NoName

Reklam
Tüm toplumu etkileyen travmatik bir olaya verilen psikolojik tepkiler, kolektif travma olarak tanımlanır. Erikson’a göre, sorumluların sorumluluğu reddetmesi ve pişmanlık ya da özür bildirmemesi kolektif travmanın önemli bir bileşenidir.
Sayfa 514Kitabı okudu
Kaygılı bağlanma tarzına sahip kişiler, hayvanlarının ölümünü daha zor kabul etmekte, ölen evcil hayvanlarına kendilerini yalnız bıraktığı için daha fazla öfkelenmekte, kendilerini ve başkalarını bu ölümden daha yoğun şekilde suçlu bulmakta, daha fazla yalnız kalmak istemekte ve bütün olanları daha fazla ve tekrar tekrar düşünme eğiliminde olabilmektedirler.
Sayfa 473Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
İnsan kaybından farklı olarak evcil hayvan kaybının toplum tarafından “gerçek bir kayıp” olarak görülmemesi kişilerin yas sürecini ciddi şekilde etkilemektedir. Bu özelliği bakımından, evcil hayvan kaybı bir “mahrum edilmiş yas” sürecidir.
Sayfa 470Kitabı okudu
Kendilik nesnesi/bağlanma figürü işlevi gören bir evcil hayvanın kaybı, kişiyi psikolojik olarak bir arada tutan bir şeyin kaybıdır. Psikolojik olarak parçalanmak ve işlev göremeyecek hale gelmek ise kişiyi kaybettiği hayvanına umutsuzca bağlanmaya devam etmeye itebilir. Çünkü bu bir tür, kişinin kendisini hayatta tutma girişimidir.
Sayfa 468Kitabı okudu
Reklam
“Gerçek şu ki sonsuza dek yas tutacaksın. Sevdiğin birini kaybetmenin üstesinden gelemezsin; onunla yaşamayı öğreneceksin. İyileşecek ve yaşadığın kayıp etrafında kendini yeniden inşa edeceksin.Tekrar bir bütün olacaksın ama asla aynı kişi olmayacaksın.”
Sayfa 281 - E.K.RossKitabı okudu
Öfke bastırıldığında, onunla birlikte sevinç ve tüm diğer duyguların dışa vurumu da bastırılır.
Sayfa 267Kitabı okudu
Toplum ve kültür kime, ne zaman, nerede, nasıl ve ne sürede yas tutulacağına dair yazılı olmayan kurallarla yas tutmanın kurallarını tanımlar.
Sayfa 175 - DokaKitabı okudu
Uzamış yastaki kişiler için gelecek anlamsızdır ve amaçtan yoksunluk duygusu yoğun şekilde hissedilebilmektedir.
Sayfa 163Kitabı okudu
Belleğin yedi günahı: geçicilik, dalgınlık, bloklama, yanlış atfetme, yönlendirilebilme, yanlılık ve kalıcılık.
Sayfa 157 - Schater, “The seven sins of memory: an update”Kitabı okudu
Reklam
Anlam bulunacak değil yaratılacak bir kavramdır ve her insanın kendi hayat öyküsünü kendisinin yazması gerekmektedir.
Sayfa 103Kitabı okudu
Viktor Frankl ve Irvın Yalom hayatta kozmik bir anlam olmasa dahi her insanın kendisi için bir hayat anlamı oluşturabileceğini vurgulamıştır. Yani hayatta bir anlam bulmak isteyen her inan aktif olarak bir anlam çabasına girmeli ve kendi hayatı için anlamı kendisi oluşturmalıdır.
Sayfa 102Kitabı okudu
Dünya, bilhassa Anadolu, savaşlarla, afetlerle, aşkla, ayrılıkla, yoksullukla, acıyla ve yasla yoğrulmuş topraklardır.
Sayfa 147Kitabı okudu
Başta Kierkegaard, Binswanger, Heidegger, Camus ve Sartre olmak üzere birçok varoluşçu filozof hayatta bir anlam olup olmadığını sorgulamış ve bu düşünürlerin genel olarak vardıkları sonuç; insanların anlam olmayan bir hayatta anlam aradıkları ve bu durumun “absürt” olduğu, yani sorunun kendi içinde büyük bir çıkmaz barındırdığı yönünde olmuştur. Bu teorisyenlerin hayatta bir anlam olmadığı yönündeki temel vurguları; hayatta insanların bulabileceği, orada bir yerlerde var olan tek ve nihai bir anlam olmadığı yönündedir.
Sayfa 102Kitabı okudu
Yas tutmak demek kaybedilen kişiyi geçmişte kalmış ve geleceği olmayan bir anı olarak zihinde saklama sürecine giden yol demektir. Ölen kişiyle somut nesnelere, yerlere, amaçlara dayanan ilişkiden ümidi kesmek, giden kişinin sonsuza kadar fiziki varlığının olmayacağını idrak edip, onu yaşamda tutmaya yönelik inkara dayalı bilinç dışı çabadan vazgeçmek.
Sayfa 56 - “Kayıptan Sonra Yaşam” — Volkan ve ZintlKitabı okudu
Resim