Demin "bu kadar vak'a bu kadar zamana nasıl sığdı? " diye hayret ediyordum. Şimdi de "bu kadar zaman içinde ben nasıl bu kadar değiştim ?" diye düşünüyorum .
Eğer gerçeklik ya da hakikat tecrübe edilecek olsaydı, o zaman sadece kendi zihninizin bir yansıması olurdu. Tecrübe edilen hakikat değil, kendi zihninizin bir yaratımıdır.
Başkalarının kutsal şeylerini reddedersiniz fakat kendinizinkileri el üstünde tutarsınız; başkalarının inançları batıldır ama sizinkiler mantıklı ve hakikidir. Peki kutsal nedir?
Düşüncenin her hareketi kederi derinleştirir. Hatıralarıyla, zevk ve acının imgeleriyle, yalnızlığı ve gözyaşlarıyla, kendine acıma ve büyük pişmanlıklarıyla, düşünce kaderin zeminidir.
Özgürlük kendine ışık olmaktır; o zaman bir soyutlama, düşüncenin uydurduğu bir şey olmaktan çıkar.
Gerçek özgürlük bağımlılıktan, bağlılıktan, deneyim arzusunda olmaktan kurtulmaktır.