Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.14
"İlm-i Tıbb'ı iki satırla topluyorum. Sözün güzelliği kısalığındadır. Yediğin vakit az ye. Yedikten sonra dört-beş saat kadar daha yeme. Şifa, hazımdadır. Yani, kolayca hazmedeceğin mikdarı ye. Nefse ve mideye en ağır ve yorucu hal, taam taam üstüne yemektir."
Henüz hiç kimseyi ikna edemedim ise de benim için İbn-i Sina'nın
Çünki nimetin devamı, nimetin zâtından daha kıymetlidir. Lezzetin bekası, lezzetten daha lezizdir. Cennet'te devam, Cennet'in fevkindedir ve hâkeza.
Ramazan - 89
Her şey öyle değil mi? Nimeti nimet yapan devamı olduğunu bilmektir. Yoksa insan en çok istediği şeye kavuştuğunda bile zevalin eleminden mutsuzdur.
Ramazan Risalesini muhakkak
Bu kitap bir dönem yasaklanmış. Kötülüğü, ahlaksızlığı övüyor diye. Eğer okuma becerileriniz ortaokul seviyesinde kalmışsa ancak bu kitabı okuduktan sonra böyle düşünebilirsiniz. Aksi takdirde bir insan nasıl böyle bir çıkarıma varabilir bilmiyorum. Tam tersi kötüğün ve ahlaksızlığın zevk verici tarafının kabulüyle birlikte bir bedelinin de olduğu çıkarımına ulaşılıyor.
.
Güzeldi, yer yer heyecanlı oldu; baya sardı. Sadece yaptığı kötülüklerin üç beş satırla değil daha ayrıntılı anlatılmasını isterdim. Ama başından sonuna tam bir klasik okuma zevkiydi.
Hasretinle öldürme yâr, sevmelerle yor beni.
Latife Eraraslan 'hasreti' tarif ederken,
'Eller ona doyar iken,
Ben yüzüne hasret kaldım.' diyor.
Güler Duman ise başka bir türküde,
'Gözler kipriğe yalvarır, görem geldi der gibi.
zeynep kamış tarafından yazılmış şiir kitabı.
şubat 2019 da potkal yayınlarından çıkmış yazarın ilk kitabıdır. z kuşağı diyerek dalga konusu ettiğimiz kuşağın mensubudur yazarımız.
beş bölümden oluşan kitabı az önce bitirdim. içimi yer yer umut kaplarken, kendi içimde ne kadar dağıldığımı gördüm. geceleri denize girmeyi neden sevdiğimi fark ettim sayfalar arasında. zamane gençliğinin ruhunun ne kadar karardığı yüzüme çarptı yine. oysa ne umutla bakıyorduk biz gençliğe. kendi ellerimizle tonlarca derde attık onları.
kendini bulma yoluna başlamaları gerekirken bizi kendimize getirmek için dil döker oldu bu gençlik.
on sekiz yaşında çıkan ilk şiir kitabına aşklarını yazması gerekirken tecavüzden bahsediyor oluşunun vebalini kim ödeyecek? kendini bile korumayı öğrenememiş olması gereken yaşlarda çocuk haklarını ve kadınların dertlerini sanki seksen yaşında umutsuzlukla gözlerini hayata yuman teyze ruhunu kim yükledi bu kızın omuzlarına?
hem kitabını hem yazdıklarını çok sevdim. bolca altı çizili satırla kapattım kitabı. aklımda birçok soru ve allah’ım sen koru ile kalakaldım.
neşesini çaldığımız tüm çocuklardan, gelecek umudunu elinden aldığımız bütün gençlerden ve içine ettiğimiz dünyadan bizi affetmesini istiyorum. insan olmanın günümüzdeki ilk şartı ile özür dilememiz bile talep içeriyor
BUDA’YI ARARKEN RUMİ’Yİ BULDUM
BUDA’YI ARARKEN RUMİ’Yİ BULDUM
Bilge UZUN
“Gel, gel, ne olursan ol, yine gel; bizim dergahımız, ümitsizlik dergahı değildir; yüz kere tövbeni bozmuş olsan da yine gel!”
Mevlana Celalettin Rumi’nin davetine icabet edecekti Süveyda ama daha zamanı vardı.
Çünkü, “Her şey vaktini bekler. Ne gül vaktinden önce açar, ne güneş vaktinden önce doğar.
