Gazi Mustafa Kemal Atatürk 7 Yaşındayken babasını kaybetti ve yetim kaldı. 8 Yaşında okuldan alındı ve köyde yaşadı. 10 Yaşında yüzü kanlar içinde ,yeni okulundaki hocasından dayak yedi. 17 Yaşında okulun istediği bölümü için gerekli not ortalamasını tutturamadı. 24 Yaşında tutuklandı, günlerce sorguya çekildi ve 2 ay tek başına bir hücre'de
Uyandığım da saat on ikiye geliyordu... Kulakları sağır eden bir sessizlik çökmüştü şehre ve başımı kaldırıp baktığımda, kelimelerin yağdığını gördüm pencereme... Usul usul... Şehre kendilerini sindire sindire... Dışarı da bir kaç sokak kelimesi ,sahipsiz bir kaç satır ve bir de ara sıra pencereme konan hüzün kuşundan başka, hiç bir şey yoktu.... Boştu kaldırımlar... Ve yağmur ince ince atıyordu oklarını... Bu kadar mı? dememe kalmamıştı ki, biri belirdi otobüs durağına beş kala... Islanmıştı saçları, korkmuştu sanki birazda. Başını öne eğmiş, sanki bir şeyler arıyordu yerde. Ne düşürmüştü ki yere? Kim bilebilir ki, belki de bir kaç kelime?... Açıp pencereyi haykırdım. "Kaldır başını, eğme! " ... Sesim şehrin sessizliğinde kaybolup gidiyordu... Bir otobüs yaklaşıyordu... Sessizlik kulaklarımı sağır ediyordu... O gidiyordu... Elini kaldırdı. Sanki otobüsü değil de zamanı durduruyordu... Otobüse biniyordu... Zaman gidiyordu... Tam binmişti ki otobüse birden durdu. Etrafına bakıyordu. Ne arıyordu? Neyi bulamıyordu? Tüm otobüs şehir oluyordu, tüm şehir kelimelere dönüşüyordu. O yine de etrafına bakıyordu. Otobüsün kapıları kapandı... Gidiyordu... Zaman... Durdu...
Reklam
Bi şehir ol. Mesela, İstanbul gibi.. De ki; Boğazım kuruyana kadar seveceğim seni. Bir şehir ol.. Mesela İstanbul gibi.. Uzaktan bakanlar seni hiç bilmesinler. Sen İstanbul gibi dur olduğun yerde ama sana gelmeye çalışanlar sana gelemesinler. Uzaktan güzel görün herkese ama hiçkimse bilmesin içini. Sen bir şehir ol İstanbul gibi ; herkes
İlk evladım Köksal 1969 yılında ikinci evladım Serdar 1971 üçüncü yavrum Hakan 1973 dördüncü oğlum da 1975 yılında dünyaya merhaba demişti. 13 Kasım Cumartesi 1976 gününden bir gün evvel Serdar'ın dişi çok ağrıyordu. Sabaha kadar ağlamış hiç yatmamıştı. En küçük oğlumu abisine (Köksal) bırakarak Serdar'ı dişçiye götürmeye karar verdik. Serdar
OĞLUM 12 YIL UYUDUKTAN SONRA UYANDI... Bir gün çok sinirlendi. Yine kendini balkondan atmak istedi. Zor ikna edebildik. Akşam oldu, onu uyuyor zannettim. Babasıyla ne yapacağımızı konuşurken bir ara "oğlumuzu olmazsa bağlayalım" diye ağlayarak anlatıyordum ki birden yatağından doğrulup sadece bana bakarak, "yazıklar olsun size,
GURBETÇİ ŞÂİR SERVET YÜKSEL'İN DUYGU SÜZGECİNDEN SÜZÜLEN ŞİİRLER M. NİHAT MALKOÇ “Aman ha, gönül kırıp; kırılmaya değer mi? Boş şeylerin peşinde yorulmaya değer mi? Ne kaldı elimizde baharından, yazından?... Bu dünya çiçek olsa derilmeye değer mi?” (“Değer mi?”- Servet YÜKSEL) Gönül telimizi
Reklam
“ŞEHİRLERİN SULTANI SEYYAHLARIN AYNASINDA İSTANBUL” M.NİHAT MALKOÇ İstanbul, dünyanın en çok konuştuğu ve gıptayla seyrettiği bir dünya kentidir. Bu şehir filmlere, şarkılara, türkülere, romanlara, hikâyelere ve masallara konu olmuştur. Bugüne kadar İstanbul için neler söylenmedi, neler yazılmadı ki… Bundan sonra gelen nesiller de
Yûnus Aleyhisselâmı bilirsiniz. Hani şu Yûnus balığı var ya, adını bu peygamberden almış. Yûnus Aleyhisselâmın başından geçenler kısaca şöyle: Cenabı Hak, Hazreti Yûnus’u Ninova halkına peygamber olarak gönderdi. Ninova, bugün Irak sınırları içinde yer alıyor. Musul’a yakın bir şehir. Ninova o tarihlerde yüz bin nüfuslu bir şehirdi. Şehir halkı
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.