Gagauz başpapazı Profesör Mihail Çakır, 1934 yılında yazdığı Besarabyalı Gagauzların Tarihi isimli kitabında onların Türk olduklarını, Türk kalmak istediklerini söylemiş ve bu düşüncesini bütün hayatı boyunca sürdürmüştür. Çakır bu kitabını Atatürk'e de göndermiştir. Kitap bugün Atatürk'ün özel kitaplığında mevcuttur. Atatürk bu kitabı okumuş ve yanına notlar almıştır. Ardından Çakır'ı bir yıl süreyle Türkiye'ye davet etmiş ve kendisi ile görüşmek istemişse de buna her ikisinin de ömrü yetmemiş, Çakır Atatürk'ten yaklaşık iki ay önce 8 Eylül 1938'de vefat etmiştir. Çakır 85 yaşında olmasına rağmen hayatının son yıllarında Atatürk hakkında bir kitap yazarak onu Gagauzlara tanıtmak arzusunu taşımıştır.
Sayfa 52 - Türk Ocaklar Kayseri Şubesi YayınlarıKitabı okudu
Hamdullah Suphi 25.5.931 tarihli Bakanlar Kurulu kararnamesi ile Bükreş'e birinci sınıf elçi olarak tayin edildi. Görevine başlar başlamaz Gagauzların bulunduğu Besarabya ve Dobruca'daki kasaba ve köylerde günlerce dolaştı, onların evlerinde misafir oldu. Bu gezilerinde onlara Türk olduklarını anlatmaya çalıştı. Bu yıllarda Dobruca ve Besarabya'da Türklere ve Gagauzlar ait okul yoktu.
Sayfa 46 - Türk Ocaklar Kayseri Şubesi YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Osmanlıların Bulgaristan'ın kuzeyinde bulanan Plevne Kalesi'ndeki güçlü direnişi nedeniyle Aralık 1877'ye kadar süren Osmanlı-Ru's Savaşı'nın sonunda, Osmanlı kuwetleri yenilgiye uğramışlardı. Doğudaysa Ruslar Kasım 1877'de çok önemli bir kale olan Kars'ı ele geçirmişlerdi. Batıdaysa Ocak 1878'de Edirne'yi alarak bir sonraki ay Osmanlıların son savunma hattı olan Çatalca'ya doğru ilerlemeye başlamışlardı. Bu zaferler Rusya 'da Panislavizm düşüncesinin avantaj sağlamasına neden oldu. Mart 1878'de Ayastefanos'ta (şimdiki Yeşilköy) imzalanan bir anlaşmayla Abdülhamid'in Hükümeti, aslında sultanın vergi bağımlısı olması gereken ama gelecek iki yıl boyunca Rus işgali altında bulunacak olan "Büyük Bulgaristan'ın" Ege kıyı şeridiyle kurulmasını kabul etti. Rusya'ya Besarabya'yla Osmanlı imparatorluğu'nun kuzeydoğu sınırlarında toprak veriliyordu. Sırbistan'la Karadağ, Osmanlı'dan daha fazla toprak alıyorlardı. Kısaca, Ayastefanos Antlaşması'nın yürürlüğe girmesiyle Rusya, Balkanlardaki egemen güç oluyordu.
Sayfa 18 - MOZAİK YAYINLARI
Bu sırada vilayetlerde süregelen Rus-Osmanlı savaşı belirli aralıklarla ilan edilen ateşkeslere rağmen devam ediyordu. 1812 yılında Fransa'dan gelebilecek bir saldırı endişesi Rusya'yı mutabakata yönlendirdi. Mayıs 1812'de imzalanan Bükreş Antlaşması'yla Rusya eskiden Osmanlı topraklarına dahil olan Besarabya'yı aldı ama Osmanlı devleti yeniden Eflak ve Boğdan'a hakim oldu. Bu tarihten sonra Osmanlı Devleti Napoleon savaşlarından uzak durmayı başardı.
Sayfa 12 - MOZAİK YAYINLARI
Ortadoğu’nun Kaderimiydi..?!
Cherbourg, 10 Nisan 1912. Önümde uçsuz bucaksız Manş Denizi, sakin, gümüş sularıyla uzanıyor. Yanı başımda: Şirin Bavullarımızda: Elyazması. Çevremizde belirsiz bir kalabalık, olanca Doğulu! Titanic'e binen pek çok ünlüden söz edildi ama bu deniz devinin kimler için yapıldığı unutuldu: göçmenler, milyonlarca göçmen erkek, kadın ve çocuk için... Hiçbir toprağın beslemeyi kabul etmediği ve Amerika özlemi çeken onca insan için... Gemi, tam bir dolmuş gemisi gibiydi: Southampton'dan İngilizleri ve İskandinavları, Queenstpwn'dan İrlandalıları ve Cherbourg'dan daha uzak diyarlardan gelen Yunanlıları, Suriyelileri, Anadolu Ermenilerini, Selanik veya Besarabya Yahudilerini, Hırvatları, Sırpları, Acemleri toplamaktaydı. Limanda gördüğüm Doğulular bunlardı.
Doğu Avrupa’da, Besarabya’da Romanlar (Çingeneler) hayatlarını basit şekilde idame ettirirler; şehir nüfusuyla alışveriş içindedirler fakat mal üretimi yapmazlar.
Reklam
127 öğeden 81 ile 90 arasındakiler gösteriliyor.