Beşinci Nükte -devamı3-
"Mağrip(akşam) vaktinde -ki o zaman- hem kışın başlamasında ve yaz ve güz aleminin nazenin ve güzel mahlukatın hazin vedası içinde batmasının zamanını andırır. Hem, insanın vefatıyla bütün sevdiklerinden acı veren ayrılıkla ayrılıp, kabre girmek zamanını hatırlatır.(...) İşte akşam namazı için böyle bir vakitte fıtraten bir Celal-i Baki'ye(bitmeyen, daimi güzellik sahibi Zat'a) şevkli bir ayna olan ruh-u beşer, şu büyük işleri yapan ve bu kocaman alemleri çeviren, değiştiren Kadim-i Lemyezel(başlangıcı olmayan,ölümsüz Zat) ve Baki-i Layezal'in(ebedi, daimi Zat'ın) yüce hakimiyetine yüzünü çeviri , bu fanilerin üstünde 'Allahu Ekber' deyip, onlardan ellerini çekip, Mevla'nın hizmeti için el bağlayıp, Daim-i Baki'nin(varlığı ebedi olan Zat'ın) huzurunda kıyam edip 'Elhamdülillah' demekle, (...) yok olmaktan uzak; kusurdan müberra(beri olan) Yüce Rabbisinin her türlü eksiklikten uzak olduğunu haykırmak... Hem Cenab- Hakk'ın idare ve hakimiyetini herkese bildiren, duyuran, gösteren rehberi Cenab-ı Hakk'ın hoşnut olduğu şeylerin tebliğ edicisi ve kainat kitabının ayetlerinin tercümanı olan Muhammed-i Arabi(aleyhissalatü vesselam)ın peygamberliğine şehadet etmek demek olan mağrip(akşam) namazını kılmak; ne kadar latif, nazif bir vazife, ne kadar aziz, leziz bir hizmet, ne kadar hoş ve güzel bir ubidiyet, ne kadar ciddi bir hakikat ve bu fani misafirhanede bakiyane bir sohbet ve daimane bir saadet olduğunu anlamayan adam, nasıl adam olabilir!.."