"...Ne yalan söyleyeyim, kentin uzak bir semtinde oturuyorum. Yürürken bir yandan da şarkı söylüyordum, çünkü mutlu olduğum zamanlar kendi kendime bir şeyler mırıldanırım. Hiçbir dostu, arkadaşı olmayan, sevinçli anlarında sevincini kimselerle paylaşamayan herkes aynı şeyi yapmaz mı?"
Aziz Nastenka, ben şimdi, yedi mühürlü çekmecede bin yıl hapisten sonra özgürlüğe kavuşan Süleyman Peygamberin ruhu gibiyim. Biz upuzun bir özlemden sonra –çünkü ben sizi çoktandır tanıyordum– birbirimize kavuştuk.