Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Canlar neden bu kadar tatlı beyim? Hiç tatlı olmayan can var mıdır?"
Sayfa 213Kitabı okudu
Reklam
"Bizim köylümüzde akıllı laf neden çok durdur da hiç akıl yoktur beyim."
Sayfa 212Kitabı okudu
Kimse ne çektiklerimizi, burada sıtmanın, sıcağın, sivrisineğin içinde nasıl ölüp ölüp dirildiğimizi, süründüğümüzü kimse bilmiyor. Çekemiyorlar, gözleriyle yiyecekler bizi. Ali Safa Beyin çiftliği diyorlar da başka bir şey demiyorlar, demiyorlar, aaah, demiyorlar. Unutuyorlar, sen adını değiştirip Tayfun Bey olurken, çelik göğsünü Toros kayalıklarında Fransıza siper ederken, düşmanı denize dökerken, kırk kişilik çakmaklı tüfekli çetenle Karboğazında Menil taburunu esir alırken, o günleri unutuyorlar, unutuyorlar aaah... Sen, sürerim sürerim gitmez kadana, Fransız kurşunu geçmez adama derken, canını bir çöp kadar bile nazara almazken, onlar neredeydiler? İki dönüm toprağı sana çok görüyorlar, sen koskoca vatan toprağını kanınla kurtarmışken... Aaah, canınla kurtarmışken... Onlar, bizi çekemeyenler, Fransızlar bu vatanın harimi ismetine yürürken dağlara kaçıyorlar, deliklere giriyorlar, çalıların içine yatıyorlardı... Hepsi, hepsi, hepsi öyleydi. Geçen gün kasabada, Fincancıların kızı gene mi çiftliğe, diye imalı sordu. Gene çiftliğe dedim. Yaaa, gene çiftliğe... Sonra açtım ağzımı yumdum gözümü, kızım kızım, dedim, senin baban Adanada Fransız bayrağı altında Fransız kumandanına göbek atıp, onun önünde kalça kıvırırken, benim Ali, Safa Beyim, koskocaman Tayfun Beyim Fransız askerlerine kurşun atıyordu. Kurşun atıp kan döküyordu. İki dönümlük toprağı çok mu görüyorsunuz bir İstiklal kahramanına, bir Tayfun Beye? Kızım kızım... Bir sustu, o kadar hanımın içinde kuyruğunu, o kocaman bacaklarının arasına kıstırıp bir dişi köpek gibi gitti. İyi yapmış mıyım?"
Sayfa 312Kitabı okudu
Karamazof Kardeşler’de de bir rüya sahnesi vardır. Dimitri, babasının öldürülmesinden sonra, kent dışında bir evde bir baskınla yakalanır ve babasını öldürmekle itham edilir. Müfettişlerin sorgulamaları esnasında, bir ara uyur ve bir rüya görür. Rüyasında, bir troyka ile Sibirya çöllerinde bir uçtan bir uca koşuştururken, kulağına ağlayan bebelerin sesi gelir. Arabacıya bu bebeklerin niçin ağladığını sorar. Katıksız bir mujik olan arabacı: “Bebekler ağlar beyim!” diye cevap verir. Ve Dimitri rüyasından uyanır... Bazı eylemlerin mesajı kendinden ibarettir. Ama onun kendinden ibaret oluşu onun aynı zamanda bir metafor (istiare) olmasına engel teşkil etmez. (...) Bu bebeklerin ağlamasına bir anlam yüklemek üzere ağlayan bebeğin kim olduğunu öğrenmeye çalışmak abes olur...
"Arabacı oraya, çek!" Öylesine sabırsızlanmıştım ki arabacının ensesine bir tane yumruk vurdum. Arabacı, "Ne oluyor beyim, neden vuruyorsun?" diye bağırdı.
Reklam
“Şunu bil beyim: Zayıf insan tek başına yaşayamaz! Ona her şeyi ver, hepsini sana geri getirir, çarlık topraklarının yarısını ver, bak gör bir şey yapabilir mi sence yapabilir mi? Pabuca sığacak kadar küçülür, saklanır. Özgürlük ver, paket yapar geri getirir. Özgürlük, akılsız yüreğe göre değildir!”
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.