi deliliğinden kardeşinin bu evinde yazma yoluyla bir şeyleri unutmayı, kendi varlığını gerçekleştirmeyi denediği görülebilecektir.
Sayfa 18 - 2. Baskı: Kasım 2020, İstanbul - Ketebe Yayınları
"Çaba göstermeyen insan kuşkusuz en iğrenç olanı, en büyük tiksinmeyle bakarsınız ona .Bizi bunalıma sokar, zamanla bizi mutsuz kılmakla kalmaz, öfkelendirir de. Onunla uğraş­maya kalkışırız, hiç fayda etmez. İnsanlık, öyle görünüyor ki, aptalca diplomaları beklediği sürece çaba gösteriyor sadece, sonra da toplum içinde bunlarla övünüyor,
Sayfa 51 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
“Her şehirde, özellikle de büyük şehirlerde insanların nereden gel­diği, usta gözlemciler tarafından hemen anlaşılabilir; usta bir gözlemci, bir insanla karşılaştıpı anda onun araftan mı yoksa cehennemden mi olduğunu anlayabilir.”
"Her şehirde, özellikle de büyük şehirlerde insanların nereden geldiği, usta gözlemciler tarafından hemen anlaşılabilir; usta bir gözlemci, bir insanla karşılaştığı anda onun araftan mı yoksa cehennemden mi olduğunu anlayabilir."
Reklam
Resim