Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

nece

"Türkçe'nin grameri şekilde hayret verici güzelliktedir. Fiil, isim vb. gibi unsurlarda görülen uyarlık ve intizam, bütün kolları ile Türk dilinin bünyesinde mevcut açıklık ve sadelik, insan zihninin, ruhunun dil yapısında ne kadar yükselebileceğini gösterir"
Sayfa 333 - max müller / bk. A. Caferoğlu, Türk Dili Tarihi, l, s. 22. Türkolog W. Bang da aynı görüşte. Bk. Fındıkoğlu Armağanı, s. 20.Kitabı okuyor
Reklam
Türk ahlâkındaki nizam Türk diline de yansımıştır. Dil, milletleri birbirinden ayırdedici başlıca kültür unsuru olduğuna göre, Türkçe'nin, başka dillerden farklı bir bünyeye sahip bulunması tabiidir. Bu farklılık, Türkçe'deki -kısır ve haşin Bozkır ikliminin şartlarını belgelercesine- kısa, fakat mana yüklü ve sert sesler sıralanması yanında, birbirini takip eden vokaller uyumunda (ahenk kaidesi), kelime köklerine eklerin muntazam bir dizi halinde ilavesi ile gelişen söz üretiminde ve daima özne+nesne+fiil tertibi ile şekillenen cümle kuruluşundaki düzgünlükte ortaya çıkmaktadır.
ben sade gazel yazar dururdum, iğneyle kuyu kazar dururdum! hem anlayamam ne hâl olurdu, kim hepsi de yek-meâl olurdu! ya kafiye darlaşınca artık fikrim kesilirdi kapkaranlık, kâmûs’a müracaat ederdim nâçâr lügat arar giderdim!
Sayfa 211 - bir hasbihaldenKitabı okuyor

