Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Leptonlar
1897'de Thomson'ın elektronları keşfinden 2000 yılında Illinois'deki Fermilab'de bir grubun tau nötrinosunu keşfine dek bir yüz­ yıldan fazla bir süre geçti. Aşağıdaki tarihlerin de gösterdiği gibi ilk leptondan sonuncusuna kadar olan yürüyüş oldukça zorlu geçti. 1897 J.J. Thomson elektronu keşfetti. 1930 Wolfgang Pauli nötrinonun varlığını öne sür­dü. 1934 Enrico Fermi'nin beta bozunumu kuramı nöt­rinoyu inanılır kıldı. 1937 Kozmik ışın deneyleri orta kütleli parçacıkla­rın (mezonlar) varlığını gösterdi. 1947 Cecil Powell mü mezonu (sonraki adı müon) ile pi mezonu (sonraki adı pion) arasındaki ayrımı ortaya koydu. 1956 Frederick Reines ve Clyde Cowan Jr. elektron nötrinosunu tanımladılar. 1962 Brookhaven Lab'den bir fizikçi grubu müon nötrinosunu keşfetti. 1978 Martin Perl tauyu keşfetti. 2000 Fermilab grubu tau nötrinosunu keşfetti.
Sayfa 130 - ALFA BİLİMKitabı okudu
ENRICO FERMI (1901-1954)
Fermi hem deneysel hem de kuramsal fiziğe birçok temel katkılarda bulunmuş çok yönlü bir İtalyan fizikçisiydi. Roma'da doğdu, yüksek öğrenimini Pisa'da tamamladı. 26 yaşındayken Roma Üniversitesinde profesör oldu. 1938 yılında nötronları kullandığı deneysel çalışmaları için Nobel Ödülünü aldı. Kuramsal fizikte özellike Fermi Dirac istatistikleri (1927) ve beta bozunumu kuramıyla (1934) ünlüdür. İtalya'daki faşist yönetimden kaçarak ABD'de Columbia Üniversitesine geldikten kısa süre sonra, Almanya'da çekirdeğin parçalanması buluşunun haberini aldı ve derhal deneylere başladı. Bu, nükleer kuvvet araştırmalarının başlangıcıydı. Fermi'nin öncülüğünde Chicago Üniversitesi'nde kurulan nükleer reaktör 2 Aralık 1942 tarihinde kritik kütleye erişti ve zincirleme tepkimelerin olabilirliğini kanıtladı. Savaştan sonra saf fiziğe döndü. Chicago Üniversitesine bir siklotron kurdu ve pionlarla deneylere başladı. Ne yazık ki 53 yaşında aramızdan ayrıldı. Fermi, doğal bir önderdi ve onun yarattığı geleneklerin bir çoğu, onunla ilgili pek çok hikayeyle birlikte, Chicago Üniversitesinde hâlâ yaşamaktadır. Herşeyi kolay anlaşılabilir kılan parlak dersler veren Fermi, aynı zamanda doktora adayları için çok zor mezuniyet sınavları vermekle de ünlüydü. Fermi'yi ilk kez bir konferans verirken gördükten sonra bir arkadaşıma mektubunda şunu yazmıştım: "Fermi sahnede bir Kabuki oyuncusu gibiydi."
Bayram serisinde bugün:)
Reklam
Alfa ve beta bozunumu "dönüşüm" içerirler; başlangıç çekirdeği ile son çekirdek farklı elementlerdir. Gama bozunumu ise elementi değiştirmeden bırakır.
