Gerçek karakterlere yer verilen, öksüz ve engelli çiçekçi kızların hayatını konu alan hüzünlü bir romandı. Bu kızlar daha çok ufakken pazarda çiçek satmaya başlıyorlar, çoğu engelli ve kimsesiz. Bir beyefendi çıkıyor ve bu kızcağızlara Çiçek Evleri yaptırıyor. Yardıma muhtaç kızları sokaktaki pislikten, soğuktan, açlıktan ve tehlikeden çekip bu evlerde yeni bir hayat sunuyor onlara. Şu inceliğe bakar mısınız? Bu evlerde ev anneleri de var, kızlara göz kulak olan. Çiçekçi kızlar çiçek satmayı bırakarak, kendilerine ev açan beyefendinin fabrikasında yapay çiçekler yaparak hayata tutunuyorlar. Öyle başarılı oluyorlar ki bu konuda, dönemin Kraliçesi ziyaretlerine gelerek özel olarak çiçekler bile istiyor bu kızlardan. Bedensel engelin mutluluğa ve umuda hiçbir şekilde engel olamadığını okuyoruz. Bu yaşananların gerçek olması ve kitapta okuduğumuz kızların, kitabın sonunda fotoğraflarını görmek kalbimi öyle bir burktu ki anlatamam. Bir de bu beyefendinin tutmuş olduğu notlar var kitabın sonunda. Bu adamın gerçek olduğunu bilmek harika bir duyguydu.
Ana konu buyken, bir de diğer kısım var ki beni çok etkiledi; Çiçekçi kızlardan iki kardeş, Flora ve Rosie. Rosie küçük olanı ve Flora'dan başka kimsesi yok. Flora 8, Rosie 4 yaşındayken Rosie kayboluyor. Flora hayatını onu bulmak için adıyor.
Seneler sonra Çiçek Evleri'ne ev annesi olarak giren Tilly çözüyor bu sırrı. Rosie'ye ulaşmak, onu bulmak için Flora'ya söz veriyor. Rosie'yi ararken aslında kendini de arayan Tilly, bakalım aradığı sırlara ulaşabiliyor mu?
"insanın korkusu olmalı beyefendi," dedi. "korkmalı insan, ama korkusunun üstesinden gelmeyi de bilmeli. korkusu olmak, korkak olmak değildir. bakın şu kahvede oturan bu insanların hemen hepsi korkaktır. bir korkaklar sürüsünün içinde yaşıyoruz. bu insanların elinden bugünkü işlerini alın, hepsi de bir anda paniğe kapılırlar, dünyaları söner. sanki onlara uygun tek bir iş vardır dünyada, onlar da onu nasıl olduysa bulmuşlardır. aslında o edindikleri işlerini de doğru dürüst yapamazlar ya, neyse, onları işlerinden koparın, ölürler, inanın ölürler, korkudan ölürler, açlıktan ölürler ya da sürünürler."
Kitaba dair ilk inceleme olacaksa insan istiyor ki en özel şekilde olsun belki böylelikle başka incelemelerin ve okurların da yolunu açarız.. Ne kadar güzel olur, özel olur bilemem tabi belki sonunda karar veririz ama. Öncelikle kitabımızın Güray Süngü'nün romanlarından biri olduğunu söyleyelim. Hatta yayınlanan da ilk romanı. Okuduğum diğer