Ben ne büyük bir dalgınlıkla bakmış olmalıyım ki hayata görmedim orda çinko damlar ve plastik sürahilerin tanrısını yerimi yadırgadım yerim olmadı zaten kendi mezarımdan başka çılgının biri sanılmaktan sakınmaya vaktim olmadı durmadan bir beyaz aygırla taşardım derin göllerden bir gebe kısrakla kaçardım derin ormanlara güneşin zekâsıyla doymak isterdim kaba solgun kâğıtlar sunardı
şehrin insanı bana
şehrin insanı, şehrin insanı, şehrin
kaypak ilgilerin insanı, zarif ihanetlerin
Gündüzün kimlik soruldu ona
Sağcı mı solcu mu olduğu sorusuna cevap verdi.
Seken bir kurşun kadar
Kurşuni bir kış denizi kadar bile
Taraf tutmayan ölüm.
Bize ne başkasının ölümünden demeyiz
Çünkü başka insanların ölümü
En gizli mesleğidir hepimizin
Başka ölümler çeker bizi
Ve bazan başkaları
Ölümü çeker bizim için.
Uzak nedir?
Kendinin bile ücrasında yaşayan benim için
Gidecek yer ne kadar uzak olabilir?
Başım açık, saçlarımı ikiye
Ortadan ayırdım
Kimin ülkesinden geçsem
Şakaklarımda dövmeler beni ele verecek
Cesur ve onurlu diyecekler
Halbuki suskun ve kederliyim.