DİŞİL GÜZELLİĞİN DANTE'NİN CENNETİ'NDEN ÖRİK'İN CEHENNEMİ'NE İNMESİ: KISKANMAK
‘Beauty is truth, truth beauty,—that is all
Ye know on earth, and all ye need to know.’
John Keats
Gürcü asıllı çevirmen ve yazar Nahid Sırrı Örik'in 1946 yılında basılan ilk romanı
Kitap 2 gün önce bitti ama şoku atlatıp düşüncelerimi yazabilmem için epey bir zaman gerekti gerçekten de. Tek kelimeyle anlatacak olursam, efsaneydi. Bolca şok, ihanet, aksiyon. Ve en çok da hüzün. Hem de normal bir hüzün falan değil, böyle kalbinizi düğümleyecek türden. Beklememe kesinlikle değdi, eğer fiyat konusunda sıkıntı yaşamayacaksanız
"Can Parası" adlı hikayeyi okuduktan sonra yarım bırakmama rağmen, hem son zamanlarda çok sık yarım bıraktığımın farkına vardım hem de bu yılki okuma planım içinde Fakir Baykurt'a yer verdiğim için kitabı biraz da kendimi zorlayarak bitirdim. Ayrıca eserin bir hikaye kitabı olması da bunda etkili oldu.
Yazarın daha önce
"Mağrur Babil'in üstünde savaş arabaları için yol olan duvarını ve Alpheus'taki Zeus heykelini ve asma bahçeleri gördüm ve Güneşin kolosusunu ve yüksek piramitlerin devasa işçiliğini ve Mausolos'un engin mezarını; ama Artemis'in bulutlar üzerine kurulmuş evini gördüğümde diğer tüm harikalar parlaklıklarını kaybetti ve dedim ki "İşte!
John Steinbeck beşinci romanı olan Fareler ve İnsanlar'ı 1937'de yayınladı. Okulu bıraktıktan sonra Steinbeck, bir çiftlik işçisi olmak da dahil olmak üzere birçok farklı işte çalıştı. Bu deneyim romanının yazılışını etkiledi. Romanın adına gelince, şair Robert Burns tarafından yazılan bir mısradan geliyor: «Farelerin ve insanların en
Sissoylu serisinin tüm kitaplarını kendimce inceleme yazmak gibi bir görev edindim kendime. İlk üç kitaplık seriyi aşırı sevdiğim ve yeri bende apayrı olduğu için devam serisine de bir şans vermek istemiştim.
Bu kitap serinin beşinci, kendi serisinin ise ikinci kitabı. ilk kitap olan
Schopenhauer deyince aklıma Roberto Benigni'in Hayat Güzeldir adlı filminden bir sahne gelir: "Schopenhauer'a göre iradenle her şeyi yapabilirsin. Yani ne olmak istiyorsam oyum dersin. Mesela uyuyan biri olmak istiyorsan uyuyorum, uyuyorum, uyuyorum dersin ve uyku başlayıverir."
Schopenhauer felsefesinin anlatıldığı kitap temelde iki
Bilinçdışı, anlayamadığımız, kendisine vakıf olamadığımız bir bilgidir. Kendisini günlük hayatın psikopatolojisinde bize sunan bu ulaşamadığımız alanı Freud bilinçdışı olarak adlandırıyor, ona kararlılık veriyor ve bu nihayetinde bir yapı doğuran edimdir. Tıpkı bizde Yunus Emre'nin "bir ben vardır bende, benden içeri" deyişinde salık
Ahmet Şimşirlı hocamızın Kayı serisinin beşinci kitabını bitirdim. İkinci Selim, üçüncü Murat, üçüncü Mehmet, birinci Ahmet yılların anlatıldığı bir Seri. Öncelikle şunu söylemek istiyorum Osmanlı tarihinin en ince ve sade bir dille anlamak istiyorsanız bu seriyi mutlaka okumalısınız. Kanuni sultan Süleymandan sonrası günlük bilgilerde çok bilinmez aslında ama yinede tarihimiz için öğrenmemiz lazım. Bu dört padişah devrinde çoğu ilklere sahne oluyoruz Savaşların çoğu denizde olması ve büyük Celal’i isyanlarının Bu devirlerde olması sebebiyle padişahlar savaşlara katılmamıştır. Ve ilk defa bir padişah yine isyanlarından dolayı sancağa çıkmadan birinci Ahmed padişah olmuştur. Ve yine bir ilk birinci Ahmet tahta çıktığında tek kardeşi olduğundan ve kendisinin de yaşı küçük ve çocuğu olmadığından kardeşini öldğrtmemiştir. Üç padişah devrinde Fatih sultan Mehmed’in çıkardığı kanun ile kardeş katlinden dolayı Çok şehzadelerin canına kıyılmasından dolayı bir burukluk oluyor ama gel görelim ki kanun böyle ve yine bu dönemde birinci Ahmet’ten itibaren bu kanun yerini ekber ve erşat kanununa bırakacaktır.
Biçimsel bir psikanaliz alanında, mazoşizmle ilgili olarak, hiç kimse Theodor Reik kadar ileri gitmemiştir. Reik, dört temel karakter saptıyordu: 1) "fantezinin özel anlamı", yani fantasmanın biçimi (kendi için yaşanmış fantasma ya da mazoşizm için kesinlikle kaçınılmaz olan, düşlenmiş, oyun haline getirilmiş, ayinleştirilmiş sahne); 2)