Gecenin beyaz karların üzerine çökmesini düşünüyordu. Gece ve kar; yani siyah ve beyaz... Türk ile Rus, ölüm ve yaşamak kadar birbirine zıt şeylerdi...
Derler ki, can almaya gelirken, çeşitli kılıklarda zuhur edermiş Azrail. O aralık gecesi, Palandöken Dağları'nda, beyazlar giyinmiş gelin gibiydi ölüm. Hinzır ve arsız bir gelin gibiydi. Doymuyordu, doymak bilmiyordu. Gencecik erlerin hepsini birden istiyordu koynuna. Bizim alayda, hepimizi aldı da, ancak birkaçımız kurtulabildi elinden. Dimyatlı Musa Çavuş, Üzümdereli İsmail, Hacıların Hasso, bir de ben kurtarabildik paçayı! Bizi neden almak istemedi, orasını bilemem. Hasso'nun donmuş ayaklarından hayır gelmedi bir daha. Diz altından kestiler bacaklarını. Musa Çavuş aklını yitirdi. İsmail'den hiç haber alamadım. Ben sadece iki parmağımı kaybettim o gece, böbreğimi yaraladım, ciğerimi üşüttüm, bir de soba düşkünü oldum, kaldım. Ucuz atlattın, dediler Doğrudur, yamaçlara her kar düştüğünde usumda canlanan o korkunç gecenin hatırasını yeni baştan yaşamanın ve yaz kış hep üşümenin dışında, ucuz atlattım ben. Şimdi, böbreklerimde sancım, gecelerimde kabuslarımla, eksik parmaklarımla, aldığım her nefeste, sabırla hesap soracağım günü beklemekteyim. O gün geldiğin de, iki cümle yakasına yapışacağam Enver'in ve ona Sarıkamış seyrüseferinde, dağlarda donarak ölen doksan bin askerin hesabını soracağam. Yakında. Çok yakında.Ben de nihayet beyaz kelebekler gibi uçuşup, benden çook önce donup giden arkadaşlarımın yanına vardığımda.
Sayfa 114Kitabı okudu
Reklam
Uyumak, ölmeye yatmak demekti Sarıkamış'ta. Askerlerin böyle yüzükoyun karın üzerine yan yana uzandıklarında, uyumamak için sürekli birbirlerini dürtükledikleri, lafa tuttukları günleri, geceleri hatırladı Kemal. Kar altında uykuya dalmak, dünyanın en güzel, en tatlı, en keyifli ölümüydü. Acısız, sızısızdı. Sessiz sedasızdı. Kendini uykuya çabuk bırakana, beyaz bir kedi gibi, yumuşacık gelir, incitmeden alırdı canı. Uykuya direnenin karşısına ise gelinliğini giymiş, duvağını takmış, dünya güzeli bir kız suretinde belirirdi bembeyaz ölüm. El ederdi, göz kırpardı, duvağını aralar muhteşem kara gözlerini, eteğini kaldırır, diri bacaklarını; yakasını indiririr, dolgun memelerini gösterirdi. Karşı koyamaz, şehvetle koşarlardı gencecik canlar bu beyaz gelinin kollarına. Uyumamayı becerebilmek kafa tutmaktı, direnmekti beyaz ölüme.
Sayfa 110Kitabı okudu
Bir ara açtığım ama kullanmadığım blog sayfamdan
Çoğunu okumadım sağdan soldan derledim: Aşkın Şehidi - Ahmet TURGUT (Bozkırın Sırrı Türk Peygamber romanını öneririm) Aşkın Elçisi - Ahmet TURGUT Aşkın Secdesi - Ahmet TURGUT
Uyumak, ölmeye yatmak demekti Sarıkamış'ta. Askerlerin böyle yüzükoyun karın üzerine yan yana uzandıklarında, uyumamak için sürekli birbirlerini dürtükledikleri, lafa tuttukları günleri, geceleri hatırladı Kemal. Kar altında uykuya dalmak, dünyanın en güzel, en tatlı, en keyifli ölümüydü. Acısız, sızısızdı. Sessiz sedasızdı. Kendini uykuya çabuk bırakana, beyaz bir kedi gibi, yumuşacık gelir, incitmeden alırdı canı. Uykuya direnenin karşısına ise gelinliğini giymiş, duvağını takmış, dünya güzeli bir kız suretinde belirirdi bembeyaz ölüm.
