Duygu yüklü, harika bir kitap okudum. Bir süre de etkisinden çıkamayacağıma eminim. Albino olduğu için ailesi tarafından 9 yıl boyunca tavan arasında tutulan sonra da gözü dönmüş annesi tarafından bir sirke satılan Lily'nin hikayesi baştan sona yürek burkucuydu. Yıllar sonra aynı Lily gibi Blackwood Çiftliği'nde büyüyen Julia'nın geçmişiyle yüzleşmesi ise kesinlikle çok şaşırtıcıydı. Hayvan sevgisi, dostluk, aşk, nefret, sadakat, mutluluk, mutsuzluk... O kadar çok duygu var ki kitapta... Her sayfasında başka bir duyguyu hissediyorsunuz. İlk sayfasından son sayfasına kadar okuyucuyu içine çeken, yüzde yüz tavsiye kitaptır.
Kitap Albino Lilly"nin tavan arasından sirke uzanan yaşamını anlatırken her cümlesiyle okura İnsanları dış görünüşleriyle yargılamanın korkunçluğunu gösteriyor.
Diğer bir karakter olan Julia'nın Yaşadıklarını okurken ise sevgisiz büyüyen çocukların kırık kalplerine tanık oluyoruz.
Tatlı fil Pepper'e yapılan kötülükleri okurken hayvanların incitilmediği bir dünya diledim.
Sade cümlelerle yazılmış, insanlara farkındalık kazandırmayı amaçlayan bu güzel kitap okunmaya değer.
Julia yüzeysel sohbetlerden hiç hoşlanmazdı, bu yüzden Fletcher'in hava ya da manzara hakkında yorum yapmaması onu memnun etmişti. Hayat yağmurun yetersizliği ya da en son dedikodular hakkında konuşulmayacak kadar büyük, kısa ve önemliydi. Genç kız, insanların kendileri ya da başkaları hakkında ne hissettiğini öğrenmeyi tecih ederdi. Onları neyin mutlu ettiğini,neyin derinden üzdüğünü bilmek istiyor, geçmişlerini,bugüne nasıl geldiklerini, anne baba ve kardeşleriyle ilişkilerini öğrenmek istiyordu.
Genç kız, kendini eleştirdiği yıllar boyunca neden bu kadar sevgisiz hissettiğini anlamaya çalışmıştı. Ailesi neden ondan bir şeyler saklıyor gibiydi? Hafızasının derinliklerinde üzeri sisli bazı anılar vardı.