Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Misak-ı Milli... Bu milletin, bu devletin, hangi şerait dahilinde hangi arazi üzerinde, hangi hudutlar dahilinde yaşayabileceğini, bilakaydüşart hür ve müstakil olarak idame-i hayat edebileceğini gösterir bir rapordur...
Türkiye halkının bilâkaydüşart hakimiyetine sahip olduğunu bir defa daha ve kat’iyetle tekrar ediyorum.
Reklam
M. Kemal Paşa söz alarak, Ragıp Bey'e katılır. Hem İslam dünyasının, hem de TBMM'nin "ikide birde Halife ve Sultan meselesiyle iştigal etmesinde mahzurlar vardır" der ve ekler: "Bugün bu makamı işgal eden zat bu millet ve memleket için hain bir adamdır(...) Bu milletin bütün mukadderatına bütün manasıyla el koyduğunuzu ispat ettiniz. Bunun sayesinde bize bütün dünya, bütün düşmanlarımız atfı ehemmiyet etmektedir. (...) Azerbaycan, Rusya ve İstanbul'dan anlaşma için gelen İzzet ve Salih Paşaları belirttikten sonra) Ama Halife ve padişah sıfatını takınmış olan kimsenin bu milleti iğfal, ifsat etmek için bizzat iştigal eylediği bir takım mefsedetkarane teşkilatlar vardır. ( .... ve) Bu milletin zihniyetinde, mutlaka Padişah ve Halife olan zatın emrine bilakaydüşart ve bilatefekkür itaat etınek mecburiyetinde bulunduğundan dolayı, bunu avucumuzda tutalım ve istediğimiz şeyleri kendimiz emrettirelim (Fikri belirecektir). Fakat biz bu iş ile oynamazsak düşmanlarımızın bütün ümitleri mahvolacaktır." "Kurumuş dalların mutlaka kesilmesi gerektiğini" ileri sürenlere hatta Hilafetin lağvından bahsedenlere karşı M. Kemal, Suhan/Halife'yi doğrudan hedef alma halinde yenisinin seçilmesi sorununun gündeme geleceğini ve bundan siyasi sakıncalar doğacağını belirttikten sonra ekledi: "Meselenin temelinden halline girişilecek olursa, hem içerisinden çıkamayız, hem de düşmanlarımıza tereddüt ve şüphe ilka ederiz. Binaenaleyh bahsedilmemek ehvendir."
Sayfa 162Kitabı okudu
Bazı Örnekler
Aşağıdaki örneklerin çoğunu, Atatürk’ün işini bitirdikten sonra bir deney raporu titizliği ile kaleme aldığı Nutuk’undan aldım. Nutuk, yalnız Türk tarihinin veya dünya askerlik ve politika tarihinin değil, aynı zamanda toplumbilimleri tarihinin de kanımca en önemli eserlerinden biridir: Birinci adım, yani “önce karşısındaki sorunu iyi tanımak ve tanımlamak (yani kodlamak)”: Nutuk’un ilk sahifesi aşağıdaki sözlerle açılır: “Samsun’a çıktığım gün umumî vaziyet ve manzara. 1919 senesi Mayıs ayının 19uncu günü Samsun’a çıktım. Vaziyet ve manzara-i umumiye:” ... Eldeki veriler gözden geçirildikten sonra ikinci adım sorunun çözülmesi için ortaya bir varsayımın atılması, yani bir çözüm teklifinin yapılmasıdır. Bunun için Nutuk’ta Atatürk, problemi bir kez daha, ana hatlarını daha iyi belirleyebilecek daha dar bir çerçeve içerisinden sunup, daha önceden öne sürülmüş olan muhtelif kurtuluş çarelerinin niçin işe yaramayacağını da bir defa daha özetledikten sonra kendi teklifini dile getirmiştir: Umumî manzarayı dar bir çerçeve içinden görüş Düşünülen kurtuluş çareleri Benim kararım. Efendiler, bu vaziyet karşısında bir tek karar vardı. 0 da hâkimiyeti milliyeye müstenid (ulusal egemenliğe dayanan), bilâkaydüşart (kayıtsız şartsız) müstakil (bağımsız) yeni bir Türk Devleti tesis etmek.
