88. Ömrü hapiste geçen bir kişi, belki oraya alışır ve hapsin sıkıntılarından pek etkilenmez. Amma dışarıdaki geniş ve hür bir hayata alışan kişi hapse dayanamaz. Girse bile hemen çıkmak için çareler arar ve onlara sarılır. Kurtulunca bir daha oraya girmemek için gayret eder. Aynen öyle de; nefsin isteklerini yerine getirmekle ömrünü geçirenler belki bundaki sıkıntılara alışmışlardır ve hayatı 'hep öyledir' sanırlar. Amma, kalp ve ruhun dairesini bilenler bazen nefsin eline düşseler bile buna dayanamazlar. Nefse binmeye alışık olan onu sırtında taşıyamaz. Kurtuluş yollarını ararlar, bulurlar ve gerekeni yaparlar ve bu onlara zor gelmez. Çünkü bu zahmet, nefsi taşımaktan gelen zahmetin yanında hiç kalır.
87. Küçük bir kâinat olan insanda ene, büvücudunu hem de kâinatı Cenab-ı Hakk'a vermekle mükellefsin.vücudunu hem de kâinatı Cenab-ı Hakk'a ver- mekle mükellefsin.
86. Her yerin kendine göre sekenesi (sakinleri) vardır. (Okulun sekenesi öğrenciler, hastanenin sekenesi hastalar, denizin sekenesi balıklar, caminin sekenesi cemaat, meyhanenin sekenesi sarhoşlardır vs.) Sen, kendin nerenin sekenesi olduğuna bak!
84. Nefsin sıkıntıya girmesini istemezsen ruhun sıkıntıya girer. Ruhun rahatını istersen nefsin sıkıntıya girer. Ancak, nefsin sıkıntısı ruhun sıkıntısına nispeten hiç hükmündedir. Hem nefsin rahatlığı az ve geçicidir. Ruha yüklediği elem ise devamlıdır.
***
83. Nimetlerden meşru dairede, ihtiyaç miktarı istifade edilirse tamamı lezzet olur. İhtiyaç miktarını aşarsa nefis hesabına olur. Bu durumda cüz-i bir lezzet kalır; o'da çok elemli olur.
***
78. Bir kişinin şahs-ı manevisi; hâl, söz ve fiillerinden meydana gelir. Bir kişinin veya bir şeyin ismi anılınca akla gelen şey onun şahs-ı manevisidir.
***
76. Sabah namazından sonra yatılan gün ile yatılmayan gün; hem maddi olarak, hem de manevi olarak tamamen birbirinden farklıdır.
***77. Küfür: nihayetsiz ilim, irade, hikmet ve kudretle yaratılan Cenab-ı Hakk'ın eserlerini akılsız, şuursuz, ilimsiz, kör, sağır tabiata vermek demektir. Puta tapmak bu mananın teces- süm etmiş şeklidir. Bunun için, küfrün olduğu her yerde ve her zamanda puta tapmak olagelmiştir. Ehl-i iman ise; her şeyi Cenab-ı Hakk'a verir. Namaz da bu mananın tecessüm etmiş şeklidir. Demek oluyor ki; mü'minler namaz kılar, kâfirler puta tapar.
***
75. Her şeyin ve her yolun kendine göre bir cazibesi vardır. Sen hangi yola gitmeye karar verirsen, o yolun cazibesi seni alır götürür. Onun için herkes gittiği yoldan memnundur ve o yola gitmeyi kendisi istemiştir.