sinematografik betim^
İnce Memed, bu sabah sevinçten taşmakta. Dışarı, güneşe çıkıyor. Güneşte dolaşıyor. İçeri giriyor. Kaçakçılardan alınmış, yeni ceketinin cebinde bir mendil sokulu. Mendili türlü şekillere koyuyor. Uğraşıyor. Bazı bir yaprak gibi açıp, bazı dürüyor. Kasketi de yeni. Kasketi başına geçiriyor. Altından alnına, kara, uzun perçemlerini çıkarıyor. Sonra
Uykum kaçıyor, ne iyi diyorum, Somut şeyler karışıyor yaşantıma. Elimi kesiyorum, kan akıyor, Gizliden gizliye seviniyorum. Öyle yalanlar saklanıyor ki gözlerime Canım acıyor, Deliriyorum; Seviyorum neden sonra anlıyorlar
Reklam
Bahçede
Günlerin gecelere bağlanışında bir, Gecelerin günlere uzanışında iki, Birikmemi tamamlanmaktan koruyorum şöyle ki: Önce bir şeyler yitiriyorum, somut şeyler, Çakmak, tarak, kalem, çanta, saat, para gibi Önemsiz şeyler. Alışkanlığım tükenmiyor Biriktirmeyi sürdürüyorum gene, Usanmıyorum. Biçimler, renkler, şişeler eskiler. Unuttuklarımı saymıyorum
"Sonra saatlerce yanında oyalanır, kendimi sesinin musikisine kaptırırdım - ta ki ezgisi dehşet dolu bir tonla alacalanana dek, - o zaman ruhumun üzerine bir gölge düştü - betim benzim sarardı ve o dünyadışı tonlar içimi ürpertti. Ve böylece neşe birden solup korkuya dönüştü ve en güzel olan en iğrenç oldu..."
Karnım acıkıyor, yemiyorum. Betim benzim sararıp soluyor, Adını bile anmıyorum.
Kanım öyle tutuşmuştu ki haset ateşiyle, betim benzim atardı, sevinen birini görünce.
Sayfa 463 - Oğlak Yayıncılık / Birinci baskı: Ekim 1998Kitabı okudu
Reklam
Bazı detayların bana hitap etmesi yeterlidir. Birkaç anekdot, birkaç karakter özelliği, bazı tavırlar, belirli bir çehre ve birkaç olay, genel standartlara göre değerlendirildiğinde görünüşteki önemleriyle tamamen orantısız bir biçimde hafızanızda öne çıkar. Sizin yeteneğinizle ilintilidir onlar. Bırakın hak ettikleri ağırlığı kazansınlar; sakın onları reddedip edebiyattaki daha yaygın betim ve olguların peşinde koşmayın yüreğiniz neyi büyük addediyorsa odur büyük olan. Ruhun yaptığı vurgu daima doğrudur.
Sayfa 126Kitabı okudu
onu her gördüğümde betim benzim atar, ne yapacağımı şaşırırdım, önünde diz çökmek gelirdi içimden...
Sayfa 41 - doğubatıKitabı okudu
Ruhsal betim
Canlı canlı dağılmakta olduğum hissi bende uzun bir süre önce ortaya çıkmıştı. Yalnızca bedenim değil, belki ruhum da devamlı olarak kalbimle zıt hareket ediyor, birbirleriyle uyum sağlamıyorlardı. Sürekli aynı dağılma ve yok olma hali.
Sayfa 65
karnım acıkıyor, yemiyorum . betim benzim sararıp soluyor, adını bile anmıyorum. soyunup-giyiniyor karşımda bakmıyorum.
Reklam
Böylece o yasak sayfalara dalıp gittiğimde, içimde yasak bir ruhun alevlendiğini hissettiğim anlarda Morella soğuk elini elimin üzerine koyar, ölü bir felsefenin küllerini eşeleyip, garip anlamları hafizama kazınan bilinmedik bazı tuhaf pes sözcükler bulup söylerdi. O zaman, saatlerce sesinin ahengine kapılıp kalır, yanından ayrılamazdım ta ki sonunda sesi ürpertici bir ezgiyle bozulup, ruhumu karartana kadar, işte o zaman betim benzim atardı, meşum tınıları pek de bu dünyaya ait olmayan sözcükler içimi ürpertirdi. İşte o an, haz birdenbire kaybolup yerini korkuya bırakırdı ve tıpkı Hinnom’un Gehinnom’a (Cehennem) dönüşmesi gibi, “en güzel” ansızın “en çirkin” olurdu.
Sayfa 11 - Hinnom Vadisi, Cehennemin İbranicedeki adıdır; Kudüsün güneybatısında Ammonoğullarının tanrısı Molek’e kurban edilen çocukların yakıldığı vadidir. Vadi bu tür kurbanlara son vermek amacıyla daha sonra çöplüğe dönüştürüldü.
Ve Timur Betim ,harikulade görünen her şeyin karanlık bir tarafı da olduğunu bilecek kadar tecrübeliydi .
Tacitus'un tarih yazarlığının olağanüstü kalitesi ise onun edebi yeteneğinden gelir. 17. yüzyılın önemli Fransız yazarlarından Jean Racine, Tacitus için ''Antikçağın en büyük ressamı'' der. Zira Tacitus'un betim ve retorikteki ustalığı, onun yazarlığının en göze çarpan yönleridir.
Öykü yazmak
Eğer yönetmen belli bir sahnenin neyi amaçladığını anlar ve orada amaçlananı sahnelerse, Tovstonogov'a göre hem yazara, hem de seyirciye olan sorumluluğunu yerine getirmiş olur. Eğer yönetmen güzele, görüntüye, hatta betimleyici sahneye hiç düşünmeden başvuruyorsa, bu sahneyi oyunun mantıksal gelişimiyle bütünleştirirken pek çok güçlük çekebilir. Dahası, büyük bir baskı altında güzel görüntüyü çalışmasına katmaya uğraşırken, aslında bütün olarak oyunun ya da filmin aleyhine, kendisini o güzel görüntünün belirsiz katkısına bağlamış olur. Bu görüş, Hemingway tarafından da "Öyküyü yaz, tüm güzel satırları çıkar ve öykünün hâlâ işe yarayıp yaramadığına karar ver," biçiminde dile getirilmişti. Yönetmen ve oyun yazarı olarak benim deneyimim şudur: Film ya da oyun, yazarın atabileceği fazlalıklarla orantılı olarak ilerleme kaydeder. İyi bir yazar, budamayı öğrenerek; süs, betim, anlatı ve özellikle derin anlam ve duygu öğelerini atarak daha iyiye ulaşır. Peki, geriye kalan nedir? Öyküdür. Öykü nedir? Öykü, hedefine ulaşmaya çalışırken kahramanın başına gelen önemli olaylar dizisidir. Buradaki önemli nokta, Aristoteles'in de söylediği gibi, yazara ne olduğu değil, kahramana ne olduğudur. Böyle bir öyküyü yazarken, görme yetisine sahip olmak şart değildir; düşünme yetisine sahip olmak gerekir.
163 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.