Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Aşkı Vuslat Medreseli

Aşkı Vuslat Medreseli
@beyazhayallim
Sıkı Okur
# Sevdiğini beklemek bir iman teslimiyetidir. # 09.09.2017 # 01.12.2003 # 19.09.2013 # Başına gelenlere sabret.
Dünyayı ve ondaki mahlûkâtı mana-yı harfiyle sev. Mana-yı ismiyle sevme. "Ne kadar güzel yapılmış" de. "Ne kadar güzeldir." deme. Ve kalbin bâtınına, başka muhabbetlerin girmesine meydan verme. Çünkü bâtın-ı kalb, âyine-i Samed'dir ve O'na mahsustur. اَللّٰهُمَّ ارْزُقْنَا حُبَّكَ وَ حُبَّ مَا يُقَرِّبُنَا اِلَيْكَ de. Hanımlar Rehberi
Sayfa 82 - RnkKitabı okuyor
Reklam
Cenâb-ı Hakk'ın nurani esmâlarının en lâtif, güzel nakışlarının sahifesi ve Sâni-i Hakîm'in antika san'atının en müzeyyen ve şa'şaalı bir meşher-i san'atı olduğu cihetiyle mütefekkirâne sevmek, Cenâb-ı Hakk'ın esmâsını sevmektir. Hanımlar Rehberi
Sayfa 81 - RnkKitabı okuyor
Cenâb-ı Hakk'ın insana ve sana verdiği en kıymettâr ve hayât-ı bâkiyeyi kazandıracak bir sermaye ve bir define ve bâki kemâlâtın cihâzâtını câmî bir hazine cihetiyle onu sevmek, muhafaza etmek, Cenâb-ı Hakk'ın hizmetinde istihdam etmek, yine o muhabbet bir cihette Mâbud'a aittir. Hanımlar Rehberi
Sayfa 81 - RnkKitabı okuyor

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Refika-i hayatını, rahmet-i İlâhiye'nin munis, lâtif bir hediyesi olduğu cihetiyle sev ve muhabbet et. Fakat çabuk bozulan hüsn-ü suretine muhabbetini bağlama. Belki kadının en câzibedar, en tatlı güzelliği, kadınlığa mahsus bir letafet ve nezaket içindeki hüsn-ü sîretidir. Ve en kıymettar ve en şirin cemâli ise; ulvî, ciddî, samimî, nurânî şefkatidir. Şu cemâl-i şefkat ve hüsn-ü sîret, âhir hayata kadar devam eder, ziyadeleşir. Ve o zaîfe ve lâtîfe mahlukun hukuk-u hürmeti, o muhabbetle muhafaza edilir. Yoksa, hüsn-ü suretin zevâliyle, en muhtaç olduğu bir zamanda bîçare hakkını kaybeder. Hanımlar Rehberi
Sayfa 80 - RnkKitabı okuyor
Kur'ân'ın nazarında valideynin hukukları ne kadar ehemmiyetli ve ukukları ne derece çirkin olduğunu gösterir. Madem peder, kimseyi değil; yalnız veledinin kendinden daha ziyade iyi olmasını ister. Ona mukabil veled dahi, pedere karşı hak dava edemez. Demek valideyn ve veled ortasında fıtraten sebeb-i münâkaşa yok. Zira münâkaşa, ya gıpta ve hasetten gelir. Pederde oğluna karşı o yok. Veya münâkaşa, haksızlıktan gelir. Veledin hakkı yoktur ki, pederine karşı hak dava etsin. Pederini haksız görse de, ona isyan edemez. Demek pederine isyan eden ve onu rencide eden, insan bozması bir canavardır. Hanımlar Rehberi
Sayfa 79 - RnkKitabı okuyor
Reklam
بسم الله الرحمن الرحيم اِمَّا يَبْلُغَنَّ عِنْدَكَ الْكِبَرَ اَحَدُهُمَا اَوْ كِلاَهُمَا فَلاَ تَقُلْ لَهُمَا اُفٍّ "Onlardan biri veya her ikisi senin yanında ihtiyarlık çağına erişecek olursa, sakın onlara ‘Öf' bile deme." İsrâ Sûresi, 17:23.
