Merve Karakaplan

Merve Karakaplan
@beyabani
12 okur puanı
Ocak 2019 tarihinde katıldı
Kıskançlığın, kinin, yalanın olmadığı bir yaşam yaşamaya değmezdi.
Reklam
Bir arkadaşlığın tam olarak hangi anda kurulduğunu bilemeyiz. nasıl bir kap damla damla dolarken, son bir damla kabı taşırıyorsa; aynı şekilde bir dizi iyilik arasından en az biri kalbi doldurup taşırır
Biz bir insandan nefret ettiğimizde, kendi içimizde yuvalanıp bu insanın görüntüsüyle karşımıza çıkan birinden nefret ederiz. Bizim kendi içimizde olmayan şey, bizi kızdıramaz.
Sayfa 139Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Bir kimse arıyorsa, gözü aradığı şeyden başkasını görmez, bir türlü bulmayı beceremez, dışarıdan hiçbir şeyi alıp kendi içine aktaramaz, çünkü aklı fikri aradığı şeydedir hep. Çünkü bir amacı vardır ve bu amacın büyüsüne kapılmıştır. Aramak bir amacı olmak demektir. Bulmaksa özgür olmak, hiçbir amacı olmamak.
Sayfa 137Kitabı okudu
Hikmetini ve içyüzünü öğrenmek istediğim şey, Ben'di. Kurtulmak, alt etmek istediğim şey, Ben'di. Ama alt edemedim, sadece yanılttım, sadece kaçtım ondan, sadece saklanıp gizlendim. Doğrusı dünyada bu Ben'im kadar, bu yaşıyor olduğum, başkaları gibi vebaşkalarından ayrı biri olduğum, Siddhartha olduğum bilmecesi kadar kafamı başka hiçbir şey kurcalamadı. Ve düntada kendim kadar, siddhatha kadar az bişdiğim başka hiçbir şey yok.
Reklam
Kitabın sonunda bir çok yazar ve şairin kendi eserlerimdeki "Şeyh Galip'i" elealması işlenir. Örneğin; Orhan Pamuk kara kitap romanının 339.sayfasında Şeyh Galip için yazdığı kısımlardan bir paragraf ekleyeyim: " belleklerimizin bahçeleri gibi bu aşk hikayelerini birbirlerine nasıl açıldığını ve bütün kapıları birbirine açılarak bağlanan sonsuz hikayeler dizisi oluşturduğunu, ben elbiseci dükanına gitmemizden, çocuk haftası okumamızdan ve zeytin ezmesi kavanozuna bakmamızdan yıllar sonra keşfettiğimde sen evimizden kaçmış, ben de kendimi hikayelere vekendi hikayelerime vermiştim. Kimi Arabistan çöllerinde Şam'da kimi Asya steplerinde Horasan'da kimi Alplerin eteklerimde Verona'da kimisi de Dicle kıyısında Bağdat'ta geçen bu aşk hikayelerinin hepsi acıklıydı, hepsi hüzünlüydü, hepsi dokunaklıyfı. Daha da dokunaklısı bütün hikayelerin kolayca akılda kalması ve insanın kendisini en saf en çilekeş en mutsuz kahraman yerine aynı kolaylıkla koyabilmesiydi."
Sayfa 204 - KapıKitabı okudu
"Derd-i hasretle neler çektiğimi ben bilirim Yareme şimdi ne zehr ektiğimi ben bilirim"
Sayfa 193 - KapıKitabı okudu
Nefsi temsil eden Hoşrüba, ertesi gün Aşk'ı her tarafı resimlerle dolu zatü's-suver kalesine götürür. Aşk'ın resimlere bakıp ah ettiği bu kale dünyayı temsil etmektedir. Sonunda bu kaleden, yani suretlerden, hayallerden kırtulmayı başararak hakikat sabahına eeilen Aşk, bir bakar ki seyre başladığı yerdedir; Aşk Hüsn'den, Hüsn de Aşk'tan başkası değildir.
Sayfa 53 - KapıKitabı okudu
Temenni ederim, hiç kimse aşk ilmini en gizli hecesine kadar öğrenmedikçe ona müptela olmasın.