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
bildiği bir şey değil insanların bakma teârüflerine onların! hangi hakikatte sebat ettiler, hangi yola doğru deyip gittiler? üç kişinin fikri değil müttehid her biri eşhâs kadar münferid hepsi de davâ-yı isabettedir. kim hakem olsun, o da hayrettedir. dünkü hakikat bugün olmuş hayal, şimdiki de yarına kalmak muhâl! işte şu söz en güzel, en muhtasar: cehlini bilmek gibi olmaz hüner.
Sayfa 206 - bir hasbihaldenKitabı okuyor
hükmü semâvideki esrarı biz doğruca keşf eylemeden aciziz zâhir-i âsâra bakan aldanır ettiği tahmini hakikat sanır.
Sayfa 206 - bir hasbihaldenKitabı okuyor
Reklam
bugünkü bu hararetli, bu uyduruk meşguliyeti bu yüzden anlıyorum, bu yüzden ses etmiyorum kendime, hiç elleşmiyorum oyalanır dururken.
Bozkır Türk halkı arasında mâhir marangozlar, tahta oymacılar da vardı. Asya Hunları masa, sandalye, koltuk, dolap yapıyorlar, karyola ve perde kullanıyorlardı. Bu ev eşyasından çoğunu Çinliler Hunlardan öğrenmişlerdi. Debbağlık san'atı da Ruslara Bulgarlardan geçmişti. Eski Türkler elbiseleri için ütü bile kullanmakta idiler.
Sayfa 308 - DLT, I, s. 348.Kitabı okuyor
Domuzun ise, hiç olmazsa ekonomik hayatın başlangıcında, Türk Bozkırları ile alakası olmamıştır. Türkler -Avrupa bölgelerindekiler dahil- tarihleri boyunca yani İslamiyet'ten önce dahi, hiç domuz beslemedikleri gibi, etini yemekten de hoşlanmamışlardır.
Sayfa 305 - iktisadî hayat / W. Eberhard, Eski Çin Kültürü ve Türkler, s. 21; ayn. müell, Tobaların Hayvancılığı, s. 487;. ayn. müell, Çin'in Şimal Komşuları, s. 62, 94; A. Kollautz, ayn. esr., ll, s. I 7 vd.Kitabı okuyor
Bir kısım Türkler de Museviliğe (bk. Hazarlar) ve Hıristiyanlığa girmişlerdi. Türk nüfusunun çoğunluk meydana getirdiği sahalarda bir menfi tesiri görülmeyen bu yabancı dinler, bu imkanın mevcut olmadığı bölgelerde Türklerin kaybolmalarında rol oynadıkları gibi (Doğu Avrupa'da ve Balkanlar'da Hazarlar, Peçenekler, Uzlar, Kumanlar), 1000 tarihinde resmen Hıristiyan olan Macarların Türk kültüründen uzaklaşmaları, 864'den itibaren Ortodoksluğu kabul eden Bulgarların Türklüklerini kaybetmeleri neticesini vermiştir. Esasen bu dinlerin Türk kültüründeki inanç sistemine uymadığı, mahalli nitelikte kalmalarından bellidir. Yalnız İslam dinidir ki, Türklerin kadim inançları ile birçok bakımdan uygunluk göstermesi dolayısıyle, Türkler arasında yaygın ve Türklüğü takviye eden bir din durumundadır.
Türk Dil Kurumu'nun Türkçe Sözlüklerinde, kimi zaman da daha önceki baskıda doğru olarak verilen sözcük kökeniyle ilgili bilgi, daha sonraki baskılarda yanlış olarak belirtilmiş. Bir örnek: Bilindiği gibi "sosyetik" sözcüğü, Fransızca "société"den örneksenerek Türkçe'de yaratılmış bir sözcüktür... Büyük Larousse: "sosyetik (fr. société'den benzetme yoluyla" (s. 10681) diyerek doğru bir açıklama yapmış. TDK Türkçe Sözlük (1998): "sosyetik Fr. société'den analoji ile" (s. 1329) diyerek Larousse'la aynı kökenbilgisini vermiş. Fakat 2005 baskısında: "sosyetik Fr. sociétique'den" (s. 1797) diyerek Fransızca'da olmayan bir sözcüğü Fransızca gibi göstermiş: Bu yanlışlık yetmiyormuş gibi, ayrıca "asortik"i de "sosyetik"e "anlamdaş" olarak vermiş. 2011 baskısında ise aynı yanlışlığı yinelemiş! (s. 2145) (Bu arada Misalli Büyük Türkçe Sözlük ise "sosyetik" için "sosyetik Fr. sociétique (Türkçe'de kullanılmıştır) (s. 2831) diyerek kendine göre bir köken tanımı yapmış.)
Reklam
sen solmuş olabilirsin. üstüne bir arı konmuş olabilir. arının taşıdığı sana hayat verecek olabilir. ama bunun için biraz zaman geçmesine ihtiyacın olabilir. zaman geçerken yağmur yağması gerekiyor olabilir. rüzgar çıkması gerekiyor olabilir. bazı şeylerin gerekiyor olması, onların olmaması halinde neyin olmadığını bilmemize ve sebepli kahırlanmamıza neden olabilir.
Sayfa 138Kitabı okudu
Adam öldürmenin cezası idamdı; soygun, hırsızlık ve hayvan kaçırma kesin surette yasaktı. Ele geçirilen soyguncu, suçüstü yakalanan hırsız öldürülür, malları müsâdere edilir, ailesi efradının hürriyetleri kısıtlanırdı. Ciddi bir tehlike ile karşılaşmadıkça ok-yay kullanmak yasaktı. Barış zamanında başkasına kılıç çekmenin cezası da ölümdü. Zinanın cezası da idamdı. lrza tecavüz en ağır suçlardan sayılırdı. Bu da bazan iki taraf arasında uzlaşma olmazsa idamı gerektirirdi. Ordudan kaçanlar ve vatana ihanet edenlerin cezası da ölümdü. Hafif suçlular, 10 günü aşmamak üzere hapsedilirdi. Eski Türk topluluklarında devlet teşkilatı kurulu yerlerde ceza işlerinin kesin hükümlere bağlanması, yani suçun devletçe tâkibata uğraması, toplulukta "kan gütme" geleneğine yer bırakmıyordu.
Sayfa 281 - adliyeKitabı okuyor
969 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.