Bilimdeki nedensellik ilkesine göre, kâinatta her şey sebep sonuç ilişkileri içerisinde vardırlar. Bu ilkeye göre her sonucun bir sebebi olmalıdır. Ancak bu ilke, 'her sonucun’ bir sebebi olmasını ifade eder, yoksa “sonuç’ olmayan bir şeyin sebepleri olduğunu ifade etmez. Nedensellik ilkesiyle baktığımızda 'Allah’ı kim yaratmıştır? sorusundaki hata şudur: Allah bir sonuç değildir ki, varlığı birtakım sebeplere bağlı olsun. Allah, bir sonuç olmadığı gibi, kâinatta sonuç olmayan hadiseler dahi vardır. Einstein fiziği sebepsiz hiçbir şeyi, yani 'sonuç vasfı taşımayan’ şeylerin varlığını kabullenmiyordu. Ancak bilimin ilerlemesi sonrasında kauntik ölçekte durum değişti. Danimarka Kophenag ekolünden özellikle Nobelli fizikçi “Heisenberg, atom altı ölçekte hadiselerin sebepsiz meydana geldiğini ortaya koydu ve ispatladı. Radyoaktivitenin hiçbir sebebe bağlı olmadığını, yani spontan bir şey olduğunu; uranyum atomunun çekirdeğinin kendiliğinden Fısyon yaptığını; yine bir sebebe bağlı olmaksızın alfa, beta ve gama bozunumu gerçekleştirdiğini bilim dünyasına gösterdi. Bilim, atomun derinliklerinde ilerledikçe, maddi nedenlere dayanmayan birçok etkinliğin varlığını keşfetmeye başladı. Atom altı âlemde durumun böyle olmasından anlaşılıyor ki, Cenab-ı Hakk nedensizliklerden bir nedenler dünyasını her an yaratmakta; varlık yokluk sınırını, madde mana sınırını, yoktan var etmenin sınırını her an her yerde sergilemektedir. Belki de yakın dönemlerde 'meşiet’ bilim literatürüne de, belki farklı bir isimle girecek ve “nedenlerin nedeni’, sebeplerin (kendisi bir sonuç olmayan’ sebebi olarak girmeye başlayacaktır.
Sayfa 331Kitabı okudu
MİCHİO KAKU'NUN KARMAŞIK EVREN KILAVUZU Kozmosta dört temel kuvvet var. Bunlar neden önemli. Evreni dört temel kuvvet yönetir. Şehirlerimizi aydınlatan elektromanyetik kuvveti ampullerde,televizyonda, radyoda ve tüm elektromanyetik tayfta görürüz. Kütleçekim kuvvetiyse Günes'i ve Günes Sistemi'ni bir arada tutar,ayaklarınızın yere basmasını sağlar. İki de nükleer kuvvet vardır. Bunlardan zayıf olanı radyoaktif bozunmadan sorumludur. Baskın nükleer kuvvet ise nükleonları bir arada tutar. Bunlar bir araya geldiklerinde evrende bilinen tüm kuvvetleri olustururlar. Zayıf kuvvet: İnanılmayacak kadar küçük olan bu kuvvet, bir elementin dönüşümüne ve atomaltı parçacıkların dısarı atılmasına yol açar. Bu kuvvet, beta bozunumu olgusunu meydana getirir. Elektromanyetizma: Radyo dalgalarından gamma ısınlarına kadar tüm elektromanyetik tayfı kontrol eder.Elektrik kuvvetleri arasındaki etkilesimlerden sorumludur. Kütleçekim: Çekım kuvvetidir ve menzili en uzak olan kuvvet de budur. Kütleçekim gezegenlerin Günes yörüngesinde, ayaklarımızın da Dünya'nın yüzeyinde kalmasını sağlar. Baskın kuvvet: Baskın kuvvet, nötronları ve protonları bir arada tutar.Dört kuwetin en güçüsü budur.
Beta bozunumu
Bütün atom çekirdekleri iki tür parçacıktan oluşur: protonlar ve onların elektriksel açıdan nötr eşleri olan nötronlar. Eğer bir çekirdekte bunlardan biri ya da öteki çok fazlaysa, kuantum mekaniğinin kurallarına göre dengenin tahsis edilmesi için fazladan parçacıkların diğer parçacık türüne dönüşmesi gerekir; yani protonlar nötrona veya nötronlar protona dönüşür ve bu sürece beta bozunumu denir. İşte iki proton bir araya geldiğinde olan budur.; iki proton aynı bileşimin içinde var olamaz, bu nedenle biri beta bozunumu ile nötrona dönüşür.
Sayfa 12 - `domingoKitabı okudu