Tabii o zaman soruyorsun kendine: Nerede şimdi o hayallerin? Kafanı iki yana sallayıp, "Yıllar nasıl da uçup gidiyor!" diyorsun. Yine soruyorsun: Nasıl geçirdin o yıllarını? En güzel zamanlarını nereye gömdün? O yılları yaşadın mı yaşamadın mı? Bak dostum, diyorsun kendine, bak artık toprak soğumaya başladı. Birkaç yıl daha geçecek ve sonra koltuk değneklerine dayanmış titreyen ihtiyarlık, ondan sonraysa sefalet ve terk edilmişlik gelecek. O düşler dünyası beyazla örtülecek, donacak, hayallerin solacak ve sararmış yapraklar gibi düşüp gidecek...
O düşler dünyası beyazla örtülecek, donacak, hayallerin solacak ve sararmış yapraklar gibi düşüp gidecek...
Reklam
YEŞİL RENKLİ NAMUS GAZI OPERASI «Hasan Âli Yücel, bu hikâyeyi oyun olarak yazmamı önermişti. Hikâyemi Yücel'in anısına adıyorum.» Uvertür Dünyanın tarihi iki milyar dörtyüz milyon yıllık deniliyor. Benim bitmemiş tarihim, şimdilik elli yıllık. Kelebeğin tarihi bir günlük. * Arkeologlar yeraltında yeni bir kent buldular. Bu kentte birçok
. Hayatta bazı şeyler kontrolünüz dışındadır. Bunu bir eğlenceye ya da trajediye dönüştürebilirsin. . . .
Çok üzücü :c Şiirin tamamını okumanızı tavsiye ediyorum
Adı Güher'di* Kim olduğum önemli değil, İçinizden biriyim. Sizlere Güher’in, Solan bir menekşenin hikayesini anlatacağım… Parmakları ince inceydi Güher’in,
Sayfa 81
El Mustafa bakışlarını bu müridine çevirdi, konuşurken sesinde bir yıldızın şarkısına benzer bir tını vardı: "Uyanıkken gördüğünüz düşlerde, siz en derin benliğinizi dinlemek için sessizliğe daldığınız zaman, düşünceleriniz kar taneleri gibi, boşluklarınızın tüm seslerini beyaz bir sessizlikle örtmek için döne döne düşerler.
Reklam
O düşler dünyası beyazla örtülecek, donacak,hayallerin solacak ve sararmış yapraklar gibi düşüp gidecek...
Herkes büyük işler, büyük insanlar, büyük sevinçler düşler ve arar ama çok az insan kendini ve çevresindeki yaşamı olağan bayağılığın, aptallığın ve önemsizliğin bir milimetre bile üstüne çıkarmayı düşünür.
Sayfa 188Kitabı okudu
Bir yerde, nereydi bilmem, hem var hem yok Bir yerdeydik işte, ki ardan şimdi çook Çok uzaklara gittik. Bizimle birlikte mutluluk, sevgiler, Düşler, ilkbaharlar vardı, saf ezgiler ... Birden bir anda bittik. Yarabbi, nasıl güzeldi o serüven ! Daha güzeli, serüvende bir de sen; Şimdi beyaz ve yitik...
Sayfa 62 - İş Bankası KültürKitabı okudu
O düşler dünyası beyazla örtülecek, donacak, hayallerin solacak ve sararmış yapraklar gibi düşüp gidecek...
Reklam
Nerede şimdi o hayallerin ? Kafanı iki yana sallayıp, " "Yıllar nasıl da uçup gidiyor!" diyorsun. Yine soruyorsun: Nasıl geçirdin o yıllarını ?En güzel zamanlarını nereye gömdün ? O yılları yaşadın mı yaşamadın mı? Bak dostum, diyorsun kendine, bak artık toprak soğumaya başladı. Birkaç yıl daha geçecek ve sonra koltuk değneklerine dayanmış titreyen İhtiyarlık, ondan sonraysa sefalet ve terk edilmişlik gelecek. O Düşler dünyası beyazla örtülecek,donacak hayallerin solacak ve sararmış yapraklar gibi düşüp gidecek.
Hayata değmeyelim asla, parmak uçlarımızla bile. Düşüncede bile sevmeyelim. Düşte bile olsa,.. .. Marazın ustası olarak, yanılgıdan kurtulma sanatını başkalarına öğretebilecek kadar ilerletelim işi. Hayata olan merakımızla, yeni ya da güzel bir şey keşfetmeyeceğimizi bilerek, peşinen bunun yorgunluğunu duyarak, bütün duvarların ardını gözetleyelim. Umutsuzluğu dokuyanlar olarak, sadece kefenler dokuyalım – hiç görmediğimiz düşler için beyaz kefenler, kendimizde öldüğümüz günler için kara kefenler, sadece hayalini kurduğumuz eylemler için kül rengi kefenler..
O aynalarda İnsanlar'ın zihinlerinde içinde bulutların hareket ettiği ve Gölgelerin oluşturduğu o çalkantılıklı birikintilerinde Düşler sürüp gitti ve bütün Martıların çiçeklerin ağaçların kadınların erkeklerin ve beyaz toprağın kendisinin bile ilan ediyormuş gibi göründüğü tuhaf bir imaya iyiliğin Galip geldiği mutluluğun Kalıcı olduğu güvenin hüküm sürdüğü imasına direnmek veya sahip olanı güvene kavuşturacak bir tek keyiflerden ve tanıdık erdemlerden uzak...
Sayfa 136 - İş bankasıKitabı okudu
Çok etkileyici
-Tabii o zaman soruyorsun kendine: Nerede şimdi o hayallerin? Kafanı iki yana sallayıp, “ yıllar nasıl da uçup gidiyor” diyorsun. Yine soruyorsun: Nasıl geçirdin o yıllarını? En güzel zamanlarını nereye gömdün? O yıllarını yaşadın mı yaşamadın mı? Bak dostum, diyorsun kendine, bak artık toprak soğumaya başladı. Birkaç yıl daha geçecek ve sonra koltuk değneklerine dayanmış titreyen ihtiyarlık, ondan sonraysa sefalet ve terkedilmişlik gelecek. O düşler dünyası beyazla örtülecek donacak, hayallerin solacak ve sararmış yapraklar gibi düşüp gidecek…
Umutsuzluğu dokuyanlar olarak, sadece kefenler dokuyalım – hiç görmediğimiz düşler için beyaz kefenler, kendimizde öldüğümüz günler için kara kefenler, sadece hayalini kurduğumuz eylemler için kül rengi kefenler, yararsız duygularımız için imparatorların mor renginde kefenler.
934 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.