Kitap bir biyografik roman niteliğinde. Romanın kahramanı ise ünlü şair Yahya Kemal Beyatlı. Romanda ağırlıklı olarak 1915'ten 1922'ye kadar yaşananlar yer alıyor. Yahya Kemal'in şahsi hayatına paralel olarak Osmanlı ve Türk tarihi de arka dekorda anlatılıyor. Romanda devrin edebiyatçı, gazeteci, siyasetçi, devlet adamı ve askeri kişilikleri de kendine yer buluyor. Bilhassa kaybedilen Balkan toprakları ve şairin içinde açtığı yaralar dikkat çekici. Döneme ve şaire ilgi duyanlar için önemli bir kitap.
Yunus Emre, 700 yıl öncesinin bir değeri olsa da şöhreti daha çok cumhuriyet dönemine dayanıyor. Beşir Ayvazoğlu, titiz bir çalışmayla 'Hangi Yunus?' sorusunun cevabını aramış. Kitapta Köprülüzade, Burhan Ümit, Gölpınarlı gibi isimlerle muhafazakar ve laik çevrelerin Yunus Emre algısı anlatılıyor. Yunus'un hayatı, türbeleri, şiirleri... Romanda, şiirde, tiyatroda ve sinemada Yunus Emre gibi başlıklar da var. Gayet başarılı bir çalışma olmuş.
Beşir Ayvazoğlu'nun Ateş Denizi romanı tam bir uzmanlık romanı aslında. Hem yazan için hem de okur için. Şöyle ki, kitap 1930'lardaki üniversite reformu(!) sonrası tasfiye edilen hayali bir kişi olan Galip Tahiroğlu adlı İstanbullu bir akademisyenin üzerinde kurgulanmış. Reformla birlikte Türk musikisi yasağı da getirilince bir süre önce vefat eden Tanburi Cemil Bey'in hayatını araştıran Galip Bey'in bu uğraşı işleniyor. Kitap dönemin inkılapçı zihniyetine ve bazı saçma uygulamalarına da yer veriyor. Öztürkçeçilik, soyadı alımındaki ilginçlikler, eski harflerin yasaklanması, diğer yasaklar, gazeteler vs.
Kitapta hayali birkaç kişinin dışında çoğu gerçek isimler. Atsız, Necip Fazıl, Peyami Safa, Mükrimin Halil Yınanç, Tanburi Cemil Bey, Halet Çelebi, Reşit Galip, Nazım Hikmet, Ahmet Haşim, Yahya Kemal, Abdülhak Hamit, Şeyh Galip, I. Abdülhamid gibi pek çok ismi de romana dahil etmiş. Sıkı bir edebiyatçı, musikiperver ve dönem meraklısıysanız mükemmel bir eser. Ancak sıradan okurlar için biraz sıkıcı olabilir.
Ateş DeniziBeşir Ayvazoğlu · Kapı Yayınları · 2013167 okunma
Sanırım Beşir Ayvazoğlu'nun "Peyami"sinde geçiyordu bu yorum; Peyami Safa bir Türk değil de mesela bir Fransız ya da Rus romancısı olsa idi bugün klasikleri okutulan bir yazar olurdu. Hakikaten de Peyami Safa psikolojik unsurları edebiyatla çok iyi terkip eden usta bir yazardır. Simerenya ideali kadar o kesif yanık kokusu da halen burnumda desem sanırım meramımı az buçuk anlatmış olurum...
Uzun zaman baskısını beklediğim, sonra da okumak icin sıra gelmesini beklediğim kitaptı Aşk Estetiği. Çok sevdim, cok beğendim ilahi aşkın güzelliğinin eserlere yansıması, birbirinden güzel bilgilerin yer almasıyla kitap çok iyiydi. Artık tereddütsüz kitaplarını alacağım bir yazara daha kavuşmuş olmanın sevinciyle, şiddetle değil aşk ve güzellikle tavsiye ediyorum.
Aşk EstetiğiBeşir Ayvazoğlu · Kapı Yayınları · 2013483 okunma
"Gönül aynasının hududu yoktur. Burada akıl ya susar veya şaşırıp kalır. Sebebi de şu : " Gönül mü Tanrı'dır, Tanrı mı gönül? Hem sayılı hem sayısız olan (hem kesrete dalan hem kesreti bulan) gönülden başka her nakşın aksi silinip gider. Fakat ezelden ebede kadar zuhur edegelen her yeni nakış gönle akseder, orada perdesiz, apaçık surette tecelli eder. Gönüllerini cilalamış olanlar, renkten, kokudan kurtulmuslardır. Her nefeste zahmetsizce bir güzellik görürler." Aşk Estetiği kitabında yer alan bir Mesnevi Alıntısı