Mevlana Celaleddin-i Rumi
Mevlana Celaleddin-i Rumi
Mevlana bu mübarek Kadir Gecesi için ne güzel beyit yazmış: “Ey kardeşim bir gececik de uyumasan ne olur? Mum gibi uyanık olsan, kıvılcım gibi diri olsan ne olur? Gök kapıları geceleyin açılır, bahtlar gece uyanır. Sen de ay gibi uyuma da talih yıldızın parlasın, güzelleşsin. Sen göklere mensup bir kişi isen, elbette o âleme özlemin vardır. Bu kirli dünyada gökyüzünden uzak kalamazsın; yücelerden başla bir yerde yatıp uyuyamazsın ki! Geceleyin yürü ki, yollar geceleyin alınır; menzillere geceleyin varılır. Eğer sen O eşsiz padişahı istiyorsan, O’nun yoluna koyulmak için sefere çıkmışsan bu sefer de uyuma. İyi insanlar, Allah’ın merhameti ve sevgisinin gölgesinde uyurlar. Ey kardeş bunu anla da, sakın başka yerde uyuma.”
Kaç yıl önceydi hatırlamıyorum. Kaç sorusu anlamsız kalıyor şu anda. Sayısal olarak bir geri dönüş değil çünkü anlatmak istediğim. Ne yılın önemi var, ne aradan geçen zamanın ne de kaç sorusunun. Marmara İlahiyata teravihe gidiyordum yine. Bir bahar yağmuru vardı, ıhlamur ağaçlarının altından geçiyordum. Dalların altında gizlenen baygın ıhlamur
Reklam
Çeşm-i insâf gibi kâmile mîzân olmaz. Kişi noksanını bilmek gibi irfân olmaz. Tâlib Yaratılışa ve olaylara ölçü ile adaletle bakmaktan daha büyük olgunluk olamaz; Kişinin başkasının noksanını görmek yerine, kendi noksanını görmesinden daha ileri irfan olamaz. Mîzân: Terazi, ölçü, tartı Noksan: Eksik Çeşm-i insâf: Merhamet ve adaletle bakmak #beyit @osmanlicasozler
"Öldüğüm gün, tabutunu omuzlar üzerinde gördüğün zaman, bende bu cihanın derdi var sanma. Bana ağlama, vah vah deme. Şeytanın tuzağına düşersen, vah demenin sırası o vakittir. Cenazemi gördüğünde, ayrılık deme. Beni mezara koyduklarında, elveda deme. Mezar cennet kapısının perdesidir. Batmayı gördün ya, doğmayı da seyret. Güneş ile aya, batmadan ne ziyan gelir? Sana, batma görünür ama o aslında doğmaya hazırlıktır. Mezar ise hapishane gibi görünür ama aslında canın hapisten kurtuluşudur..."🕊️ 📜 Mevlana, "Divan-ı Kebir'den Seçmeler", C 2, 911. Beyit.
İbadet Çalışmaya Mâni Değildir
Allâhü Teâlâ, Tâhâ Sûresi’nin 132. âyet-i kerîmesinde -meâlen-: “...Biz, senden rızık istemiyoruz, seni, biz rızıklandırırız...” buyuruyor. Bu âyet-i kerîme şöyle tefsir edilmiştir: Habibim ve ey kullarım! Ben, sizden rızık istemiyorum. İnsanlar, kendi kölelerini çalıştırarak onların vasıtalarıyla servete, geçimlerini temine nâil olmak isterler.
Ağlayın su yükselsin Belki kurtulur gemi
Ne yazsam eksik kalacaktı. Ne yazsam burada eğreti duracaktı.. birşeyler yazmadım, yazamadım. Ruhum kaç zamandır yerinde değil. Bu adeta yok gibi yaşamak,hayatı yeniden etraflıca sorgulamak. Ne hissediyorum diye içime dönünce gördüğüm yalnızca derin bir sızı... Ruhum titrek eli ayağı birbirine dolanmış. Kalleşçe, ahlakı olmayan bir savaşın
Reklam
12 Mart
Şair, yorgun bir memleketin sabahına uyandı. Mevsimlerden kış, günlerden Cuma, aylardan marttı. Dergahta teneffüs ettiği hava sanki bugün bir başkaydı. Sırtındaki dev gülleyi sonunda yere bırakmış gibi rahatladı. Ve meclise gitmek üzere dışarı çıktı. Kendini şair olarak görmezdi Akif. Şairlik, memurluk, öğretmenlik... Hepsi de farklı, fakat
●●● Ne yazsam eksik kalacaktı. Ne yazsam burada eğreti duracaktı.. birşeyler yazmadım, yazamadım. Ruhum kaç zamandır yerinde değil. Bu adeta yok gibi yaşamak,hayatı yeniden etraflıca sorgulamak. Ne hissediyorum diye içime dönünce gördüğüm yalnızca derin bir sızı... Ruhum titrek eli ayağı birbirine dolanmış. Kalleşçe, ahlakı olmayan bir savaşın
DİVAN ŞİİRİNDE AHLAKİ DEĞERLERİMİZ: İHSAN Divan şairleri, düşünceyi güzel beyan etmede âdeta yarışırlar, manaya zenginlik katmak için başkalarının söylemediğini bulup ifadeye dökmeye çalışırlardı. Böylelikle onlar ortak sanat anlayışına katkıda bulunmuş, değişik açılardan farklı duygu, yorum ve düşünceye pencere açmışlardır. Dolunay gibi herkese ve her yere aynı ışığı yaymak, şaire göre yüksek bir meziyettir. Kişinin yaptığı iyilik karşısında bir şey beklememesi de tam bir muhsin sıfa- tıdır. Şairler böyle ideal davranışları tavsiye etmişlerdir. “Ey sevgili şu ağlayan gözümün yaşlarını dindir de bana gölge ol. Sen iyilik yap denize at (Balık bilmezse Hâlık bilir).” anlamındaki beyit, atasözüyle de bezenmiş bir ihsan davetiyesidir. Şairlerin iyi ve güzel olanı özendirdikleri beyitlerinin yanında ihsana uymayan nahoş davranışlardan sakındırdıkları sözleri de çoktur. Onlar ihsanı teşvik ederken “muhsin” olmayan şeylere de dikkat çekmişler, âdeta toplumu uyarıcı, doğruya yönlendirici bir misyon ifa etmişlerdir.
Dil şehrine kayd olalı sevdâyı dilârâ Yaktı beni nâra Bend eyledi zülfün beni Mansûr gibi dâra Düşürdü bu zâra Takdir-i ezel böyle imiş gayrı ne çâre Yalvarmalı yâre Sabr eyle gönül hüsn ilinin bâbı açıktır İhsânı da çoktur |Salih Baba Divanı 162. Beyit
280 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.