Sayfa 141 - Everest (mini)Kitabı okudu
Enver Paşa'nın Şehadeti
Bayram namazını kılmış ve cemaatten ayrılmak üzere idi ki , uzak olmayan bir yerlerden olmayan bir yerlerden gelen silâh seslerini işitti... "Ruslar baskın yaptı!" diye haykırdı, beyaz atına atlayıp silâh seslerini işittiği tarafa doğru dörtnala gitmeye başladı... Geride kalanlar da hemen atlarına bindiler ve hayvanlarını
Reklam
Kar beyazdır ölüm Sarıkamış'ta...
Uyumak, ölmeye yatmak demekti Sarıkamış'ta. Askerlerin böyle yüzükoyun karın üzerine yan yana uzandıklarında, uyumamak için sürekli birbirlerini dürtükledikleri, lafa tuttukları günleri, geceleri hatırladı Kemal. Kar altında uykuya dalmak, dünyanın en güzel, en tatlı, en keyifli ölümüydü. Acısız, sızısızdı. Sessiz sedasızdı. Kendini uykuya çabuk bırakana, beyaz bir kedi gibi, yumuşacık gelir, incitmeden alırdı canı. Uykuya direnenin karşısına ise gelinliğini giymiş, duvağını takmış, dünya güzeli bir kız suretinde belirirdi bembeyaz ölüm. El ederdi, göz kırpardı, duvağını aralar muhteşem kara gözlerini, eteğini kaldırır, diri bacaklarını; yakasını indiririr, dolgun memelerini gösterirdi. Karşı koyamaz, şehvetle koşarlardı gencecik canlar bu beyaz gelinin kollarına.
Sayfa 110Kitabı okudu
96 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 saatte okudu
Zaman buldukça okumaya çalıştığım bu kalite kokan dergimize yine hız kesmeden devam ediyoruz. Son sayısını -şimdilik- ele geçiremesem de uzun zaman beklemenin meyvesini yiyorum diyebilirim. O kadar hayranlıkla okuyorum ve hatta seyrediyorum ki dergiyi, keşke daha sık okuyabilsem diyorum. Savaş tarihi okurlarının adeta sevgilisi haline gelen
History of War - 3. Sayı
History of War - 3. SayıHistory of War Türkiye · Doğan Burda Dergi Yayıncılık · 202265 okunma
Sarıkamış Dramı- 5
Akşama kadar durmadan yürüdüler. Soğuk usturadan da keskindi. Derin nefes alanın ciğeri yanıyordu. Soğuktan delirenler vardı. Duran donuyordu. Durmak gerekince oldukları yerde zıplamak, sıçramak zorundaydılar. Gücü tükenen yolun kıyısına çekiliyor ve donma öncesi yaşanan tatlı uyuşma içinde buz kesilip kalıyordu. Aç kurt sürüleri yolda kalanları parçalamak için birlikleri izlemekteydi. Son tepeyi aşınca Sarıkamış görünecekti. Rus ileri karakollarını güçlerinin son kırıntısıyla geri atıp tepeyi ele geçirdiler. "Aaaaaah!" Sarıkamış haritada gösterildiği gibi tepenin hemen arkasında değildi. Taa ilerde, ufukta, 10 km. uzaktaydı. Arada bembeyaz, ölüm kadar soğuk, hain bir boşluk vardı. Türklerin geçilmez sanılan dağ yollarından çıkıp geliyor olması Rusları korkutmuş, bu korku Rus Çarı II. Nicola'ya kadar yayılmıştı. Büyük bir telaş içinde Sarıkamış'a asker yetiştirmek için çırpınıyorlardı. Allahüekber Dağını aşan 10. Kolordu da çıkageldi. İki kolordu tıpkı planlandığı gibi Sarıkamış önünde buluştular. Ruslar paniklemişlerdi. Oysa paniklemeleri gereksizdi. Yola 75.000 kişi olarak çıkan kuşatma kolunun toplam varlığı, birkaç bin kişiye düşmüştü. Doğu Ordusunun iki kolordusu, ciddi bir savaş görmeden, dağ yollarında eriyip bitmiş, çocuklarının çok büyük bölümünü beyaz ölüme ve kurt sürülerine teslim etmişti. Son bir parlayışla bir avuç kahraman Sarıkamış'a girmeyi başardı. Bunlar da Sarıkamış'ın sokaklarında dövüşe dövüşe bittiler. Sarıkamış hareketi sona ermişti.
