“Küçük prensin gezegeninde, tıpkı diğer gezenlerdeki gibi, iyi bitkiler ve kötü bitkiler vardı. Dolayısıyla da iyi bitkilerin iyi tohumları, kötü bitkilerin kötü tohumları olurdu. Ama bu tohumlar gözle görülemezdi. Toprağın kuytularında uykuya dalmış dururlardı, ta ki içkerinden bir tanesinin aniden uyanacağı tutana dek. İşte o anda tohum yavaşça gerinir ve baştan biraz mahcup, zararsız ve bir o kadar da sevimli küçük bir filiz gibi güneşe doğru uzamaya başlardı. Bu bir turp ya da gül toncası ise büyümesinde hiçbir sakınca yoktu. Ancak kötü bitkilerden biriyse, ne olduğu anlaşılır anlaşılmaz sökülüp atılmalıydı”