"Bazen koca bir balık yakalarsın beyim, tam sandala çekerken göz göze gelirsin mübarek hayvanla, sana öyle acıklı bakar ki kıyamazsın, denize salarsın."
-peki ne öğretiyor size?
- öyle bir şey öğretiyorki beyim, bizim anladığımıza göre, altın bir çekmece alıp içinde bakır meteliklerimizi saklamalıymışız...
"...kâğıt parçasına, iş olsun diye bir şeyler karalayacak olsam:
'Yazı yazmanız yasaktır beyim!' diye hemen üstüme atılıyorlardı.
Ben de, bu zavallıları dinledikçe, hallerine baktıkça, uğrunda savaştığım hakikatlere daha çok inanıyor, ahmaklığın, geriliğin ve namussuzluğun bir gün nasıl olsa yenileceğine daha çok güveniyordum. Yalnız, zayıf olmamak ve dövüşmekten yılmamak lazımdı."
Kamyon biraz uzakta durmuştu evden. Şöför, daha ileri gidemem bu bozuk yolda beyim, demişti. Bense çok ileri gitmiştim albayım. Evlenmeğe karar vermiştim.
Beyim diyor, bizim yolumuz, köprümüz, Çeşmemiz yok; kitaplığı ne yapacağız? Anlatıyorum ona: eğer kitaplığınız olursa, yolunuz, çeşmeniz, köprünüz de olur!
"İyi bir ev kadınının bilmesi gereken her şeyi biliyor; ama hep bir bitki gibi yaşadı. Bilgisizlik, beyim, en az bilim kadar kutsal bir şeydir; bilimle bilgisizlik varlıklar için iki yaşam tarzıdır; her ikisi de ruhu kefen gibi sarıp korur..."
Sayfa 85 - YKY, 5. Baskı: İstanbul, Mart 2022Kitabı okudu
Bir arkadaşım, hem de bir vilayet merkezindeki büyük bir otelde kalıyormuş. Yatak çarşafının değiştirilmesini istemiş de, "Beyim, daha geçen hafta değiştirdik, temizdir, anca üç kişi yattı..." demişler.
"Ne halt edelim Hacı, zamparalık bize Peygamberimizden miras. Mübarek de karı dedin mi şuraya yatar da ölürmüş."
"Tövbe de beyim, günah!”
“Ölürmüş. On üç karısı varmış. Hazreti Ayşe Ana'mızı, kendisine yemek getirdiği sırada kucağına çekmiş de öpüvermiş. O sıra Ayşe kaç yaşında bakalım. Yedi yaşında..."
"Tövbe de... Vallaha dinden çıkıyorsun."
"Merak etme, çıkmam... Yapan çıkmamış da, ben mi çıkacağım?