NAMAZGAH ÇEŞME iLE BULUŞTU  Karanlık Kapı Sebili
Kafesli, içinde insanların hizmet ettiği, yazın soğuk, kışın ılık şerbet dağıtılan hayır mekanlarına sebil denir. Sadece kurnası olan ve su akıtan yapılara da çeşme denir. Ancak çoğu yerde düşülen hataya bu topraklarda da düşülmüş ve çeşmelere de sebil denmiştir. Bu söyleme göre Beytü'l-Makdis'in en gösterişli sebili (çeşmesi) tabii ki yine Kanuni Sultan Süleyman'a aittir.
Sayfa 61 - Timaş YayınlarıKitabı okuyor
Emir Sancar Devadar Kapısı Nasıl Faysal Kapısı Oldu?
Beytü'l-Makdis'te kutsal alanı çeviren kuzey revakları üzerinde Devadar Hankahı'nın altından geçen bu kapı farklı isimler ile anılır. Bilinen en eski ismi karanlık anlamına gelen Atm Kapısı'dır. Altında bulunduğu hankahın banisinin ismi ile Devadar Kapısı olarak da anılmıştır. Faysal isminin hikayesine gelirsek... Şerif Hüseyin'in iki oğlu Faysal ve Abdullah, Osmanlı'yı arkadan vurmalarının mükafatı olarak İngilizler tarafından cetvelle çizilmiş toprak parçalarına kral tayin edilirler. Abdullah Ürdün, Faysal Irak kralı olur. 1930'da Irak Kralı Faysal, kardeşi Abdullah'ı ziyarete Ürdün'e gelmiş, o günlerde İngiliz kontrolünde olsa da rahatlıkla gelebildiği Kudüs'te Mescid-i Aksaya girmek için Atm Kapısı'nı kullanmıştır. İşte bu hadisenin hatırasına bugün bu kapıya Kral Faysal Kapısı da denmektedir. Devasa bir bina yaparak binaya ve binanın altındaki kapıya adını veren Emir Sancar ed-Devadar'ın ismini değiştirip, bu kapıdan sadece bir kez geçmiş bir başka kişinin adını vermek, bu topraklara hizmet etmiş Memlük Türklerinin adını hem mekanlardan hem de zihinlerden silmek isteyen İngiliz politikasını apaçık bir şekilde gözler önüne sermektedir.
Sayfa 54 - Timaş YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Tefsir âlimlerinin bir kısmına göre, Yüce Allah'ın; "Tîn'e ve Zeytûn'a, Sina Dağı'na ve bu güvenli (emin) beldeye andolsun" ayetlerinde kastettiği şehir, içinde incir ve zeytinin bol miktardayetiştiği Beytü'l Makdis'tir.
İsrâ ve mirac olayı iki aşamalıdır. Birinci aşama İsrâ olayıdır ve Hz. Peygamber'in, bir gece vakti Mekke'deki Mescid-i Haram'dan Kudüs'teki Mescid-i Aksa'ya götürülüşü anlamındadır. Bu, açık olarak Kur'an- Kerim'de yer almıştır (İsra: 17/1). Olayın ikinci aşaması ise Hz. Peygamber'in Mescid-i Aksa'dan (Beytü'l Makdis) yüce Allah'ın huzuruna yükselişidir. Mirac olarak anılan bu yükselme olayı açık olarak Kur'an'da zikredilmemiştir. Fakat çok sayıdaki hadîs-i şerif ile Hz. Peygamber (s.a.s.), bu olayı ayrıntılı bir biçimde anlatmıştır. Burada Kur'an-ı Kerîm'in bazı âyetlerinden de, dolaylı olarak mirac anlamı çıkarılmıştır. (Necm;53/5-15)
Sayfa 58 - Mustafa Varlı, 4. Baskı, Ankara 1999Kitabı okudu
iSRAiLOGULLARININ KAYBETTiGi BiR SINAV DAHA Hıtta (Günah) Kapısı
Mescid-i Aksa kutsal alanında gezerken uyanık olmak gerekir. Çünkü yerdeki taştan duvardaki ize, çatıdaki saçaktan, oradaki bir yapının ismine her şey sizi alıp yüzlerce, hatta binlerce yıl ötesine götürebilir. İşte şimdi anlatacağımiz yer böyle bir yerdir. Beytü'l-Makdis'in kuzeydoğu köşesindeki Sıbtlar Kapısı'ndan sonra batıya
Sayfa 42 - Timaş YayınlarıKitabı okuyor
Davud Peygamberin de (as) içinde bulunduğu bir ordu ile Calut'un yenilmesi sonrasında İsrailoğulları MÖ 1000'de Kudüs'ü ele geçirmiş ve bu kapıdan Beytü'l-Makdis'e girmişlerdir. İsrailoğlu kavimlerinin tek tek girdiği bu kapıya Sıbtlar (Kavimler) ismi işte bu nedenle verilmiştir.
