Bir tarafta koşuşan çocuklar, bir tarafta uçuşan kuşlar ve karşısında kocaman bir saat kulesi... Şu an içinde bulunduğu manzara sanatsal bir dram sahnesi olmaya çok müsaitti. Tanrının yukarılardan bir yerlerden bu anın siyah beyaz bir fotoğrafını çekmekte olabileceğini düşündü. Saat kulesi zamanı gösteriyordu. Uçabilen ama ekmeklerini buradan elde ettikleri için asla uzaklara gitmeyi akıl edemeyen kuşlarsa dışında ne kadar özgür yaşıyormuş gibi gözükse de içinde hapis olduğu dünyayı... Çocuklara baktığındaysa cevabını asla bilemeyeceği soruları sorarken buluyordu kendisini.
Göçmen kuşlar kaf dağına gider mi târümâr olanlar kıyâm eder mi
Sayfa 9 - TimaşKitabı okudu
Reklam
Bazı ruhlar doğuştan yaralıydı.
Sayfa 206Kitabı okudu
molada sinanın rüyası bir seda var bir ses bir sessiz ses cimri güç diyor bana yumulu yürek ve uyanamıyorum bir türlü uyanamıyorum
Teknenin Ölümü
Kara yakındı önce, hem çok yakın, Elimi uzatsam tutardı. Yıldızsız teknemdi inip çıkan gece, Kurumuş gece, kum, kömür, arduvaz... Kara yakındı önce, hem çok yakın, Denizleyin inip çıkan önümde Bir tanrının atardamarı. Açtım, yorgundum ama uykum yoktu. Günlerce yekesiz yelkensiz Ne de çok kuş takılmıştı ardımıza, Ne çok harman gördüm köpükten
'' Bazı ruhlar doğuştan yaralıydı. Nefes alırken ağlaması, durup dururken bir yere ruhunu siyah derin boşluğuna teslim etmesi, sessiz sakin ve yorgun bir kişiliğe sahip olması için herhangi bir olay yaşaması gerekmezdi.... Çünkü bazı ruhların külleri uçuşurdu kırık kalplerinden yeryüzüne sızan rüzgarlarda, kirpiklerine kadar acırlardı ama gıkını çıkarmazlardı.''
Sayfa 206Kitabı okudu
Reklam
1.000 öğeden 591 ile 600 arasındakiler gösteriliyor.