Efendiler, bu vaziyet karşısında bir tek karar vardı. O da hakimiyeti milliyeye müstenit(dayanarak), bilâkaydüşart (kayıtsız şartsız) müstakil yeni bir Türk Devleti tesis etmek!
Sayfa 23
Efendiler, bilirsiniz ki, Mecliste bu arzettiğim devirde, en çok menfi ve bedbinane rol yapanlar, vaktile, Türk milletinin kendi kendine temini istiklâl edemiyeceği kanaatini izhar etmiş olan zevat idi. Şunun, bunun, mandasını talep ısrarında bulunanlar idi. Onun için mütaleatıma şu yolda devam ettim: dedim ki, Efendiler; maddi ve bilhassa manevi sukut, korku ile.. aciz ile başlar. Aciz ve korkak insanlar, herhangi bir felaket karşısımda milletin de atalete duçar olmasına ve müştenip bir hale gelmesine saik olurlar. Aciz ve tereddütte, okadar ileri giderler ki, adeta kendi kendilerini tahkir ederler. Derler ki, biz adam değiliz ve olamayız! Kendi kendimize adam olmamıza imkân yoktur. Biz bilakaydüşart, mevcudiyetimizi bir ecnebiye tevdi edelim. Balkan muharebesinden sora milletin, bilhassa ordunun başında bulunanlar da, başka tarzda ve fakat ayni zihniyeti takip etmişlerdir. Türkiyeyi, böyle sakim yollarda inkıraz ve izmihlal vadisine sevkedenlerin elinden kurtarmak lazımdır. Bunun için, keşfolunmuş bir hakikat vardır, ona tebaiyet edeceğiz. O hakikat şudur: Türkiyenin resi tefekkürünü, büsbütün yeni bir imanla teçhiz etmek.. Bütün millete ceyyit bir maneviyet vermek..
Sayfa 508Kitabı okudu
Reklam
Londra konferansına davet dolayı ile Türkiye Büyük Millet Meclisi Reisi Mustafa Kemal Paşa Hazretleri ve İcra Vekilleri Heyeti Reisi Fevzi Paşa Hazretlerile İstanbulda Tevfik Paşa Hazretleri arasında teati edilen muhaberat, heyeti umumiye de okunmak suretile Meclisin dahili ıttılaı oldu. Tevfik Paşa Hazretleri tarafından dermeyan buyurulan
Sayfa 454Kitabı okudu
Teşkilatı Esasiye Kanunu 1- Hakimiyet bilakaydüşart milletindir. İdare usulü, halkın mukadderatını bizzat ve bilfiil idare etmesi esasına müstenittir 2- İcra kudreti ve teşri salahiyeti, milletin yegâne ve hakiki mümessili olan Büyük Millet Meclisinde tecelli ve temerküz eder. 3- Türkiye Devleti, Büyük Millet Meclisi tarafından idare olunur ve
Sayfa 446Kitabı okudu
Efendiler, ben, bu kararlarım hiçbirinde isabet görmedim. Çünkü, bu kararlarım istinat ettiği bütün deliller ve mantıklar çürüktü, esassız idi. Hakikati halde, içinde bulunduğumuz tarihte, Osmanlı Devletinin temelleri çökmüş, ömrü tamam olmuştu. Osmanlı memleketleri tamamen parçalanmıştı. Ortada bir avuç Türkün barındığı bir ata yurdu kalmıştı. Son mesele, bunun da taksimini teminle uğraşılmaktan ibaretti. Osmanlı Devleti, onun istiklâli, padişah, halife, hükûmet, bunlar hepsi medlûlü kalmamış birtakım bimana elfazdan ibaretti. Nenin ve kimin masuniyeti için kimden ve ne muavenet talep olunmak isteniyordu? O halde ciddi ve hakiki karar ne olabilirdi? Efendiler, bu vaziyet karşısında bir, tek karar vardı. O da hakimiyeti milliyeye müstenit, bilâkaydüşart müstakil yeni bir Türk Devleti tesis etmek! İşte, daha, İstanbuldan çıkmadan evel düşündüğümüz ve Samsunda Anadolu topraklarına ayak basar basmaz tatbikatma başladığımız karar, bu karar olmuştur.