Sayfa 32 - Timaş YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Öyle bir zaman gelecek ki Müslümanlar ufak da olsa Beytü'l Makdis topraklarında bulunan veya orayı gören bir yere sahip olmak isteyecekler.
İsrå diye bir hadisenin gerçekleştiğinde herhangi bir ihtilaf olmasa da ne yazık ki Peygamber (s.a.v.) 'in götürüldüğü Mescid-i Aksa'nın, bugün Filistin sınırlarındaki Beytü'l Makdis olup olmadığı son dönemde tartışmaya açılmıştır. Mesela Mustafa Öztürk Kur'an mealinde ilgili ayetin izahı için düştüğü dipnotta, "Bu ayette geçen Mescid-i Aksa tabiri genellikle Kudüs'teki Beyt-i Makdis'le ilişkilendirilir. Ancak erken dönem siyer kaynaklarına göre bu mescidin bulunduğu yer Kudüs değil, Mekke ile Taif arasında, Mekke'ye dokuz mil uzaklıkta bulunan Cirane mevkiidir. " şeklinde bilgi paylaşmakta ve bu aktarımın referansı olarak Vakıdî'nin (ö. 207/823) Meğâzî eserini kullanmaktadır. Öncelikle Vâkıdî'nin eserinde bu maksatla sarf edilmiş bir ifadenin bulunmadığını beyan etmek gerekmektedir. Väkıdi, zikri geçen Cirane mevkiinde, Hz. Peygamber (s.a.v.) 'in hayatta iken burada namaz kılması hatırasına istinaden vefatından sonra Mescid-i Aksa ismiyle bir mescid inşa edildiğini söylemektedir.
Bu mukaddes alan dolayısı ile, üzerine inşa edilen Süleyman Mabedi'ne de Beytü'l-Makdis, yani mukaddes ev denilmiştir. Bu özel alanın tam ortasında son derece önemli bir kaya vardır, bu kayanın ortasında da içine girilebilen bir mağara Süleyman Mabedi'nin kalbi işte tam burasıdır. Hem Davud Peygamber hem de Süleyman (as) sıklıkla bu mağaraya girmiş ve burada Allahu Teala'ya yakarmışlardır. Kutsal Kaya üzerinde kurbanlar kesmiş ve Allah'ın huzurunda iki büklüm olmuşlardır. Süleyman Mabedi'nin sunak, yani dua ve Allah'a kurban sunma alanı işte tam bu kayanın üzeridir.
Sayfa 20 - Timaş YayınlarıKitabı okuyor
Beytü'l Makdis dört yüz erkek çocuğunun ibadet edip Tevrat yazdığı bir yerdi. Daha önce buraya hiçbir kız çocuğu kabul edilmemişti. Meryem ilk oldu.
