Atalar ölüyor ve onlar uzaklarda ölünce, çolukları çocukları da ölüyor. Yaşam, yaşamı doğurur, öyle mi? Hayır, ölüm ölümü doğurur-benim için, bizim için başlangıçların sessiz tarihi hep böyle olageldi.
Biz yine de onu terkettik, onu ve çocuklarını. Ben bugün o seksenli çocuğun karşısında utanç ve suçluluk duydum, onun çok sonra dünyaya gelmiş bir yakını olduğum halde…
Bizlerde, göçebe ruhlu insanlar olarak, kalıntı ve gezi kültü vardır. Kalıcı hiçbir sey inşa etmeyiz ama iz bırakız. Ve arkadan gecikmeyle gelen bazı sedalar.
Ey özlenen zamanla şimdiki zaman arasında çırpınan yeryüzü... senin mutsuzluğundan başka bizi bu cehennemden çıkaracak bir bilgi var mı, gözyaşlarıyla sulanmış o derin yalnızlıklarında...
Sen evden çıktın ya, eşik önünden aktı, pencere ardından koştu. Kalabalık içinde yabancı kalma diye aynadaki gülüşün, kâküllerindeki rüya, sandıktaki kokun, üstüne gökyüzü
oldu.