Sayfa 95 - Bilgi YayıneviKitabı okudu
Uyumak, ölmeye yatmak demekti Sarıkamış'ta, askerlerin böyle yüzükoyun karın üzerine yan yana uzandıklarında, uyumamak için sürekli birbirlerini dürtükledikleri, lafa tuttukları günleri, geceleri hatırladı Kemal. Kar altında uykuya dalmak, dünyanın en güzel, en tatlı, en keyifli ölümüydü. Acısız, sızısızdı. Sessiz sedasızdı. Kendini uykuya çabuk bırakana, beyaz bir kedi gibi, yumuşacık gelir, incitmeden alırdı canı. Uykuya direnenin karşısına ise gelinliğini giymiş, duvağını takmış, dünya güzeli bir kız suretinde belirirdi bembeyaz ölüm, El ederdi, göz kırpardı, duvağını aralar muhteşem kara gözlerini, eteğini kaldırır, diri bacaklarını; yakasını indiririr, dolgun memelerini gösterirdi. Karşı koyamaz, şehvetle koşarlardı gencecik canlar bu beyaz gelinin kollarına.
Sayfa 110Kitabı okudu
Reklam
“ Enver Paşa Köprüköy’e gelir gelmez saldırının emrini hazırlamaya başlamıştır. Enver Paşa’nın yanında yalnız alman subaylar bulunmaktaydı. Emri Alman yarbay Feldman hazırladı, General Bonsart von Schellendorf’un onayını da aldıktan sonra Enver Paşa’ya sundu. İşte Tarihi Sarıkamış Harekatı’nın başlama emri. 19 Aralık 1914 Saat 22:00”
Sarıkamış kar altında Mehmedim karlar altında Yüreğinde sevdiceği Memleketi kor altında Anama demeğin sakın Tüfengi omzuma takın Bu yüreği benden sökün Yatamam toprak altında Son bir nefes Mehmet dayan Zalim uyku gel de uyan Ölüm beyaz bir kar melek Tahammülüm zor altında ~Sarıkamış Türküsü~
Sarıkamış'da Beyaz Ölüm.. Rahmetle, minnetle...
Kar altında uykuya dalmak, dünyanın en güzel, en tatlı, en keyifli ölümüydü. Acısız, sızısızdı. Sessiz sedasızdı.
Sayfa 141 - Everest yayınlarıKitabı okudu
... Sarıkamış 'ta... Kar altında uykuya dalmak , dünyanın en güzel, en tatlı , en keyifli ölümüydü.Acısız , sızısızdı.Sessiz sedasız. Kendini uykuya çabuk bırakana , beyaz bir kedi gibi yumuşacık gelir , incitmeden alırdı canı.Uykuya direnin karşısında ise gelinliğini giymiş , duvağını takmış, dünya güzeli bir kız suretinde belirirdi beyaz ölüm...
Buz kesti
Sarıkamış'a Kış kara kıştı, Öyle zemheri, öyle soğuktu ki Ayaz Sarıkamış'tı Özlemlerim solmuştu Acılarımız, dualarımız, çığlıklarımız Buz tutmuştu dört bir yanım
Sayfa 92 - A Z yayınlarıKitabı okudu
46 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.