Reklam
Allah'ım! Beytü'l-Makdis'i ve İslam beldelerini işgale yeltenenlere, ıslah adı altında ifsat edenlere ve barışı baltalayanlara fırsat verme! Ey Rabbim! Sen niyetlerimizi sâlih, gönüllerimizi geniş, bileklerimizi kavvâm, adımlarımızı muhkem kıl. Zalimin karşısında bizlere Dâvudî bir cesaret, Eyyubî bir sabır, İsevi bir selamet ve esenlik, Muhammedî bir iman ver. Zalimle savaşmak yolu üzerindeki nefis, tembellik ve atalet putlarını İbrahimi bir teslimiyet ile kırdır! Sen bizleri yolun üzerinde itidalli, mütevazi buna rağmen Hamzavî bir kuvvet ile yürüyen gençlerden eyle! Ey göklerin hatrına bereket yağdırdığı; yerlerin hatrına bereket fışkırttığı Beytü'l-Makdis! Beyaz sancaklarınmışçasına semada yüzen bulutlar ve barışın simgesi zeytin ağaçlarının hatrına tembellik ve sessizlik içerisindeki bizleri affet!
Manevi Bağlarımız Açısından Arz-ı Mukaddes ve Kudüs
"Ümmetimden bir topluluk daima hak üzere olacak ve düşmanlarına galip gelecektir. Onlar şiddetli geçim sıkıntısı dışında Allah'ın emri gelinceye kadar kendilerine muhalefet edenlerin muhalefetinden zarar görmeyecektir. Onlar Beytü'l-Makdis'te ve onun etrafında bulunanlardır."
Sayfa 18 - Ahmed b. Hanbel, Müsned, 36/657 - Doç.Dr.Sema Çelem - Diyanet İşleri BaşkanlığıKitabı okudu
Beytü-l Makdis, yeryüzünde Allah'a kulluk için yapılan İkinci Mescid.. Beytü-l Makdis, ona hizmet edene dünyanın önünde eğildiği mekan.. Ve Mescid-i Aksa.. O varken Birlik var.! O yokken ümmet yok.!
Sayfa 141
Allahü Teâlâ buyurdu ki: "Ey Habibim! O vakittir, ümmetin için benden dileyesin". Hazret-i Resûl o saat el kaldırıp: "İlâhî! Bir avuç günahkar ümmetime sen rahmet ve mağfiret kıl" dedi. Hak Teâlâdan hitap geldi ki: "Ey Benim Habibim! Namaz kıldığın yer, Beytü'l-Makdis'tir. Bu gece, Mirâc gecesidir. Duâ eden sensin, âmin diyen yüz yirmi dört bin peygamberdir ve yedi kat gök ehlidir. Ben kerimim, ne sanırsın? Senin günahkâr ümmetin her an لَا إِلَهَ إِلَّا اللهُ مُحَمَّدٌ رَسُولُ اللهِ diyeler, rahmet bulamayalar mı? İzzetim ve celâlim hakkı için rahmetim bunların bahşişidir ve dîdârım bunların hiľatidir (kaftanıdır)" dedi. "
Miraç Hadisesi-
Gaybtan haber veren hadisler-3
umum düşmanlarınıza galebe edeceksiniz; hem Feth-i Mekke, hem Feth-i Hayber, hem Feth-i Şam, hem Feth-i Irak, hem Feth-i İran, hem Feth-i Beytü'l-Makdis'e muvaffak olacaksınız. Hem o zamanın en büyük devletleri olan İran ve Rum padişahlarının hazinelerini beyninizde taksim edeceksiniz!.." Haber vermiş, hem "Tahminim böyle" veya "Zannederim" dememiş. Belki görür gibi kat'î ihbar etmiş, haber verdiği gibi çıkmış. Halbuki haber verdiği vakit, hicrete mecbur olmuş. Sahabeleri az, Medine etrafı ve bütün dünya düşmandı.
Sayfa 101Kitabı okudu