Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.17
Severek okuduğum bir yazar olan Tess Gerritsen bu kitabında da gerilimi,heyecanı,sürükleyiciliğini bizlere etkili bir şekilde hissettirmiş. Elinize aldığınızda bir çırpıda bırakmadan okuyabileceğiz bir kitap. Tüm polisiye ve gerilim seven kitapseverlere tavsiye ederim.
Nazan Bekiroğlu geçen sene keşfettiğim bir yazar. Nar Ağacı kitabını da, Yusuf İle Züleyha kitabını da iyi ki okumuşum...
Ben çok severim Yusuf ile Züleyha’nın hikayesini, o yüzden belki de okurken de çok etkilendim. Konusunu hepimiz biliyoruz zaten o yüzden sadece alıntılar bırakıyorum.
.
.
#alıntı
Züleyha sabrının Rab’den olduğunu bilmeden sabretti.
Dedikodular gelince Züleyha’nın kulağına dedi: Ateşe düşmeyen yanmayı nereden bilsin? Elini bıçak çizmeyen kanın rengini nasıl öğrensin?
Züleyha oturduğu yerden doğruldu usulca. Dedi, siz ellerinizi doğradınız, ben yüreğimi doğradım. Bir kez gördünüz siz, ben yıllardır bu güzellikle sınanmaktayım.
Beni sana getirmeyecekse Yusuf’un aşkını ne yapayım? Rabbim duy beni !
Sadece, Rabbim sen en iyisini bilirsin, dedi. Sen en iyisini bilirsin ve böyle olduysa, böyle olması gerekiyor demektir. Sana teslimim.
Kayıp babasıyla doğacak çocuğu arasında kalmış bir kadın... Hayatın anlamını arayan bir insan: Karen kimya... Kapıları sırlara açılan bir kent... Sırların mucizelere dönüştügü geceler. Mucizelerin hakikat sayıldığı zamanlar... Yedi yüz yıl öncesinden gelen bir fısıltı... Aşkı sadece aşkla tartanların ıtırlı soluğu... Ölümün yok edemediği bir sevda... Yıllara direnen bir sevgi; Şems-i Tebrizi ve Mevlana Celaleddin-i Rumi... Günümüzden yedi yüz küsur yıl öncesine uzanan gerilim dolu, heyecan yüklü, mistik bir serüven.
Taşta kan vardı, gökyüzünde dolunay, bahçede toprak kokusu. Ürkütücü bir serinlik içinde yüzüyordu ağaçlar. Kış güllerinin katmerlenme vaktiydi, nergislerin tazelenme demi. Yedi kişi girmişti bahçeye... Yedi öfkeli yürek, nefretin ele geçirdiği yedi akıl, yedi keskin bıçak. Yedi lanetli adam bahçenin sessizliğini yedi parçaya bölerek yürüdü kurbanlarının bulunduğu tahta kapıya... Taşta kan vardı. Bahçede ürkütücü bir serinlik. Cinayetin tek tanığı dolunaydı. Hiç şaşırmadan, ürpermeden, korkmadan bakıyordu uzun boylu kavak ağaçlarının ölü yapraklarının arasından. Yedi kişiden en genç olanı vurmuştu kapiya. En yaşlı olanı çağırmıştı içeridekini. Yedi kişinin yedisi birden saplamıştı bıçaklarını içeriden çıkana.
Taşta kan vardı. İnsanların yüreklerinde nefret, dolunayda derin bir sükûnet...
Aldım, okudum, içine girdin kitabın birden dışında buldum kendimi. Soyut bir ağaç dalları mavi, bir ada ama deniz sığ, Witold ve Frederick paytondalar ve 16 yaşında bir oğlan çocuğu saçları sarı gülümsüyor 16 yaşında bir kız çocuğuna. Gökyüzünde matem havası ve barut kokusu bir de sapkınlık...
Mektuplar tuğla altına sıkıştırılmış, mektuplar okunup unutmalık, bıçak yarası ağır ve derin hatta ölümcül ve bu sahne de şehvet, bu sahnede aşk bu sahnede ölüm var...
43 yılının, savaş yılının Polonyasinda herşey var yahudi yok, yahudi nerde...
43 yılının Polonyasinda durgunluk, dinginlik, psikolojik rahatsızlık delilik delicesine hem de var ve var... delilik oldukça, hür mü olacak insanlık?
Kitabın en başında bilimsel verilerle anlatacağını söyleyince ben gerçekten bilimsel olacağını zannettim. Tabi kitabın 1927de yazıldığını da hesaba katınca o zamana göre bilimsel. Başka kitaplardan alıntı yapıp ‘bakın benim dediğimi kanıtlıyor’ demek bilimsel olmuyor. Belki o kişi kafasından attı. Zaten okudukça günümüz bilimiyle çelişen şeyleri
