Gençliğimde çok şey gördüm, çok. Sözgelişi, izin verirseniz size Besarabya'daki salgın hastalıktan ilginç bir öykü anlatayım.
Sayfa 165Kitabı okudu
II. Abdülhamid'in ilk saltanat yılları zor geçmiştir. Osmanlı İmparatorluğu hiçbir zaman bu kadar kısa sürede bu kadar çok toprak kaybetmemişti. 1878-1882 yılları arasında sultanın hukuki yahut fiili iktidarı Avrupa topraklarındaki Bosna, Besarabya, Bogdan, Eflak, Bulgaristan ve Teselya’da, Anadoludaki Batum, Kars ve Ardahan'da, Kıbrısta ve Afrikada Mısır ile Tunus'ta ortadan kalkmıştır
Sayfa 372 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Rus-Alman Saldırmazlık Paktı
Pakt'a ekli gizli bir protokol, Sovyetler'in Barış Cephesi müzakerelerindeki gerçek niyetlerini de açığa vurmaktaydı. Bu protokole göre, Litvanya'nın kuzey sınırının yukarısında kalan Baltık bölgesi, yani Finlandiya, Estonya ve Letonya, Sovyet nüfuz alanı oluyordu. Litvanya Almanya'nın nüfuzuna bırakılmıştı. Bununla beraber, her iki devlet, Polonya'nın Vilna bölgesinin Litvanya'ya ait olduğunu kabul ediyordu. Polonya'ya gelince; bu devlet de Sovyet Rusya ile Almanya arasında paylaşılmaktadır. Narev, Vistül ve San nehirlerinin meydana getirdiği çizginin doğu kısmı Sovyet nüfuzu, batı kısmı da Alman nüfuzuna bırakılıyordu. Polonya'nın bağımsız bir devlet olarak kalıp kalmayacağına, ileride duruma göre karar vereceklerdi. Nihayet, yine bu protokol ile Almanya, Sovyet Rusya'nın, Romanya'ya ait Besarabya'yı eline geçirmesine razı oluyordu. Barış Cephesi müzakerelerinde Sovyet Rusya'nın, Baltık memleketlerine garanti verilmesinde ve Polonya'nın da Sovyet askerine geçit vermesinde ısrar etmesinde, gerçek niyetlerinin ne olduğunu bu protokol bu şekilde gün ışığına çıkarmış olmaktaydı. Sovyetler Almanya ile bu kazançlı antlaşmayı yapınca, Moskova'daki İngiliz ve Fransız askerî heyetlerine, 25 Ağustos'ta, "şartların değişmiş olması dolayısıyla" artık görüşmelere devama lüzum kalmadığını bildirerek, aylardan beri oynamakta oldukları komediyi sona erdirdiler.
Sayfa 271 - Timaş Yayınları, 20. BaskıKitabı okudu
Titanic ilk ve son seferi
Cherbourg, 10 Nisan 1912. Önümde göz alabildiğine Manş denizi uzanıyor. Yanımda Şirin. Valizimizde Semerkant Yazması. Etrafımızda ne olduğu belirsiz bir kalabalık, çoğu Doğulu. Titanic'te yolculuk eden parıltılı şöhretlerden öyle çok söz edildi ki, bu deniz devinin aslında kimin için inşa edildiği unutuldu: Hiçbir toprak parçasının beslemek için kabul etmediği ve Amerika'yı düşleyen milyonlarca kadın, erkek göçmen. Transatlantik tam bir insan hasadı yapacaktı: Southampton'dan İngilizler ve İslandinavyalılar, Queenstown'dan İrlandalılar, Cherbourg'dan da daha uzaktan gelenler, yani Yunanlılar, Süryaniler, Anadolu Ermenileri, Selanik veya Besarabya Yahudileri, Hırvatlar, Sırplar, İranlılar. Rıhtımda gördüklerim bir iki parça yükleri etrafına birikmiş, başka bir yere gitmek için sabırsızlanan bu Doğululardı işte; zaman zaman telâşlanıp kaybettikleri bir belgeyi, fazla yaramaz bir çocuğu veya bir sıranın altına yuvarlanmış bir balyayı aramaya koyuluyorlardı. Her birinin bakışlarının dibinde bir macera, bir acı, bir meydan okuma yatıyor, hepsi de Batı'ya gelir gelmez bir insan beyninin tasarladığı en güçlü, en modern ve en sarsılmaz transatlantiğin açılış seferine katılacak olmayı kendilerine tanınmış bir ayrıcalık diye duyumsuyorlardı.
Sayfa 311 - YKYKitabı okudu
Moldova yerine Besarabya demek <3
Fakat son sınıfta iken küçük bir Besarabyalı kız beni kendine bağlamaya muvaffak olmuştu.
Sayfa 57
Ders aralarında bu haritaların başına toplanan çocuklar arasında ben de, bizim topraklarımızdan koparılan ve tabii haksız koparılan ülkeleri parmaklarımla gösterir, sınırlarını çizerdim: Kafkasya, Kırım, Besarabya, Romanya, Tuna eyaletleri, hatta Cezayir ve Atlas ülkeleri! Bunlar hepimizin hayallerinde tüterdi. Bazen öyle coşardık ki, o anda bize sorsalar, bütün dünyanın sınırları bizim devletimizin sınırlarından ibaret olsun isterdik...
Reklam
73 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.