Ah sen ne güzel bir kitaptın. İşe başladığım zaman okumuştum bu kitabı. İstanbulda uzun süren ev iş arası yolculukta vaktim boşa gitmesin bir şeyler okuyayım diye almıştım. Karakterlerin hemşehrim olması, Adana'da(Çukurova Üniversitesi) okumuş olmam daha da ilgi uyandırdı. Okurken hep müzik dinlemiştim. Manuş Baba, Can Bonomo, Mabel Matiz dinliyordum o sıralar. Olaylar ile şarkılar biraz üst üste gelince daha Bi etkiledi doğrusu.
Sivas'tan trenle yola çıkıp Adana'ya Bereketli Topraklar Üzerine giden hemşehrilerim saf ve temiz Anadolu çocuğu kafasındalar. Kocaman adamlar ama çocuklardı. Tek amaçları vardı: oraya varıp fabrika sahibi hemşehrilerim bulup onun yanında işe girip, kazandıkları paralar ile köylerine, karılarına, çocuklarına dönmekti.
Kolay değildi bu topraklarda hayatta kalmak ve nefsine hakim olmak. Irgatlık, Pamuk işçiliği, inşaat gibi birçok beden gücü isteyen işte çalıştılar ama buradaki düzen Sivas'tan çok farklıydı. Kadınlar da, hava da, yemek de. Sömürülen insanların hikayesini anlatan kitap yazar tarafından bizzat gidip bilgi toplanarak yazılıp çizilip düzenlenmiş.
Keyifli okumalar