Sayfa 79 - RnkKitabı okuyor
"Ehl-i dalâletin ölmesiyle, semâvât ve zemin, onların üstünde ağlamıyorlar." Hanımlar Rehberi
Sayfa 76 - RnkKitabı okuyor
بسم الله الرحمن الرحيم لَقَدْ خَلَقْنَا اْلاِنْسَانَ فٖٓى اَحْسَنِ تَقْوٖيمٍ ٭ ثُمَّ رَدَدْنَاهُ اَسْفَلَ سَافِلٖينَ ٭ اِلاَّ الَّذٖينَ اٰمَنُوا وَ عَمِلُوا الصَّالِحَاتِ "And olsun ki, Biz insanı en güzel bir şekilde yarattık. Sonra da onu en aşağı seviyeye indirdik-ancak iman eden ve güzel işler yapanlar müstesna." Tîn Sûresi, 95:4-6.
Sayfa 75 - RnkKitabı okuyor
"Ey insan! O'nun esmâ ve sıfâtına ait istidâd-ı muhabbetini, sâir bekasız mevcûdâta verme, faydasız mahlûkâta dağıtma. Çünkü, âsâr ve mahlûkat fânidirler. Fakat o âsârda ve o masnûâtta nakışları, cilveleri görünen Esmâ-i Hüsnâ bâkidirler, dâimîdirler. Ve esmâ ve sıfâtın herbirisinde binler merâtib-i ihsân ve cemâl ve binler tabakât-ı kemâl ve muhabbet var. Sen yalnız Rahmân ismine bak ki: Cennet bir cilvesi ve saâdet-i ebediye bir lem'ası ve dünyadaki bütün rızk ve nîmet bir katresidir." Hanımlar Rehberi
Sayfa 75 - RnkKitabı okuyor
Bir padişahın müstakîm bir memuru, onun dâire-i memleketinde, hem her vilayetin hududlarından suhûletle ve tayyare, gemi, şimendifer gibi süratli vasıta-i seyahatle gezer, geçer. Öyle de: Sultan-ı Ezelî'ye îman ile intisap eden ve amel-i sâlih ile itaat eden bir insan, şu misafirhane-i dünya menzillerinden ve âlem-i berzah ve âlem-i mahşer dâirelerinden ve hâkeza kabirden sonraki bütün âlemlerin geniş hudutlarından berk ve burak sür'atinde geçer; tâ saâdet-i ebediyeyi bulur. Ve şu hakikatı kat'î isbat eder ve asfiyâ ve evliyâya gösterir. Hanımlar Rehberi
Sayfa 74 - RnkKitabı okuyor
Reklam
Sultan-ı Ezel ve Ebed olan Zât-ı Zülcelâl'i tanıttırmakla, insanı ona bir memur abd ve bir vazifedar misafir vaziyetini verir. Hem dünya misafirhanesinde, hem berzahî ve uhrevî menzillerde kemâl-i rahatla seyahatini temin eder. Hanımlar Rehberi
Sayfa 73 - RnkKitabı okuyor
beşerin uzun ve fırtınalı ve dağdağalı olan ebed tarafındaki yolculuğunu gayet derecede teshil eder ve kolaylaştırır. Bin, belki elli bin senelik mesafeyi bir günde kestirecek vesâiti gösterir. Hanımlar Rehberi
Sayfa 73 - RnkKitabı okuyor
Dalâletin yolunda sâbıkan beyan edildiği gibi esfel-i safilîne insanı öyle bir sukut ettiriyor ki; hiçbir medeniyet, hiçbir felsefe ona çare bulamadıkları ve o derin zulümât kuyusundan hiçbir terakkiyât-ı beşeriye, hiçbir kemâlât-ı fenniye insanı çıkaramadığı halde, Kur'ân-ı Hakîm îman ve amel-i sâlih ile o esfel-i sâfilîne sukuttan, insanı a'lâ-yı illiyyîne çıkarır ve delail-i kat'iyye ile çıkarmasını isbat ediyor ve o derin kuyuyu terakkiyât-ı mâneviyenin basamaklarıyla ve tekemmülât-ı ruhiyenin cihazatıyla dolduruyor. Hanımlar Rehberi
Sayfa 73 - RnkKitabı okuyor
Madem meşru dâire; ruh ve kalb ve nefsin bütün lezzetlerine, safâlarına, keyiflerine kâfidir. Gayr-ı meşru daireye girme. Çünkü o dâiredeki bir lezzetin bazen bin elemi var. Hem hakikî ve dâimî lezzet olan iltifatât-ı Rahmâniye'yi kaybetmeğe sebeptir." Hanımlar Rehberi
Sayfa 72 - RnkKitabı okuyor
Rahmân-ı Rahîm'in iltifatatı, zevâlsiz hakikî lezzetlerdir. Elemler ise sevap cihetiyle mânevî lezzet yetiştiriyor. Hanımlar Rehberi
Sayfa 72 - RnkKitabı okuyor
1.405 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.