Benim kararım. Efendiler, bu vaziyet karşısında bir tek karar vardı. 0 da hâkimiyeti milliyeye müstenid (ulusal egemenliğe dayanan), bilâkaydüşart (kayıtsız şartsız) müstakil (bağımsız) yeni bir Türk Devleti tesis etmek.
Reklam
Mustafa Kemal Paşa Erzurum'da hiç vakit kaybetmeden sıkı bir çalışmaya girişti. Erzurum Kalesi Muhafızlığı'na ait küçük bir binada ve geceleyin adeta gizli bir cemiyet kurmuşçasına ilk toplantısını yaptı, içinde bulunulan durumu anlattı, çıkış yolları konusunda kendi görüşlerini söyledi. Son cümlesi şöyleydi: "Arkadaşlar, tek tedbir; hâkimiyeti milliyeye müstenit bilakayduşart müstakil bir Türk devleti teşkil etmek ve bu hedefe behemehal vasıl olmaktır." (Ulusal egemenliğe dayanan kayıtsız ve şartsız bağımsız bir Türk devleti kurmak ve bu hedefe ne olursa olsun ulaşmak.) Mustafa Kemal Paşa hedefi böylece belirledikten sonra, sözünü şöyle bitirdi: "Böyle bir büyük davayı başarmak teşebbüsünü ele alacak organizasyonun ve milli vazifenin başına geçecek zatın kim olacağı hakkında da kati bir fikrim yoktur. Bu tayin hakkı bu anlarda sizlerin, ondan öteye safha safha milletindir."
Efendiler bu vaziyet karşısında bir tek karar vardı. O da hâkimiyet-i milliyeye müstenit, bilakaydüşart müstakil yeni bir Türk Devleti tesis etmek! İşte, daha İstanbul'dan çıkmadan evvel düşündüğümüz ve Samsun'da Anadolu topraklarına ayak basar basmaz tatbikatına başladığımız karar, bu karar olmuştur.
Sayfa 23
1.cilt
Şimdi, Efendiler, müsaade buyurursanız, size bir sual sorayım, bu vaziyet ve şeriat karşısında halâs için, nasıl bir karar varidi hatır olabilirdi? İzahat ettiğim malûmat ve müşahedata göre üç nevi karar ortaya atılmıştı: birincisi, İngiltere himayesini talep etmek. İkincisi, Amerika mandasını talep etmek. Bu iki nevi karar sahipleri, Osmanlı devletinin bir kül halinde muhafazasını düşünenlerdir. Osmanlı memalikinin muhtelif devletler beyninde taksiminden ise kül halinde, bir devletin tahtı himayesinde bulundurmağı tercih edenlerdir. Üçüncüsü, bazı mıntakalar, kendilerinin Osmanlı Devletinden fekkedileceği nazariyesine karşı ondan ayrılmak tedbirlerine tevessül ediyor. Bazı mıntakalar da, Osmanlı Devletinin imha ve Osmanlı memleketlerinin taksim olunacağı emrivaki kabul ederek kendi başlarını kurtarmağa çalışıyorlar. Efendiler ben bu kararların hiçbirini isabet görmedim. Efendiler, bu vaziyet karşısında bir, tek karar vardı. O da hakimiyeti milliyeye müstenit, bilâkaydüşart müstakil yeni bir Türk devleti tesis etmektir.
51 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.